Kendinizi Erdoğan'ın yerine koyunuz lütfen!
Bize “darbeci” ve “demokrasi düşmanı” diyen ama aslında tam da öyle olmadığımızı bilen bizim “yandaş medya” dediğimiz ve kendilerinin “yandaş değiliz” diyemedikleri arkadaşlardan hoşlanacakları bir ricamız olacak.
Diyeceğiz ki, lütfen kendinizi Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine koyunuz ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğunuzu düşününüz.
Bu her kula nasip olmayacak şerefli bir nimet, öyle değil mi?
Diyeceksiniz ki ona ne şüphe.
Haklısınız.
Peki siz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olarak rakiplerinize, “Bunlar kandan besleniyor, şehit cenazeleri gelse de bundan nemalansam düşüncesindeler” diye yüklenir misiniz? Üç beş oy fazla alabilmek için inanmadığınız bir şeyi söyler misiniz? Yoksa siz de MHP ve CHP’nin Türk-Kürt birbirini kırsın bu da bizim sandığımıza oy olarak yansısın beklentisi içersinde olduğuna inanıyor musunuz? Eğer cevabınız hayır ise, yani, aslında Türkiye’de hiçbir siyasetçi kardeş kavgası istemez ve ben başbakan olsam böyle şeyler söylemem diyorsanız, iyi ama Sayın Erdoğan işte tam da bunları yapıyor ve biz işte tam da bunun için kendilerini eleştiriyoruz..
Belki siz de bize, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı nasıl olur da hain olur, öteki siyasiler de ona hain diyor, biz de onları onun için eleştiriyoruz diyorsunuzdur, haklısınız. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlarının hain olma ihtimalleri akla ziyan bir düşüncedir. Çünkü başbakan olmuş birinin hainlik ederek elde edeceği daha üst bir şey olmalı ki, ihanet etsin. Türkiye Cumhuriyeti’ne ihanet edilerek onun başbakanı olmaktan daha üstün ne olunabilir ki? Ancak, aynı düşünce mesela Genelkurmay Başkanları için de geçerlidir. Devam edelim..
Siz, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olsanız kaynaşmış, kenetlenmiş bir ülke mi istersiniz yoksa elden düşmüş bir cam gibi paramparça olmuş bir Türkiye mi? Elbette her başbakan gibi sizler de bütün, sağlam, kırığı çatlağı olmayan bir Türkiye istersiniz ve öyle olduğu için de ne zaman ağzınızı açsanız ey benim Süryanim, ey benim Çerkez’im, ey benim Gürcüm, ey benim Pomağım, ey benim şunum bunum demezsiniz. Oturduğunuz sokakta her etnik gruptan bir komşunuz olsa siz onlara sabahları günaydın Süryani’m, iyi günler Kürd’üm, nasılsın Çerkez’im, hayırlı işler Gürcüm mü dersiniz? Böyle söylerseniz doğru bir şey mi yapmış olursunuz? Oysa Başbakan Erdoğan işte tam da bunu yapıyor ve biz de kendilerine, “Yapma Allah aşkına, birilerini sürekli ötekileştirerek Türkiye’yi un ufak ediyorsun” diye eleştiriyoruz.
Yine siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olsanız, Lozan’ı değil Sevr’i tanıyan ve bütün dünyanın emperyalist bir ülke olduğunu bildiği bir ülke tutsa aralarında Türkiye’nin de bulunduğu otuza yakın ülkenin sınırlarını değiştirmek için bir proje üretse, o ülkelerin içişlerine karışacağını, rejimlerini değiştireceğini, topraklarını parçalayacağını açıkça söylese, yazsa, çizse, inanmayanlar için haritalarını da ortaya koysa, hatta kör gözler görsün diye bu ülkelerden biri olan Irak’ı fiilen bölerek söylediğinde ne kadar ciddi olduğunu göstermiş olsa, siz tutar, böyle bir projenin Eş Başkanı olur musunuz?
Herhalde olmazsınız..
Ama Sayın Erdoğan oldu.
Bizim yaptığımız da, yapma gel bu işten vazgeç, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı birilerinin projelerinde Eş Başkan olmaktan çok daha yüce ve şerefli bir makamdır, demekten ibaret.
Velhasıl Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan siz Başbakan olsanız asla yapmayacağınız şeyleri sürekli yapıyor, biz itiraz ediyoruz, siz ise devam et diyorsunuz, hayret bir şey...