Kerkük'te Birlik Mitingi
“Yanlış hesap Bağdat’tan döner” sözü bir defa daha gerçekleşti. Hem de Bağdat’ta’85 Geçtiğimiz gün (Salı) Türkmeneli coğrafyasındaki tezgâha dikkat çekerken Irak Türkleri’ni başsız bırakıp, birlikteliklerini sabote etmeye kalkışanları uyarmıştık. Kişisel hırsları ve ikballeri için Türkmen teşkilâtlarını babalarının tarlası gibi yönlendirmeye kalkışanlara bu defa millet “Yeter artık” dedi.
Senelerdir kapalı kapılar ardında üç beş kişinin baskı ve yönlendirme ile aldığı kararları tartışmaya gerek görmeyen Türkmenler ellerine bayraklarını alarak Kerkük’te bir araya geldiler. Mendele’den Talafer’e kadar uzanan Türkmeneli coğrafyasının temsilcilerinin Kerkük’te gerçekleştirdiği mitingi TRT haberlerinde seyrederken gözlerim yaşardı. Saddam zulmünün her fırsatta katliam gerçekleştirdiği yerde Türkmen biraz olsun kendine güvenmeye başlamış, işgale rağmen haklarını korumaya kararlı görünüyordu. Yılbaşı itibariyle Dışişlerine devredilen sorumluk ve değişen kadrolar yüzünden oluşan kargaşanın da bittiğini görmek bizleri ziyadesiyle memnun etti. Memnuniyetimizin mutluluğa dönüşmesi ise şüphesiz Irak’taki Türklerin teşkilat ve liderlerine sahip çıkmaları oldu.
Farklı metotlara rağmen büyük bölümünün asli hedefinin Türkmen davasına hizmet olduğunu bildiğim çeşitli parti, dernek ve kuruluşların güç birliği için oluşturduğu Irak Türkmen Cephesi kurulduğu günden bu yana on dört yıl geçmesine rağmen bugün en güçlü dönemini yaşıyor. Vahabilerden nemalanan, Barzani’den arpalanan, Talabani ile flört eden tabela kuruluşlarının Cepheyi dağıtmak için harcadıkları çabanın beyhude olduğu Salı günkü Kerkük mitinginde bir defa daha kanıtlandı. Kirli ellerle beraber acemi mangasının yönetimi devirme hevesleri kursaklarında kaldığına göre yüreği Türklük sevdası ile çarpan ITC lideri Sadettin Ergeç’in etrafında daha sıkı kenetlenmek sadece Irak Türklüğünün değil Dünya Türklüğünün de görevi olmalıdır.
Kerkük’teki mitingde meydanı dolduran binlerce Türkmen işgal ordularının namlularının gölgesinde bile emperyalizme başkaldırıyor, Vahabi tezgâhına isyan edip, Baas kalıntılarına meydan okuyarak “Türkmenin birliğine gölge düşüremezsiniz” uyarısında bulunuyorsa orada maya tutmuş demektir. Sıra bu mayayı olgunlaştırmakta, her şeyini Türkiye’ye endekslemiş olan Irak Türklüğüne topyekün desteğe gelmiştir.
Doğrusu Türkmen’in istediği fazla bir şey yok. İşgalle beraber Irak’ta herkes ufak tefek kendine pay isterken, bu ülkenin üçüncü büyük kitlesi Irak devletinin bütünlüğünün korunmasını istedi. Sömürge mantığının azdırdığı grupları her fırsatta uyararak yüzlerce yıldır aynı coğrafyada beraber yaşadıklarını hatırlattı. Nitekim başta Araplar olmak üzere, ülkenin şiisi de sünnisi de Türkmenlerin savunduğu fikirden başka çıkış yolu olmadığını anladı. Kukla aşiretler dışında Kürtlerin çoğunluğu da Türkmen gibi düşünüyor. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne düşen en önemli görev psikolojik savaşın gereklerini yerine getirmek olmalıdır. Tüm Irak coğrafyasında propaganda üstünlüğünü Irak’ın bütünlüğünden yana tavır alanların bir araya gelmelerine yönlendirmelidir. ABD’nin bölgedeki taşeronları İngiltere ve İsrail’in tezgâhını bozabilecek yegane devlet Türkiye’dir. Bu gücü yerinde ve zamanında kullanmayı başaracak Türkiye’nin; Irak Türkleri’nin bir şemsiye altında toplandığı Türkmen Cephesi’nin daha da güçlenmesini sağlaması için Saadettin Ergeç ve arkadaşlarına desteği şarttır.
Daha önceki yazılarımda “gölge etmesinler başka ihsan istemez” dediğim marjinal kafalar Salı günkü mitingden sonra tamamen iflas etmiştir. Müflisleri yeniden palazlandırmaktansa oluşan milli iradeye destek olmak farz haline gelmiştir. Öyle ise mavi zemin üzerindeki ay ve yıldızların gölgesi tüm Irak Türklüğüne yeter. Haydi o zaman...