'Kaypaklık nedir be oğlum'
Sınır tanımazlığıyla meşhur, “Taraf” olma iddiasını topluma ispatlamaya çalışan Ahmet Altan 16 Nisan 2009 günlü “12 Eylül niye kötüydü peki?” yazısında sorgulama yapmamızı ister :
“Askerî darbelerin her türü alçaklıktır. Bunda anlaşıyor muyuz?
İşte burada bir sessizlik oluyor.
Kendine ”sol“ diyen, kendine ”aydın“ diyen, kendine ”yazar“ diyen insanların bir kısmında bir kayganlık ve kaypaklık beliriyor bu noktada. Sizi bilmem ama bende bir tür iğrenti duygusu yaratan bir kaypaklık bu.
”Ergenekon“ meselesi ortaya çıktığından beri ortalık iyice bir kaypaklaştı. Çünkü Ergenekon dediğiniz şeyin ana damarı darbecilik.
12 Eylül’ü ”lanetleyen“, 12 Eylül’de acı çekmiş çok insanda darbe heveskârlığı görmek insanı şaşırtıyor.”
Ve devamında “Bunlar ilericilikse, ”rezillik“ nedir be oğlum, kaypaklık nedir, alçaklık nedir?” şeklinde yazısını bağlamaktadır. Altan ailesi de bilir ki, bu ülkede aklıselim her Türk vatandaşı, edindiği tecrübelerden darbeyi kesinlikle istemez. Fakat, 12 Eylül öncesinde aynı silahla sağcının solcuya, solcunun sağcıya vurdurulduğunu, kardeşe kardeşi kırdırtanın kim olduğunu bildiği halde yazısında “ilericilik” tanımlaması yapmaktadır.
Hadi biz de basit kurallara dayalı bir denklem kuralım;
ABD’ye rağmen sözde Ergenekon darbe yapabilir miydi?
El cevap “yapılamaz” .
Anlaşıyorsak devam edelim:
Peki darbeyi önleyen kim?
Mevcut iktidar!
Ülkede ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket eden kim?
Yine iktidar!
ABD’nin onayı olmadan bilmezler mi ki ülkemizde darbe olmaz, yani bizim eğitimci darbeciler ABD olur vermeden mi darbe yapacaklarmış, bu mu ileriyi görme, bu mu aydın yazarlık?
Bunlar ilericilikse, “rezillik” nedir be oğlum, kaypaklık nedir, alçaklık nedir?
* Recep Kibaroğlu
++++++
Komik haber
Vakit’ten haber:
Malatya-Sivas kara yolu Tepeköy mevkisinde DSİ’ye ait sulama kanalından çıkarılan balçığın içinde bulunan bir kutuda 14 adet el bombası, 1 adet sis bombası bulundu.
Bombaların 1997-1999 tarihli gazetelere sarılı oldugu bildirilmiş!
1997 mi, yoksa 1999 mu?
Aynı tarihli gazetelere sarın da tezgah anlaşılmasın bari...
* Bilge Kacar
++++++
Hasan Tahsin’ler
Açıklamanızı sınırın ’0’ noktasında yapamamanız üzüntü verici.
Sınırın açılmasını savunuyor olsaydınız. O sınırda Ermenistan tarafına ’özlemle’ bakarken poz verseydiniz yolunuza çıkan olmazdı. Sınırın açılmasının bölgedeki ekonomiyi canlandıracağını anlatsaydınız, AKP’nin atadığı bütün amirler, memurlar sizi alkışlardı. Özürcü veya genel afçı olsaydınız, hangi yasak bölgelerde, hangi yasadışı kişilerle görüştürülürdünüz... Siz olduğunuz için, işgalci ve soykırımcı Ermenistan’a açılacak sınırın görüntüsü bile size kapatıldı. Ama Türkler’in çıkarlarının ancak Azerbaycan’daki kardeşleri ile örtüşebileceğini gösterdiğiniz için teşekkür ederiz. Artık rahat makamlarından ahkam kesen gazetecilere benzemediğinizi biliyorlar. Artık bu milletin çağdaş Hasan Tahsin’leri olduğunuzu biliyorlar.
* Güral KAYA
++++++
Miting düzenlenemez miydi?
’Hepimiz Ermeniyiz’deyip sokaklara dökülenler, sözde soykırım adına özür dileyenler şimdi sizlere soruyorum:
Hocalı’da kardeşlerimizi kadın çocuk katleden Ermeni kardeşlerinize neden ses çıkaramadınız?
Sizin demokratlığınız ancak ABD’nin çıkarlarıyla örtüştüğü zaman ortaya çıkar.
