Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Kavramlar, Terimler, Sözcükler

Anayasal vatandaşlık veya Türkiye Vatandaşlığı: Bu iki kavram da yanlıştır. Çünkü bir millet esasına göre kurulan devletlerde her birey o milletin kimliğini taşır. Bu sebeple eşitliğin kaynağı, o milletten gelir. Dünyamızda bugün geçerli olan da budur. Bir millete dayanmayan devletlerde durum farklıdır. Şöyle ki, 1960'da Türk ve Rum milletleri tarafından kurulan "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin vatandaşlarına "Kıbrıs vatandaşı" veya anayasal vatandaş da denebilir. Zira egemenliğin sadece bir parçası olan ülke adı ile ifade edilir. Veya "Anayasal vatandaş" da denebilir. Zira egemenlik bir millete ait değildir. Bir başka örnek de, eğer siyasi birlik için hazırlanan Avrupa Birliği Anayasası kabul edilseydi, üye 28 ülkenin vatandaşları bu devletin de vatandaşı olacaklardı. Birliğin bu yeni vatandaşlarına "Anayasal vatandaş" denecekti. Çünkü bunları bir araya getiren, bir milletin bireyleri olmaları değil Avrupa Birliği Devletinin anayasası idi. Osmanlı ve Selçuklu Devletinin kurucusu ve egemeni de Türk Milleti olduğu için anlayış Türkiye Cumhuriyeti'nde olduğu gibiydi. Sadece "vatandaş" kavramı yerine "tabiiyet/uyruk" kavramı kullanılıyordu.
Osmanlı çok dilli, çok milletli ve çok dinli miydi?
Hayır. Osmanlı Devleti tek milletli, tek dilli ve tek dinliydi. Devlet kavramının geçtiği her yerde "egemenliği" hatırlamak şarttır. Egemenliğin sahibi Türk Milleti olduğu için Devlet ve kurumlarında sadece Türk Milleti vardı ve söz sahibiydi. Buradaki yanılma Osmanlı Devleti ile ülkesinin karıştırılmasından kaynaklanıyor. Şöyle ki; Osmanlı devletinin hâkim olduğu ülkesinde yaşayanlar çok dinden, çok dilden ve çok milletten insanlardı. Tamam. Devlete gelince egemenliğin kurumu olduğu için sadece Türklere aitti. Merak edenler, 1876 anayasasına bu açıdan bakabilirler.

PKK ve bölücülüğü benimseyenlerin ısrarla neden "anayasal vatandaşlık veya Türkiye (coğrafi) vatandaşlığı"nı kullandıkları açıktır. Daha açıkçası, Türk Milletini ve asırlardan bu yana Anadolu'nun egemeni olduğunu inkârdır. Bu da emperyalist hamilerinin öğrettiği bir bölücü kavramdır.
AKP'liler "Manifesto" sözcüğünü çok seviyor. Galiba ilk defa AKP'nin 30 Eylül 2012 Büyük Kongresinde kullanıldı. Zarf içinde, iki sayfa, 63 maddeden oluşan manifesto adını verdikleri, ilginç hususların yer aldığı metin basın mensuplarına dağıtıldı. Erdoğan "Kürt açılımı" için İçişleri Bakanlığı'nın bir çalışma yürüttüğünü açıkladı. (30 Eylül 2012, Sabah) Teröristbaşı Öcalan'ın 10 temel maddeden oluşan yol haritası medyada yer almıştı. (24.07.2009)
İki açıklamanın da Türk devletini ve Milletini etnikleştirici; egemenliğimize, Anayasamıza, siyasi partiler yasamıza ve uluslararası hukuka aykırı benzerliklere örnekler:
Manifesto: 1) Partilerin kapatılmasının tamamen kaldırılması.
2) Parti kurulmasında kısıtlayıcı ve yasaklayıcı hükümler kaldırılacaktır.
3) Partilerde tek tipleştirici hükümlerin kaldırılması.
4) Partiye değil gerçek kişilere ceza verilmesi.
5)Siyasete katılmanın önündeki tüm engellerin kaldırılması.
Yol Haritası: 1) Siyaset yapma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın. Affedilen PKK'lılar dahil herkes siyaset yapma hakkına sahip olsun.
Manifesto: Ana dilde savunmanın sorun olmaktan çıkarılması.
1) Ana dilde kamu hizmetlerine erişim.
2) Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonunun kurulması. (Ayrımcılık yoktur, çünkü herkes Türk vatandaşıdır ve eşittir. SS)
3) Kamu hizmetlerinden yararlanmada her türlü etnik ayrımcılığa son verilmesi.
4) Mevzuatta etnik ayrımcılık algısı yaratan bütün hükümlerin ayıklanması
Yol Haritası: 1) Akil adamlar geçiş döneminde inisiyatif alsın. 2)Yerel yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin. 3) Çatışma döneminde işlenen faili meçhul cinayetler başta olmak üzere o dönemde meydana gelen olayları araştırmak için Hakikatler Komisyonu kurulsun.
***
Güzel iki haber vermek isterim. Birincisi "Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin" adı, bundan böyle doğrudan "Türk Konseyi" olarak değiştirilmiştir. Hayırlı olsun. Temenni iyi de içinin doldurulması amacıyla Türk Birliği ülküsüne inananlara iş düşüyor.
İkincisi, Ankara'da faaliyet Gösteren Turan Bilimler Akademisi Genel Kurulunu yaptı. Toplantıya KKTC eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç ve Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu gibi değerli hocalarımız katılarak çok önemli konuşmalar yaptı. Hayırlı olsun.
24 yıl önce kaybettiğimiz milliyetçi ülkücü hareketin büyük lideri Alparslan Türkeş'i rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Yazarın Diğer Yazıları