Kardeş İran, haydut ABD...
Geçtiğimiz günlerde Anavatan Türkiye ile İran arasında, sürpriz bir şekilde, enerji ön mutabakat anlaşması imzalandı. Anlaşmayı Türkiye adına Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in, İran adına ise Petrol Bakanı Kazım Veziri’nin imzalamış olması tarafların konuya verdikleri önemi göstermektedir. Varılan mutabakata göre İran’ın Asaluye kentindeki Güney Pars doğalgazının Türkiye’ye getirilmesi, Türkmen doğalgazının İran üzerinden aynı hatla aktarılması sağlanacak; Türkiye İran ile birlikte Türkmen doğalgazını da Avrupa’ya pazarlayacaktır. Türkmenbaşı’nın hayattayken çalışmalarını başlattığı Türkmen gazının İran üzerinden Türkiye’ye getirilmesi projesi nihayet hayata geçiriliyor. Türkiye böylece Orta Asya bölgesinin gazını alternatif yollardan Avrupa’ya ulaştıran Rusya’ya karşı alternatif enerji hattına sahip olacaktır. Türkiye Mavi Akım, Arap gazı, İran-Türkmen gazı ile Irak gazlarını topraklarından geçirip Avrupa’ya pazarlayan ülke olma konumunda stratejik önemini de artıracaktır.. Türkiye ile İran arasındaki Şahdeniz Projesi üzerindeki çalışmalar ise sürmektedir. Doğalgaz rezervleriyle Avrupa’yı kendisine bağımlı kılma stratejisi güden Rusya’ya karşı Türkiye, alternatif enerji hatları ile Avrupa’da ayrı bir güce kavuşacak ve bu AB ile ilişkilere ve hatta Kıbrıs sorununa da olumlu katkıda bulunacaktır.
Rusya’nın bir süre önce Kazakistan ve Türkmenistan ile ortak doğalgaz projesini açıklaması ve Türkiye’yi bu projenin dışında bırakması hem Türkiye’nin enerji konusundaki stratejik önemini azaltacak, hem de Türkiye’nin güvenli kaynak olanaklarını daraltarak Nabucco Projesini de tehlikeye sokacaktı.
Bilindiği gibi Anavatan Türkiye, Nabucco Projesi çerçevesinde Orta Asya ve Hazar havzası doğalgaz kaynaklarını Avrupa’ya taşımak üzere Avusturya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ile konsorsiyum kurarak çalışmalar başlatmıştı.
İran ile imzalanan mutabakatla Avrupa’ya doğalgaz sağlanması konusunda Rusya’nın oluşturmaya çalıştığı tekel yıkılmıştır. Elde edindiğim bilgilere göre Rusya kıvrak bir manevrayla Nabucco projesinde yer almak istediğini Türkiye’ye bildirmiştir. Rusya kendisine alternatif olan projelerde de yer almaya çalışmaktadır.
Türkiye’nin İran’la yaptığı mutabakata Rusya’nın olumlu tavrı olumlu gelişmelerdir.
Türkiye’nin İran ile yaptığı doğalgaz mutabakatına ABD’nin tepki göstermesi bu yüzdendir. ABD aklı sıra emperyalist kokuşmuşlukla Türkiye üzerindeki kontrolünü kaybetmek istememektedir. ABD’nin ilk tepkisi Dışişleri Bakanlığı sözcüsü McCormack’tan gelmiştir. McCormack ’İran’ın petrol ve gaz sektörüne yatırım için zamanın uygun olmadığını düşünüyoruz’ diyerek tepkisini belirtti. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği sözcüsü Schalow ise ABD’nin hoşnutsuzluğunu ’ABD, İran ile yapılan her türlü işbirliğine karşıdır’ diyerek sürdürdü.
Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde bölgemizde Büyük İsrail’i yaratmak peşinde olan ABD kendi planlarına ters düşecek hiç bir atılımı kabul edemiyor ve içine sindiremiyor. İran’ın nükleer çalışmaları bu nedenle engellenmeye çalışılmaktadır. Emperyalizm’in keyfiyetine göre hareket etmemiz beklenmemelidir. Türkiye’nin İran’la ilişkilerini geliştirme projeleri desteklenmelidir. Suriye, Rusya ve diğer Avrasya ülkeleriyle işbirlikleri sağlanmalı ve Amerika’nın bölgemizdeki saldırgan ve yayılmacı planları engellenmelidir. Bundan 2 yıl kadar önce İran İslam Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Sn. Firuz Devletabadi ile yaptığım görüşmede, İran’ın Türkiye ile geçtiğimiz günlerde yaptığı mutabakat konusunda AKP hükümetini iknaya çalıştığı ancak istenilen sonuçları alamadığını öğrenmiş ve üzülmüştüm. Amerika’nın müdahaleciliğine boyun eğilmemelidir. Sanırım İran’ın Ankara Büyükelçiliğinin ekonomi ve ticaret işlerinden sorumlu Müsteşarı, kardeşimiz Ahmed Nurani’nin açıklamaları ABD’ye gereken mesajı verir.
Nurani ’Türkiye’nin görüşünün böyle itirazlar sonucu değişebileceğini zannetmiyorum. ABD’nin Irak’ta yürüttüğü politikaların sonucunu biliyorsunuz. Bu ülkenin politikaları bölgede yapıcı ve müspet değildir. Biliyorsunuz ki ABD’nin politikaları bölge ülkelerinin dağılmasına ve birbirinden ayrılmasına neden oluyor’ diyor.
Nurani’nin söylediklerine ekleme yapmaya gerek yoktur. Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda, bölgesel işbirliklerini artırmalı,ve emperyalizmin dayatma ve baskılarına karşı direnmelidir.