Katil Öcalan'ın mektubu İsrail'de okundu!..
Geride bıraktığımız hafta sonu tam da tekrarlanan İstanbul seçiminin arifesinde dikkatinizi çekmeye çalıştım. Hafta başında, Amerika ve Rusya'nın da katılımıyla İsrail'de yapılan ve hem dünya hem de bölge güvenliğimizi çok yakından ilgilendiren toplantıya... Bizim medya (!) kâle almadı her nedense. Siyasetçiler, özellikle dış politika ve güvenlik alanlarında uzman olanları, İstanbul kasırgasından etkilenmişti herhalde.... Tek laf edeni tek satır yazı kaleme alanı ben göremedim. Duyarsızlık mı desem? Yoksa bakış körlüğü mü desem?.. Çıldırtacak beni!..
Tepkimin nedeni izah etmeye çalışayım;
Önceki gün (Pazartesi), ABD-Rusya-İsrail üçlü güvenlik zirvesi gerçekleşti. Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve İsrailli mevkidaşları Meir Ben-Şabbat'ın katıldığı zirveye İsrail Başbakanı Netanyahu'da eşlik etti.Üçlü zirvenin gündemi "ABD ve İran arasındaki gerginlik" olarak biliniyordu. Ancak söz konusu İsrail'in güvenliği ve çıkarları olacağından her halde şüphe etmiyorsunuzdur. Zirve sonrasında çok önemli açıklamalar yapıldı. Kısaca göz atalım;
Bolton ve Netenyahu,İran'ı oldukça sert ifadelerle suçladılar. Bolton, "Ortadoğu'nun her yerinde, İran'ı bir savaşçılık ve saldırganlık kaynağı olarak görüyoruz" dedi. Lübnan'daki Hizbullah'a verdiği desteği ve Suriye'deki milis örgütlerinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yardımını örnek olarak verdi. İran'ı "tehdit" olarak nitelendirdi. Bakın burası çok önemli!.. Bolton, Rusya'nın içinde bulunduğu üçlü zirveye dikkat çekerek, toplantının "özellikle kritik bir anda" gerçekleştiğini söyledi. ABD elçisi, Netanyahu'nun liderliğinden ve İsrail'in güvenliğini sağlamadaki rolünden de bahsetti. Netanyahu'ya övgüler yağdırırken, "Hem Putin hem de Trump ile olan güçlü ilişkileriniz sayesinde, bölgede güvenli ve kalıcı bir barışı sağlamak için perspektif politikalarımızın koordinasyonu için büyük bir olasılık var" dedi.
Şimdi zurnaın zırt dediği yere gelelim!..
Zirvede, Suriye'deki "askeri varlıklar" da tartışıldı. Nereden mi biliyorum. Açık kaynaklardan öğrendim. İsrail Başbakanı diyor ki; "Üçümüz de (İsrail, Rusya ve ABD) barışçıl, istikrarlı ve güvenli bir Suriye görmek istiyoruz.Bu hedefe ulaşmak için ortak bir hedefimiz var .2011'den sonra Suriye'ye gelen hiçbir yabancı kuvvetin Suriye'de kalmaması... Bu ortak hedefe ulaşmak için yollar olduğunu düşünüyoruz. Az önce tanımladığım sonucun - 2011'den sonra giren tüm yabancı güçlerin Suriye'den ayrılması - Rusya için, ABD için, İsrail için ve Suriye için iyi olacak."
Buyurun buradan yakın!..
Çok mu alınganlık gösterdim acaba?.. Yoksa durduk yere, boş yere mi pireleniyorum?.. O zaman sorarım size , "2011'den sonra Suriye topraklarında bulunan yabancı güçler" tanımlamasına hangi ülkeler giriyor?.. Türkiye, bunların arasında yok mu?.. Bunun, sadece kendi güvenliğini sağlamak için Suriye topraklarında silahlı kuvvetlerini bulunduran Türkiye'ye de açık bir tehdit olduğunu düşünmek çok mu abartı olur!?..
Sahadaki gerçeklere çok dikkatle yaklaşmamız gerektiğini her fırsatta belirtirim. Yine aynısını ifade edeceğim.Tekrarlıyorum; ABD-Rusya ve İsrail bölgede ve Suriye özelinde ortak hareket ediyor. 28-29 Haziran'da Japonya'da düzenlenecek G-20 zirvesi öncesi İsrail'de düzenlenen bu toplantı tesadüf olamaz. Üstelik, Netanyahu'da bir ortak anlayış,görüş birliği olmadan "2011'den sonra giren tüm yabancı güçlerin Suriye'den ayrılması..." ifadelerini kullanamaz.R.Erdoğan'ın Japonya'da Trump ile yapacağı duyurulan ikili görüşmede sadece S-400'ler mi gündeme gelecek?..Hiç sanmıyorum!.. Başta Suriye'den askerlerimizin çekilmesi olmak üzere yeni dayatma ve tehditlerle karşı karşıya kalacağımızı söylemek için kahin olmak gerekmez... Ha,bizlere burada ne servis edilir?.. Gülücüklerle dolu fotoğraflar!.. Trump'ın "dünya liderine" ettiği iltifatlar!.. Erdoğan'ın tüm dünyaya çektiği restler ve ayarlar!.. "Aslı yok yaylasında 500 koyunum var benim" misali... Yerseniz!..
23 haziran'da geldi geçti... Bir seçimi daha geride bıraktık. Acı gerçeklerle yine karşı karşıyayız. Yapayalnızız koca dünyada. Bir zamanlar becerisizliklerini "değerli yalnızlık "diye ifade edenler Türkiye'yi içine soktukları çıkmazları örtmek için bakalım daha ne numaralar icat edecekler?.. Bir sorum daha var;
Dış politikaya ayar veren İbrahim Kalın efendi ile SETA'cılar İsrail'de yapılan bu zirveden habersizler miydiler?.. "TSK'ya Suriye'den çık" tehdidine neden en ufak bir tepki göstermediler?.. Nerede kaldı o meşhur "eyt"ler?.. Ya "beka" !.. Bebek katili Öcalan'ın son mektuplarının sadece İstanbul seçimleri ile alakalı olmadığını haykırdım durdum...Dur bakalım ne olacak!..