Sayın Devlet Bahçeli’ye de sormazlar mı, şu kritik günlerde hiç olmazsa kardeşlerimize destek olmak amacıyla bir miting düzenlenemez miydi?
Ama merak etmeyin. Bu halk sizin yerinize de muhalefet etmeyi bilir.
* Oğuz Tanrıkulu
++++++
Bizi ihanet ağlatır
Yazınızı ağlayarak okudum. Daha öncesi de var. Karabağ değil sadece bizi ağlatan. Bu milletin uğradığı gizli yada açıktan bütün ihanetler ağlatır bizi.
Her insan aslına çekermiş. Kanında örfünde yaşamında bu millete uygunluk yoksa asılda azmıştır, balda kokmuştur.
Vatanı satanın arı da olmaz, namusu da, şerefi de..
* Tayfun Kayas
++++++
Yüreğimiz soğudu
Ermenistan sınırına “çıkarma” yapmanızı yürekten kutluyor, Türk milletinin fokurdayan yüreğini bir nebze de olsa soğuttuğunuzu bilmenizi istiyoruz...
Bir diğer konu da, İlker Başbuğ’un yaptığı, RTE’nin söylemlerini çağrıştıran “Türkiye halkı” söylemi. Türkiye halkı diye bir terim, siz de çok iyi biliyorsunuzdur ki, yoktur. Türk milleti vardır!
* Mustafa Kerem Erol
++++++
Yoksunuz
Boynumuzu büktüler
Bizi yılgın ettiler
Görseydin bu halimizi
‘Plevne’den çıkmam’der miydin Osman Paşam
Bak,
Soysuzlara kaldı burada yaşam!
Yoksunuz
Yoksuluz
Başbuğsuzuz!
Sususuz!
* İlkay İlhan
++++++
Nefes alamıyoruz
Sivil darbe teşebbüsünde bulunuyorsunuz.
İktidar terörü estiriyorsunuz.
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan insanları gözaltına aldırıyorsunuz.
İzlediğimiz dört televizyon vardı.
Ulusal Kanal; Doğu Perinçek’i içeri aldınız.
Biz TV; Tuncay Özkan’ı içeri aldınız.
Avrasya TV; Mustafa Özbek’i içeri aldınız.
Kanal B; Mehmet Haberal’ı içeri aldınız.
T.C. bir polis devleti olma yolunda..
Korku imparatorluğu kurdunuz nefes alamıyoruz.
* S.Zeki Başaran
++++++
Karadeniz’de Rus-Amerikan paylaşımı
Karadeniz yüzyıllardan beri Türk ve Slavyenık kavimlerin yerleştiği bir coğrafya oldu. Buralarda İskitler Avarlar, Hunlar, Kıpcaklar, Moğollar, Hazarlar,Tatarlar devletler kurmuşlardır. Bugünkü Avrupa’nın şekillenmesini sağlayan Kavimler Göçü’nü yapan hep bu milletlerdir. Romanyalı Basar Ata, Atilla, Cengiz Han, Subutay, OkCebe, Giray Han, Batu Han bu yörelerde devletler kurdular.
Romenler,Yunanlar, Arnavutlar, Bulgarlar, Sırplar, Hırvatlar, Polonyalılar, İsveçliler, Lituanyalılar; Ruslar, Moğollar, Macarlar, Finler, Almanları hep etkilediler. Buna biz M.S. 4yy’dan itibaren !7.yy.’a kadarki büyük Türk süper Etnosu diyoruz..
Burada yurt tutan il tutan Türker’in kabirleri , dilleri, kütlüleri, devletçilikleri, adetleri, dinleri, etkileri, toplumda yapmış oldukları köklü değişiklikler bugün Avrupa’da Asya’da çok iyi bilinerek yaşanmaktadır.
Bugün Rusya’da yapılan araştırmalarda Ruslar’ın soyadlarının çoğunda Türkçe-Kıpçakça sözlere rastlanmaktadır.
Ruslar’ın Balkanlar ve Kafkasya’daki yayılmalarını engelleyen tek millet Tatarlar’dı.
Ruslar ve Slavlar 1003-1005 yılları civarında Hristiyanlığı kabul ettiler. Osmanlı’daki Ortodoks Patriği’ni kullanmaya başladılar. Osmanlı’nın Rus asıllı paşalarının da yardımıyla Ruslar Balkanlar’a Kafkaslara,Türkistan’a indiler. Şimdi Putin, atalarının bu büyük mirasını yemeğe çalışıyor.
