Karpuz siyaseti...
AKP’nin iktidara getirilmesiyle beraber Türkiyemizin literatürüne yeni cümleler eklendi. Ağzı olanın konuşup ihanete çanak tuttuğu ortamda: “Cin şişeden çıktı...”nın yanında “macun tüpten çıktı” deyimi kafalara kazınıyor. “Irak’ın kuzeyinde” yerine “Kuzey Irak...” diye telaffuz ederek Irak’ın fiiliyatta bölündüğünü ilk kabul edenlerin başında AKP hükümeti ve bu hükümetin “pravdası” haline getirilen TRT vardır. Oysa biz TRT’nin yıllarca Kıbrıs yerine “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi” deyimine alışmıştık. Devran ne de çabuk değişiyor. “Komşularla sıfır sorun” yerini “komşularla savaş hali”ne bıraktı. Allah selamet versin son elli yılın en dirayetli Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’i hatırladım. Ellerinden gelse Doğan Güreş’i de Silivri’ye tıkmak isteyen zihniyet Güreş’in adını “Tak-Şak Paşa”ya çıkarmıştı. Kendilerini uyanık, alemi aptal zannedenler balık hafızalı olabilir. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Tak diye söylüyorum, şak diye yerine getiriyor” cümlesinden hareket ederek adı “Tak-Şak Paşa”ya çıkan Güreş en azından Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının bir başka deyimle siyasi iradenin taleplerini yasal olarak yerine getiriyordu.
“Stratejik Derinlik” uzmanı Davutoğlu Ahmet Paşa’ya gelince... Sadece Türkiye değil uluslararası seyahatte dünya şampiyonu olan Davutoğlu ise her fırsatta “Çaak!” yaptığı mevkidaşı Hillary Clinton’un ricalarını anında yerine getiriyor. Her ne kadar “BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) bitmiştir” diyorsa da aldırmayın. Ne de olsa diplomatik lisan... BOP’un eşbaşkanı Davutoğlu Ahmet Paşa’nın patronu olduğu için talimat anında yerine getiriliyor. “Bayrak indirme lokal bir olaydır” sözleri ile Suriyeli isyancıların yediği haltları tevil eden Davutoğlu, Lozan’ın yıldönümünde tıkandı. Dış politikanın iflas ettiğinin farkına varan yandaşlar ise “madem tecavüze uğruyoruz hiç olmazsa zevk alalım” zihniyetine sarılıp “realite” den dem vurup kamuoyunu hazırlama görevine soyundular.
Gençlik yıllarımızda komünizimle mücadele ederken sağda dincilik yapanlara “karpuz” adını vermiştik. “Dışları yeşil içleri kızıl” diyerek komünistlerle aynı safa geçişlerini hazmedemez, inaçlarından dolayı çoğu zaman hoşgörürdük. Tarih tekerrür ediyor. Allah adına aldatmayı kendilerine şiar edinenler, dün bıraktığımız yerde otluyor. Çarşıda-pazarda, marketlerde bedava dağıtılan gazetelerin manşetlerinde Esad’a sövüp, Suriye’nin düşmekte olduğunu yazıyorlar. Kamuoyunda PKK’lı teröristlerin Suriye’deki isyanın öncülüğünü yaptığı gerçeği yansıyınca, Nihat Genç’in deyimi ile bir Amerikan Köpeğinin resmini basıp “Kürt devletine izin vermeyiz” başlığı atıyorlar. Haberlerin hemen hepsi Pentagon kaynaklı. Neymiş efendim “Suriye kimyasal sihal kullanırım” tehdidinde bulunuyormuş. Saddam içinde nükleer silah bahanesi oluşturup Irak’ta 1,5 milyon müslüman kanının akıtılmasına ortak olanlar, Barzani’den yallanarak vicdanlarını rahatlatmıyor mu? Türk askerine düşmanlık ederek, düşmanın askerliğini yapanlar, ellerindeki karayı her önüne gelene çalmaktan beis duymadığı için bu defa askerin Suriye’ye girmesine yönelik tamtam çalıyorlar.
Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye... Ardından Güney Doğu Anadolu... Nitekim İhsan Dağı ağzından baklayı çakardı. Eşi geçtiğimiz dönem AKP milletvekili olan Dağı’nın hükümetin etkin danışman kadrosunda olduğunu bilmeyen yok. AKP’nin “açılım” adıyla “striptiz”e dönüştürdüğü politikaların mimarlarından olan Dağı, Irak’ta bölgesel kürt yönetiminin gerçekte devlet olarak kabullenilmesini, Suriye’nin kuzeyindeki isyanın yayılarak hedefe ulaşacağını ve Irak’la birleşeceği gerçeğinden dem vurduktan sonra bunun Türkiye’yi etkileyip yeni bir “kürt coğrafyası” oluşturmasının kaçınılmazlığına vurgu yapıyor. Mealen “kaçınılmaz sonuca hazır olun” işareti veriyor. Bunca yıllık gazetecilik hayatımda günü kurtarmak için manşeti başka, içeriği farklı olan gazete görmedim. Zaman zaman “danışıklı döğüş” olarak baskıya verilir. Fikir zenginliğinden, demokrasinin gereğinden söz edilir. Lakin yönetimden habersiz ilan bile konamaz. Dolayısı ile AKP hükümetinin bütün bunlardan habersiz olduğunu iddia etmek safdilliktir. Irak’ın kuzeyinden sonra Suriye ile Akdenize açılma projesinde Türkiye’yi bir süre daha mevcut durumunu korumayı şimdilik kaydı ile planlayanlar; üç-beş yıl sonrasına boyun eğmiş demektir.
Bu sütunlardan defalarca PKK kadrosundaki teröristlerin yüzde 60’dan fazlasının Suriyeli olduğunu yazmıştım. Israrla Behoz Erdal’a Suriyeli diyenlere de belgeleriyle aslen Cizreli olduğunu kanıtlamıştım. Suriye’de kimliği bile olmayanların bir yıldır Kandil’den inip Suriye’de çatışmaları yönlendirdiğini de yazdık. Bize komplo teorisyeni diyenler yeni uyanmış. Günaydın temennisi yerine Allah sizi ıslah etsin diyelim. Ve “Musul’a sahip çıkamayan Diyarbakır’ı kaybeder” tesbitine “Halep’te olanları göremeyen Hatay’ı gözden çıkarmıştır” gerçeğini ekleyelim.