Kıbrıs konusunda “suni” hareketlenme
Son günlerde Kıbrıs sorunu konusunda verilen beyanatlar, yapılan görüşmeler sakın sizi sorunun çözümü konusunda ümitlendirmesin. Bu hareketlenmenin “suni” veya “göstermelik” olduğundan hiç kuşkunuz olmamalıdır. Rum tarafı, içinde bulunduğu ekonomik çöküntünün verdiği psikolojik travma nedeniyle Kıbrıs sorununun çözümü konusuna her zamankinden daha samimiyetsiz yaklaşmaktadır. Rum tarafı, Anavatan Türkiye’nin ekonomik sıkıntıda bulunan Güney Kıbrıs’ın bu durumundan faydalanarak, sorunu Kıbrıslı Türklerin lehine çözmeye çalışacağı gibi bir paranoyaya saplanmıştır. Rum’un attığı her adımın “uzlaşmaz taraf” olmamak üzere atılmış birer “suni ve göstermelik” hareket olduğunun bilincinde olmakta fayda vardır. Dünya kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu “hareketlenme”, bir kez daha Kıbrıs Türkleri olarak bizim geleceğimizden gün çalmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Geçtiğimiz hafta Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Kasulidis, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile görüştü. Rum tarafında yayınlanmakta olan Filelefteros gazetesi, Kasulidis-Kerry görüşmesinin çok olumlu geçtiğini ve Kerry’nin Kasulidis’in Kıbrıs sorunu ve diğer konulardaki görüşlerini dinlediğini yazdı. Habere göre Kasulidis, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs sorunu, doğal gaz ve ekonomik krize ilişkin görüşlerini dile getirerek, bu konuların birbirleriyle ilişkili olmadıkları tezini ortaya koydu. Kasulidis’in kapalı bölge Maraş’ın açılması önerisini de Kerry’yle paylaştığını yazan gazete, Kerry’nin ise, perşembe günü Washington’u ziyaret edecek olan Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla bu konuyu görüşeceği taahhüdünde bulunduğunu yazdı.
İlk bakışta ABD’nin Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslar’da Anavatan Türkiye hükümeti ile kurduğu yakın “işbirliği” ve “stratejik” ortaklık çerçevesinde, Kıbrıs konusunda Türk politikalarına daha sempatik bakacağı gibi bir fikre kapılabilirsiniz. ABD’nin bölgede Türkiye’ye önemli görevler biçtiği ve karşılığında da Kıbrıs’ta destek vaat ettiği gibi bir kanıya da varabilirsiniz. Hiç ümitlenmeyin. Yunan dostu Kerry’nin ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı iken sergilediği tavırlar ortadadır ve aynı siyasetini şimdi Dışişleri Bakanlığı koltuğunda da sürdürmektedir. Diğer taraftan ABD’nin kontrolündeki NATO’nun Genel Sekreteri Rasmussen, düzenlediği basın toplantısında, “NATO-AB ilişkilerindeki sorunlara temelli çözüm için Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini” belirterek, “Kıbrıs’taki tüm taraflara ilerlemeleri, çözüm bulmaları ve adayı birleştirmeleri çağrısı yapıyorum. Ekonomik açıdan riske edilen çok şey var ve taraflar yeniden birleşmeden kârlı çıkacak” dedi. Rasmussen, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasıyla petrol ve doğal gaz çıkarılmaya başlanabileceğini ve bunun da ötesinde NATO-AB ortaklığının önündeki siyasi engellerin kalkacağını ifade etti. Rasmussen’in açıklamalarına Rum tarafından tepki gecikmedi. Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, Rasmussen’in “Ancak çözümden sonra doğal gaz gibi kaynakların çıkarılmasına başlanabileceği” sözlerine “egemenlik haklarına saldırıldığı” için tepki gösterdi.
Kıbrıs konusundaki hareketlenme, açıklamalar, görüşmeler ne güzel değil mi? Ne yazık ki bütün bu hareketlenme samimiyetten uzaktır. Kıbrıs sorununun çözümüne dair en ufak bir faydası yoktur. İlgili taraflar sadece bölgedeki kendi çıkarlarına göre hareket etmektedir. Kıbrıs Türkünü düşünen maalesef yoktur. Anavatan Türkiye’nin artık bu anlaşmazlığı ada gerçeklerine göre hemen çözmesi gereklidir, zaruridir. Anavatan Türkiye, “göstermelik”, “suni” ve “samimiyetsiz” hareketlenmelere itibar etmemeli ve oynanmakta olan oyunu bozmalıdır.