Katilleri bulun...
414 gün aradan sonra başlayan Odatv Davası’nın yok hükmünde olduğu adliye sarayının dışından bile belliydi. Benzeri davalarda dışarıda Çevik Kuvvet polisleri, TOMA’lar teyakkuza geçerdi. Son derece sakin bir İstanbul sabahında salonda yerimizi aldık. Papyonu ve yeni gözlükleriyle Soner Yalçın olabildiğince şık. Doğan Yurdakul hapisteyken eşini kaybetmenin hüznünden haklı olarak kurtulamamış. Prof. Dr. Yalçın Küçük her zamanki gibi ilgi odağı, Nedim Şener yurt dışında olduğu için avukatlar aracılığı ile mazeret bildirerek katılamadı. Ayfer İklim Kaleli astsolist edasıyla duruşma salonuna en son giren olacaktı ki Hanifi Avcı ondan sonra geldi. Galatasaray Kulübü başkanı Duygun Yarsuvat tıpkı Balyoz Davası’nda olduğu gibi Avukat olarak yerini aldı. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran ve CHP’den ihraç edilen Prof. Dr. Süheyl Batum da duruşmayı izlemek üzere Çağlayan’daydı. Balyoz sanıklarından Dursun Çiçek ve Cemal Temizöz de görebildiklerimiz arasındaydı. Kumpasın emniyet ayağından sonra yargı uzantısının ortaya çıkmasıyla da mahkeme heyetleri değişti. 13’üncü Ağır Ceza’dan 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı devralmış. Başkan son derece nazik üslubu ve Erzurum şivesi ile duruşmanın sadece bir gün süreceğini zamanın iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtip, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yazılı ifadesini okudu. Baykal kendisine yöneltilen sorulara kısa cevaplar verip İklim Kaleli’ye açıp kazandığı tazminat davalarından bahsetmiş. Sanıkların talepleri alınmadan huzurda bulunan bilirkişi Tuncay Beşikçi’nin dinlenme talebi kabul edildi. 10 yıldan fazla İngiltere mahkemelerinde bilişim suçları ile ilgili bilirkişilik yapan Beşikçi’nin teknik bilgi verme yerine herkesin anlayabileceği tarzdaki konuşması ilginçti. “Sizden habersiz evinize hırsız giriyor, arka kapıyı açık bırakıyor oradan giren bir diğer hırsız eve bir tabanca bırakıyor ve üzerinde ev sahibinin parmak izi çıkıyor ancak o tabanca ile cinayet işlenmiyor sadece cinayet planından bahsediliyor işte durum bu” diyerek sözlerine başladı ve e-posta yolu ile gönderilen dosyaları bilgisayar sahiplerinin haberi dahi olmadan kendisinin silindiğini yani virüs olduğunu tarif ederek konuşmasını sonuçlandırdı.
Prof. Dr. Yalçın Küçük’ü kamuoyu televizyon programlarından Ergenekon ve Odatv gibi davalardaki ilginç savunmalarından tanır. 1956 yılından beri yargılandığını belirterek başladı konuşmaya ve “benim işim sanık olmaktır” dedi. Yargılandığı ceza davalarında “Yalçın Küçük, şeytana pabucunu ters giydirecek kadar zekidir” kararının temyizde onaylandığının örneğini verdi. “Bu davanın iddianamesinin polis çırakları tarafından yazıldığını söylemiştim. Savcı Cihan Kansız da çıraklığı itiraf etti. Benim gibi ufak tefek bir adam PKK’yı yönetiyormuş. Türk Ordusunu, CHP’yi ve Odatv’yi ben yönetiyormuşum. Ben yönetsem CHP bugünkü halinde olur muydu? Lütfen bize de size yakışır bir iddianame ile yargılayın. Ömrümüz kitaplarla geçti hiçbir kitaba uymuyor bu iddianame” dedikten sonra Türkiye’de bir başbakanın “Güzel Kürtçemiz” deme hakkı olmadığını vurguladı. Küçük “Güzel olan anadan öğrenilen dildir. Davutoğlu anasından Kürtçe mi öğrendi de güzel diyor” sözleri ile Davutoğlu’nun Diyarbakır konuşmasına atıfta bulunmayı ihmal etmedi. Küçük mahkeme heyetine seslenerek “Benim ya tiyatrocu olduğuma ya da suçsuz olduğuma karar vereceksiniz” deyince salonda kahkahalar koptu. Bu ve benzeri davaların “Türk insanının dokusunu tahrip ettiğini” ifade eden Küçük’ten sonra Soner Yalçın kürsüye çıktı. “Bu davada kan akmıştır. Cinayet vardır, bir can alınmıştır. Kaşif Kozinoğlu adına sizden rica ediyorum Türkiye’nin yüzde 95’i bu davanın bittiğinin zaten farkında. Hemen Kozinoğlu cinayeti aydınlatılmalıdır suç duyurusunda bulunuyorum katileri bulun” dedi. Barış Pehlivanoğlu, Barış Terkoğlu ve Doğan Yurdakul’dan sonra tutuklandığı günden bu yana avukatı olmayan tek sanık Müyesser Yıldız ise mahkemeye adeta meydan okudu. “İddianameyi iftiraname olarak değerlendiriyorum 414 gün sonra buradayız. Yargılamanın hangi aşamasındayız bilmiyorum. Bu davada gazetecilik yargılanıyor herhangi bir talebim olmayacak verilecek karar ne olursa olsun beni ilgilendirmiyor. Kaşif Kozinoğlu’nun ruhunu huzura kavuşturmak için katillerinin bulunup hesap sorulmasını istiyorum” dedi.
Bu satırların kaleme alındığı saatte avukatların savunmaları devam ediyor ve karar henüz açıklanmamıştı. Odatv Davası’yla ilgili izlenimlerime devam edeceğim.