Kayıp Sicil
Kumpas ile Silivri zulümhanesine tıkılıp hukuksuzca iki yıldan fazla hapis yatan Soner Yalçın, kendi yargılandığı Odatv Davası yerine Ergenekon’daki ilginç anekdotları “Samizdat” adını verdiği eserde yazmıştı. “Meslektaşım” tanımını huzur ve güvenle ifade edebileceğim arkadaşım, dostum, “Silivri yolculuğunun unutulmaz anısına..” diyerek imzalayıp yollamış “Kayıp Sicil.. Erdoğan’ın çalınan dosyası” adlı son kitabını. Tıpkı Samizdat gibi hemen her sayfasında satırların altlarını çizerek okudum. Soner’in yıllarca yazdığı “Portre”leri arşivlemiştim. Konuşurcasına sade bir dille kaleme aldığı yazıları ufkumu açmıştır. Kendisiyle bire bir de konuştuğum, Sözcü ve Odatv’de bazılarını yazdığı Tayyip Erdoğan ile ilgili “Kayıp Sicil” cumhuriyet tarihine düşülen ibret dolu vesikalardan oluşuyor. “Kırmızı Kedi” Yayınevi’nden ilk baskısı 125 bin ile çıktı meydana. Henüz imzalayıp göndermeden gidip satın almıştım zaten. Soner ve diğer yazar arkadaşlarım adına mutlu oldum. Kıskanmak yerine gıpta ettim. Kitabın tamamını okuyunca 125 bin değil 1 milyon 250 bin satmalı diye iç geçirdim. Hele hele önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi olunca... Oy verecek her vatandaşımızın Tayyip Erdoğan’ı tüm yönleriyle tanıyabileceği bu kitaba sahip olması şart. Üstelik 12 yıldır Başbakanlığına çöktüğü ülkemizin bu defa cumhurbaşkanlığına soyunduğuna göre, başımıza örülecek çorabın boyutlarını öğrenebilmek için Kayıp Sicil’i okumamak olmaz.
TBMM’de grubu olan olmayan milletvekili ve parti yöneticilerinin kulaktan dolma bilgiler yerine, hepsine birden sahip olmaları için bu eseri öncelikle yastık altı kitap haline getirmeliler. Tayyip Erdoğan’ı 1980’li yıllardan beri tanıdığım halde, soyu-sopu, şeceresi, siyasi ve ticari hayatındaki zikzakların ayrıntılarını bu kitapta öğrendim. Henüz yayınlanmamış kitaplar hakkında suç duyurusunda bulunup, baskı ve dağıtımını önleyip, toplatma kararları çıkartan Erdoğan, elinde tuttuğu hükümet erkine rağmen Kayıp Sicil ile ilgili tekzip dahi gönderemedi. Çünkü baştan sona gerçek. Vesayet altına almaya kalkıştığı mahkemeler Soner’in yazdıklarına karşı suç kılıfı bulamıyor. Her biri mahkeme kayıtları, tarihi belgeler ve canlı tanıkların beyanlarından oluşuyor. Dahası Erdoğan’ın cilasını parlatmak için sipariş üzerine yazılmış kitaplar ve para karşılığı yayınlanan belgesellerdeki tam yalanları yüzlerine vuruyor. Örneğin Ziya Gökalp’in şiiri diye millete yutturmaya kalkıştığı eserde “mihverli ve süngülü” bölümün olmadığını kanıtlamış Yalçın. “Asker Duası”nın başına sonradan eklendiğini belgelemiş. Üstelik bu şiirin orijinali Ziya Gökalp’e ait değil. “Dağın çiçeği ve gülden dikenler” adlı kitabın şairi Cevat Örnek’e ait. Tayyip Erdoğan’ın futbol hayatı ve Fenerbahçe’ye transfer yalanını isimleri ve tarihleri ile ortaya koymuş Soner. Öğrenim hayatı, siyasete bulaşması, adaylıkları, yargılanışları, tutuklanması, kaçması, belediye başkanlığındaki ünlü icraatları, dünkü ve bugünkü kadroları, hakaret, tehdit, şantaj, yaralama, dolandırıcılık gibi çeşitli dosyalardaki sicillerini ortaya çıkarıp korkmadan, yılmadan yazmış dostum. Ellerine, yüreğine sağlık. Sözü fazla uzatmayacağım. Hazır cumhurbaşkanlığı için Soner’in muhalefetine rağmen CHP, MHP, BBP, DP, DSP, SP gibi partiler mutabakata varıp çatı adayı çıkarmışken seçim kampanyası için bu kitap kaynak eser niteliği taşımaktadır. Adı geçen parti ve gönüllü kuruluşlar “Kayıp Sicil” i hakkıyla vatandaşa ulaştırıp anlattıklarında iş büyük oranda bitecektir. 1991 seçimlerinde liste başında olduğu halde tercih ile alt sıraya düşüp seçilemeyen Erdoğan belki de bu kitap yüzünden hayallerini süsleyen Çankaya’ya çıkamayacaktır. Erdoğan’ın girift ilişkilerinin faş edildiği bu kitap, bu ve bundan sonraki seçimlerin en önemli propaganda malzemesi olacaktır.