Türkiye tehlikenin farkında değil. Türkle en çok savaşan, Balkanlar’ı bölen,Türkistan’ı bölenler Ruslar’dır.
İşte şimdi Big Brother ABD, Putin’e “Dur bakayım bu mirası sana tek başına yedirmezler” diyerek Sinop’a bir üs kurmaya çalışıyor. Kafkasya’da birçok millete destek veriyor.Eeee ABD’nin think tank’lerinde para bol.
Türkiye için Kıbrıs kadar önemli olan Kırım’da, 2017’de Rusların Sivastopol donanmasının kirası bitiyor. Kırım’ın ne olacağını, ordaki soydaşlarımız Kırım Türkleri’ne ne olacağını bilmeliyiz. Bu fedakar insanları, kalbi her an Türkiye diye atan bu insanları ABD veya Rusya’nın merhametine mi bırakacağız?
* Kerem Günal
++++++
Sıra kimde?
Bütün siyasi partilere, milletvekillerine sesleniyorum. Hiç vakit geçirmeden lütfen kendinizi, yönetiminizi sorgulayın, yurdumuzun her karış toprağını gezip insanlarımızı bilgilendirelim.
Ülkesini, milletini seven, ülkemizin bölünmez bütünlüğünden yana olan tüm üniversiteler, yazarlar, okuyucular, çalışanlar, televizyon kanallarında ‘Bu kadar da olmaz’diyen bütün sayın yorumcular birlik olma zamanı geldi de geçmiyor mu?
İstenilen bizlerin susması, susturulmasıdır. ‘Türkiye tek başına ayakta durmalıdır’ diyenlerin hepsini torbaya atma gayreti devam ediyor. Cumhuriyet elimizden gidince dövünmenin anlamı olur mu?
Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in üzeri çiziliyor. Atam sen ne büyükmüşsün.
* Nihal Tabak
++++++
Kıbrıs Türkü’ne geri zekalı muamelesi
Henüz bağımsız yargı organınca mahkum edilmemiş zanlının evrakları arasında bulunan ve yargı organınca değerlendirilip kanıt olabileceği sabitleştirilmemiş kağıtları başkalarına siyasi zarar verebilmek kastıyla bir seçim enstrümanı olarak öne sürmek, yargısız infazdır. Kıbrıslı Türk seçmeni “geri zekalı” yerine koymaktır...
Türkiye’de başvurulan hukuk yöntemlerinin sakıncaları, en ehil hukukçular tarafından eleştirilmektedir. Eleştirilere konu olan bu davranışların rüzgarına kapılarak benzeri uygulamaları seçim ortamında Kıbrıs’a taşımak büyük yanlıştır...
Türkiye’de yapılanlara özenerek siyasi operasyona girişmek, haftalar önce tutuklanmış bir şahsın yine haftalar önce evinde bulunduğu öne sürülen kağıtları kamuoyumuza tam da seçim ortamına denk getirip sunmak ve bundan yarar ummak, Kıbrıs Türk halkının zekasını hafife almaktır.
Devrimci, ilerici ve laik olduğunu öne sürenlerin Türkiye’deki dinci medyanın ve propagandistlerin malzemelerinden ve metotlarından alıntı yapmaları, onlardan medet umar duruma gelmeleri de, çok düşündürücü bir paradokstur. Siyasi başarı için her şeyi geçerli sayma hırsı bir kez daha dudak uçuklatıyor.. Tanrı beterinden korusun!..
* Ahmet Tolgay
++++++
GÜNÜN SÖZÜ
Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.
(Tolstoy)
++++++
MİNİ YORUM
Masumiyet karineleri ve gizlilik
Dün YARSAV Başkanı’nın gizli belgeleri ifşa ettiği iddiasını öne çıkaran gazetelerin durumuna değinmiştik. Benzer konuyu yazan Melih Aşık, köşesinde Ümraniye tutuklusu Levent Göktaş’ın avukatı Abdullah Kaya’nın şu ifadelerine yer verdi: “Soruşturma gizli olmasına rağmen müvekkilimin tutukluluğuna itiraz ettiğimiz dönem, soruşturma dosyasında yer alan, bize dahi sureti verilmeyen bilgiler basında yer almaktadır. İçerik hakkındaki gizlilik nedeniyle biz kendimizi savunamıyoruz; müvekkil zaten tutuklu ve hakkını arayabileceği ortam zaten yok. Tek taraflı bu haberleri, kararı inceleyecek hakimler de okuyor. Yargılama başlayıncaya kadar basını hazırlık soruşturmasının gizliliği ve masumiyet karineleri konularında nasıl ikna edeceğiz?”