Kerkük'te bayram namazı!

Sohbet ortamı oluştuğunda, “Yazarken Erdoğan ve AKP’yi eleştiriyorsun, tamam, konuşurken niye muhalefete yükleniyorsun?” tepkisi ile karşılaşıyoruz ve cevabımız şöyle oluyor:
“-Erdoğan ve AKP ekonomiden medyaya, yargı kurumlarından TSK ve polise kadar her yerde bütün ağırlığı ile var, Türkiye’de olmayan sadece ’muhalefet’maalesef!”
Evet, Türkiye’de muhalefet yok. CHP’nin altı oku “Yeni” CHP ile altı kibrit çöpüne dönüşmüş durumda. AKP ile birlikte Türkiye’yi yangın yerine çevirmelerinden korkuyoruz. Ne “Milliyetçilik” ten, ne “Devletçilik” ten, ne “Halkçılıktan” eser kalmamış. Atatürk’ün ruhu ölmüş, resmi de asılmış! BDP ne derse, AKP ne isterse CHP “evet” demeye hazır bir görüntü içerisinde.
MHP ise “Türk milliyetçiliğinin demir leblebisi” olmaktan çıkmış, (cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi) en kritik dönemlerde AKP’nin önünü açan anahtar halini almış. Selçuklularla Haçlıları durduran, Osmanlı ile 24 milyon kilometrekarelik bir alanda hâkimiyet kuran ve Atatürk ile Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandıran Türk milliyetçiliği, Sayın Bahçeli yönetimindeki MHP ile bir Erdoğan’a güç yetirememiştir.
Hakikat budur.
Gerisi palavradır.
Çok özür dileriz amma hatırlatmadan da edemiyoruz. Kendisini savunamayan bir partinin devletin tekliği ve vatanın bütünlüğünü savunmaya gücü yeter mi? Hani o seçimler öncesi “Kaset ahlaksızlığının” fikrî takibi?
Yapanın yanına kâr kaldı, öyle değil mi?
“Neticede bir parti, vatan için daha ne yapabilir ki?” diyenleri dinlerken kalbim sıkışıyor. Akıllar bu kadar mı çaresiz, ufuklar bu kadar mı dar, basiret bu kadar mı âmâ?
İsterseniz, “Meselâ ne yapılabilire” iki örnek vereyim, siz de bizi, “Yok canım bunları yapmak asla mümkün değildir” diye ikna edin..
Ankara Temsilcimiz Ahmet Takan Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’la yaptığı röportajla Eşek, Bulamaç ve Nergizçik adalarımızın Yunanlılar tarafından işgal edildiğini bu işin bir yerlerinde Fener Patrikhanesi’nin de bulunduğunu apaçık ortaya koydu. Şaka değil, vatan toprağı bir başka ülke tarafından işgal edilmiş, yer yerinden oynamalı değil mi? Ama aradan 17 gün geçti bir iki cılız efelenme dışında MHP’den hiç ses yok..
Oysa çok şey yapılabilirdi?
Meselâ..
Yer, tarih ve saat belirlenerek Çanakkale’den bir feribot kaldırılır, içindeki vatansever insanlarla birlikte işgal edilmiş adalara çıkılarak fiili bir durum oluşturulabilirdi. Yahut Yunan askerlerinin verdikleri tepki görüntülenip kamuoyu ile paylaşılabilirdi.
Bu en basiti..
Esaslı bir hukuki çalışma yapılıp, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak adalarımızı işgal ettiren Hükümet ve Genelkurmay hakkında suç duyurusunda bulunulması şarttı.
Bu da yetmez, Cumhurbaşkanına aynı dosya ile çıkıp, “Adalarımızı işgal ettiren bu hükümeti görevden almazsanız bu sorumluluğa siz de ortak olursunuz” ikazı mutlaka yapılmalıydı.
Gerisini onları düşünsün...
Bunların hiç biri yapılmıyor, Kerkük’te bayram namazı kılınması için yollara düşülüyor. Bunun sakıncalarını Alper Aksoy kardeşimiz çok güzel dile getirdi. Ben, Aksoy’dan biraz farklı düşünüyorum.
Devlet Bey Kerkük’e gidecekse, bunun altyapısı hazırlanmıştır. Orada Türk kamuoyunu rahatsız edecek hiçbir görüntü verilmeyecek, aksine, yahu işte kardeş kardeş yaşıyorlar rüzgârı estirilecektir.
Yanılıyor olabilirim, amma ben böyle düşünüyorum ve asıl tehlikeyi de burada görüyorum.
Çünkü bu görüntüler daha sonra “bölücülerin çıkarları doğrultusunda” Kışanak’lar, Baydemir’ler, Demirtaş’lar tarafından kullanılacaktır.
Kerkük’de bayram yahut Cuma namazı kılmanın vakti Barzani’nin Kerkük, Telafer ve Musul nüfus dairelerini basarak Türk izlerinin silindiği günlerdi.
Bu bayram namazının kim ne derse desin pratikte zarardan başka hiçbir faydası olmayacak...
Eğer illâ da bir Türkmen şehrinde bayram namazı kılınacaksa bu bayram namazı şu anda Suriye’ye geçip can derdine düşmüş aç ve açık Türkmenlerin yaşadığı Şam’da, Halep’te, Hama’da, Humus’ta, Lazkiye’de kılınmalı değil mi!

Yazarın Diğer Yazıları