Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Kıbrıs için yeter artık!

Birleşmiş Milletler'in iyi niyet misyonu çerçevesinde Kıbrıs sorununa adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulmak amacıyla geçtiğimiz hafta, 28 Haziran'da, Crans Montana'da başlayan 5'li Kıbrıs Konferansı'na devam edilmektedir. Tarafların bilinen tezlerinde ısrar etmeleri ve gerilimi artıracak açıklamalarda bulunmaları üzerine geçtiğimiz Cuma günü devreye giren BM Genel Sekreteri Guterres'in çabaları ertesinde Pazartesi günü Kıbrıs Türk ve Rum tarafları tüm başlıklardan oluşan, her konudaki duruşlarını ortaya koyan paket önerilerini, Garantörler ise "Güvenlik ve Garantiler" konularındaki pozisyonlarını BM'ye sunmuştur.

Hepimizin bildiği üzere, Türk tarafı en üst düzeyde, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından yapılan açıklamalarda Konferans'ın "son" olduğunu ve "muhakkak sonuç alınması" için gelindiğini bildirmiştir. Cuma gününe kadar sonuç alınması ve başbakanların Crans Montana'ya gelerek son adımları atacağı da ayrıca açıklanmıştır!

Sunulan paket önerilerde, Rum tarafının sıfır asker, sıfır garanti pozisyonundan geri adım atmadığı, güvenlik ile garantilerin çözümden sonraki en kısa zamanda kaldırılmasını talep ettiği;

Türk tarafının ise bir izleme komitesi kurulması ve garantilerin ancak izleme sürecinden sonra kaldırılmasının gündeme gelmesini önerdiği, yeni federal oluşumun takip edilmesi, tarafların birbirlerine olan güveninin görülmesi ve ihtiyaç duyulmadığının görülmesi halinde garantilere son verilebileceği bazı güvenilir kaynaklarca duyuruldu.

***

Türk tarafının hiçbir şartta garantilerden geri adım atması mümkün değildir. Kıbrıs Türkünün güvenliği Türkiye'nin adadaki varlığı ile sağlanmaktadır. Kıbrıs, Türkiye'nin kendi güvenliği için de gereklidir. Kıbrıs'ın tarihinde Türklerin en güvende yaşadıkları dönem Osmanlı idaresi altındaki ve 1974 sonrasındaki dönemdir. Yakın tarihimiz Rum-Yunan ikilisinin adayı kan gölüne çeviren terör eylemleri ile doludur. Rum-Yunan ikilisi Enosis ve Megali İdea saplantıları nedeniyle cennet adayı cehenneme çevirmiştir. Binlerce kardeşimiz hunharca katledilirken on binlerce kardeşimiz de defalarca evlerini, barklarını geride bırakarak göçe zorlanmıştır. 1963-64 olayları sonrasında Rum çetecilerin neden olduğu vahşet ve talan BM'nin Ortega Raporu'nda ayrıntıları ile vardır. 1963-74 arasında ,tam 11 yıl Kıbrıs Türkü insanlık dışı şartlarda, aç, susuz, mağara ve çadırlarda yaşamak zorunda kalmıştır. Tarihi gerçekleri dikkate almadan müzakereleri yürütmek mümkün değildir. Aslında tarihi iyi okuyanlar Rum-Yunan ikilisi ile herhangi bir ortaklığın tesis edilemeyeceğini çok iyi görmekte, bilmektedir. Rum ile "hemen şimdi ortak bir çatı altında birleşmek" isteyenlere soruyorum: Rum-Yunan ikilisinin Türkler için bir tek, ama bir tek iyi niyetli adımını söylemeniz mümkün müdür? Barış adına, insanlık adına tek bir olumlu gayretleri var mıdır? Türklerle ilgili "tamam hatalarını anladılar, bundan sonra her şey iyi olacak" diyebileceğimiz herhangi bir davranışları var mıdır? Yıllardır tutturdukları Enosis sevdasından vazgeçtiklerine dair bir belirti, açıklama var mıdır? Adanın ortak olduğu, Türk ve Rumların eşit ortaklığına dayalı bir düzenin kurulmasının en doğru seçenek olduğuna dair Rum ağzından çıkan herhangi bir umutlandırıcı söz, açılım var mıdır? Yoksa Türkleri hor gören, ikinci sınıf vatandaş konumuna koyan, Maronitler, Romanlar, Ermeniler gibi azınlık haklara reva gören bir zihniyet mi hakimdir? Allah aşkına, yıllardır Kıbrıs Türklerine uygulanan uluslararası ambargo ve izolasyonları teşvik eden Rum-Yunan ikilisi değil midir? Türk tarafı ve KKTC tanınacak diye ödleri patlayan, en küçük bir sportif, kültürel, sosyal organizasyonda bile yer almamamız için her türlü tedbiri alan ve girişimde bulunan Rum-Yunan ikilisi değil midir? İnsan haklarına aykırı bir şekilde uluslararası temsiliyetimize her fırsatta taş koyan, engelleyen Rum-Yunan ikilisi değil midir? Bunlardan şimdiye kadar ne fayda gördük ki, bu kafalarla ortak devlet kurmak istiyoruz.

***

Arkadaş; adanın her yanında binlerce kefensiz yatan Türklerin katilleri ile neyin anlaşmasını yapacak, neyin devletini kuracaksın? Seni her fırsatta yok etmek isteyen, sayısız soykırım planını devreye sokmuş teröristlerle ortak bir kaderde birleşmek de ne demektir? Rum-Türk ortak devleti olacak iş midir? Bizi yönetenlere çağrım; bir an önce bu müzakere maskaralığından kurtulmamız ve devletimiz KKTC'nin kalkınması ve tanınması için birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde çalışmamızdır. Olanlardan artık ders alınmalıdır. Rum'la bizim yürüyecek tek bir yolumuz yoktur. Barış istemeyen, adayı Yunan malı olarak gören Rum'la birleşmemiz mümkün değildir. Yapılacak tek şey, ekonomimizdeki mevcut yapısal bozuklukları süratle düzeltmek, devletimiz KKTC ve Anavatanımız Türkiye'nin refahı için elimizden geleni yapmaktır.

Yolumuz Anadolu'nun yoludur. Bizim yolumuz Türkiye ile birliktedir. Başka da yol yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları