Kayıp yıl
Yılbaşı kutlamaları adı altındaki arsızlıklara ömrüm boyunca karşı olduğum için, klasik yeni yıl yazısı yazmaya falan niyetim yok. Türk milletinin değerlerinin ayaklar altına alınmaya çalışıldığı, oluk oluk Türk kanının aktığı, Türk’e kefen biçmeyi erteleyip, dar bir gömlek dikmeye kalkışanların, 2007’sini kayıp bir yıl olarak gördüğümü peşinen ifade etmeliyim. Yıllardır Türkiye’nin açıkça psikolojik savaş metotlarının serbestçe uygulandığı alan olduğunu vurguluyorum. Türk insanını kafasının karıştırıldığını, dahası uyuşturulmaya çalışıldığına yönelik fikirlerimizi her fırsatta sergilerken, psikolojik savaşın özellikle “Türkiyeli Medya”ca uygulandığının altını çiziyoruz.
Dünkü mandacıların yerine bugünlerde “ABperes” ciler, “Amerikanperestler” ve “Ermeniperestler” türedi. Türk’e ait her şeyi yok etmeyi vazife sayanlar, bilinçaltlarına demokrasi, barış ve insanlık adına “yabancıperestliği” şırınga ederken, sevgi ve hoşgörü zaafımızdan faydalanıyorlar. Uzun süredir tartışılan 301. maddenin değiştirilmesinde milletimizin öfkesini, tepkisini yok etmek için insanımızı ekran karşısında büyüleyen televizyon dizileri devreye sokuldu. İki yıl önce İstiklal Harbimizle ilgili Kırıkkanatlar adlı dizi yayınlanmaya başlayınca heyecanlanmıştık. Ama ne yapıp edip dizide Yunan askeri ile Türk kızı arasında bir aşk öyküsü yutturulmaya çalışıldı. İşgalci Yunan askeri masum bir insan olup, kuvvacı kızlarımız tarafından saklanıverdi.
“Yunanperestlik” bununla da bitmedi. Türk sinema ve tiyatrosunun seçkin kadrolarının yer aldığı “Yabancı Damat” dizisiyle üç yıl boyunca Yunanlı Nico bizim Türk kızıyla mutlu beraberlik yaşadı. Bunun adına da medeniyetlerin diyaloğu, aşkın ve insanlığın evrenselliği ile iyi komşuluk adı verildi.
Allah selamet versin. Saygıdeğer hocam Necdet Sevinç’in en büyük ideali, Atsız’ın bozkurtlarından sonra Gaziantep Savunmasının filmini çekmekti. Antepli Şahin Bey ve Şehit Kamil’in öykülerini senaryo haline dönüştürmüş, memleketindeki mekanları bile tek tek tespit etmişti. Projeyi anlatırken bile heyecanlanan Necdet ağabeyin sevinci, yapımcı ve sponsor destekçi bulunamadığı için kursağında kaldı. Buna rağmen, “Karayılan” adlı dizinin yapımından memnun kalmıştı, ancak senaryoya sinsice “Ermeniperestlik” eklenince öfkeden hep beraber deliye döndük.
Fransız işgali sırasında Ermenilerin işbirliği yaptığını Gaziantep’teki 7’den 70’e herkes bilirken, “Hudut çizilemeyen aşk” adına Türk ile Ermeni’nin aşkı gündeme getirildi. Üstelik Kuva-i Milliye Ordusu’na Ermenilerin de destek verdiğini yutturmaya çalışmak Karayılana hiç yakışmadı. Karayılan yaşasa, inanın film setini basar “Nereden çıktı ulan bu Ermeniperestlik” diye ortalığı birbirine katardı.
Söz ve bestesi Azerbaycan Türklerine ait güzelim “Sarıgelin” türküsünü Ermenilere mal etmeye kalkışanların Türk milliyetçilerinin marşı niteliğindeki canım “Çırpınırdın Karadeniz” şarkısını da Ermenilerle ilişkilendirmesine alışık olan milletimiz, gerçek anlamda tepki göstermediği için Ermeniperestler meydanda cirit atıyor.
Sadece Gaziantep’e değil, Türk ekonomisine yaptığı katkılarla tanınan Sanko Holding’in değerli patronu Konukoğlu’nun katkılarıyla en pahalı yapım özelliğini taşıyan Karayılan dizisinde “Danışman” sıfatıyla ünlü bir “Dönek” var. İkinci karısını milletvekili yapmak için “Hatırla Sevgili” dizisinde RTE’nin yıldızını parlatan gayrı Mümtaz’ın son herzelerini hatırlatmayla gerek duymuyorum.
Milli mücadele yıllarını yeni nesillere anlatmak için, evlerimizde çoluk çocuğumuza seyrettirdiğimiz bu diziler yüzünden tarihin gerçekleri tahrip oluyor. “Lambada Titreyen Alevin Üşüdüğü Aşk” adına Avrupaperestler, Amerikanperestler, Yunanperestler ve Ermeniperstler yetişecek memleketimde.
Her şeye rağmen “Kayıp Yıl” olarak gördüğüm 2007’nin aynı zamanda milli refleksin uyanmasına vesile olduğuna, okyanus yüreklerin sevgi ile çarptığına, denizlerin aşk ile çırpınması teselli kaynağımız. Kayıp bir yılı geride bırakırken yenisinde ideallerimize kavuşabilmek dileğiyle...
Ülkü ile kalın...