Kartalların kurultayı
“Paran var mı, parasız yol alınmaz”, “Siyasetin ve ekranların adı çıkmışlarını yanına almadan kesinlikle olmaz” dedilerdi Osman Paşa’ya. Kulak asmadı. Arif Nihat Asya’nın “Işığı önüne al, yürü; gölge arkandan ister istemez gelecektir” sözünü şiar edinip yürüdü güneşe, güneşi zaptetmeye doğru. Güneş ki aydınlığın ve yaşamın kaynağı: “Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi/Ben de söyledim o türküyü!/ Yüreğimiz topraktan aldı hızını;/altın yeleli aslanların ağzını/yırtarak/gerindik!/ Sıçradık;/şimşekli rüzgâra bindik!/ Kayalardan/kayalarla kopan kartallar/çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını./Alev bilekli süvariler kamçılıyor/şaha kalkan atlarını! Akın var/güneşe akın/Güneşi zaptedeceğiz/Güneşin zaptı yakın!”
Ben de Türk çocuklarıyla birlikte oradaydım. Nâzım Hikmet’in o ışıkta yaldızlanan kartallarıydı yol göstericimiz. Ha kartal, ha Türk, hangisini desen o. Öyle buyuruyor Atatürk: “Bizim milletimiz eski ve şerefli bir millettir. Zaten Orta Asya’nın Altay yaylasında yetiştiği için kartalın meziyetlerini daha gençliğinde kazanmıştır. Ta uzakları görüşü, hızlı bir uçuşu vardır ve bu ruhu barındıracak kadar kuvvetli bir beden sahibidir. Zaten maddi olsun, dimağî olsun hiçbir sıkıcı kudret içinde durmaz”. Ata’nın güvendiği bu kartalı Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan dinlemek gerek bir de: “Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha/Vatan göklerinden vatana söyler:/Kocaman zafer bayraklarının geleceğini/Kocaman günlerin ucunda./Anladı Mustafa Kemal, kimseye söylemedi/Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha./
Mustafa Kemal’i de Mustafa Kemal’di ha/Unutmadı kartalı hiç./Gün doğarken kızaran yamaçlarda aradı/Bekledi kanat seslerini fırtınalardan.”
24 Ocak’ta Hak ve Eşitlik Partisi’nin 1. Olağan Büyük Kurultayı’na giderken dilimde ve düşümde bunlar vardı işte. Atatürk Spor Salonu’na girdiğimde doruk yaptı bu duygularım. Sarıkamış Cıbıltepe’den kocaman bir bayrak getirilmişti, tribünler öpüp kokluyordu bu ışık ışık, dalga dalga bayrağı. Divan önünde Osman Paşa’nın o çok sevdiğim özdeyişi vardı: “Siz ülkenin şerefini koruyun, o sizin geleceğinizi korur!”. Paşa’nın Kurultay konuşması da veciz, vurgulu ve kapsamlıydı. Notlarına çok az baktı, doğaçlama konuştu. Güçlü bir kalemi olduğunu bilirdik Osman Paşa’nın, bu konuşma, iyi bir hatip de olduğunu gösterdi. Konuşmanın bana göre en çarpıcı bölümlerini yerimin elverdiği ölçüde aşağıya alıyorum:
-Şimdi internet başında ulusalcılık oynama zamanı değil; inanma, karar verme, eylem yapma zamanıdır. Türk Milleti ya tarih olma ya da yeniden tarih yazma ikilemindedir. Ya Türk milleti başa ya da kuzgun leşe diyeceğiz.
-O kilise papazının ekümenikliğini tanıma çalışmanızı sürdürürseniz, bir sabah Müslümanları Ayasofya’da sabah namazı kılarken görebilirsiniz.
-O TRT Şeş’e bir de beş ilave edip tavla oynatacağız onlara.
-Askerimizin başına çuval geçirtenleri, Bingöl’de 33 askerimizi PKK’ya vurdurtanları, en uçtan en yükseğine kadar yeniden yargılayıp hesap soracağız.
-Elimizden alınan stratejik kuruluşları belli bir sistem ve pazar ekonomisinin koşullarına uygun olarak geri alacağız.
-Türkiye’de dış politika 50 yıldır ABD ve AB’ye yalvarmadan başka bir şey değildir.
- Bu halkla hiçbir şey yapılmaz diyenlere, bu halkın neler yapabileceğini göstereceğiz.