Karartma günlerine hazır olun!..
Sultan hazretleri, tamamen kontrolden çıktı!.. Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor.
“Twitter mwitter hepsinin kökünü kazıyacağız” derken bugüne kadar gizlediğini sandığı kara ajandasını iyiden iyiye açık ediyor. Önceki gün Twitter’a kilit vurdurunca mı en temel anayasal haklarımızdan birine (Anayasa 22... Haberleşme hürriyetine) müdahale etti?..
2002’den bu yana Anayasa ile güvence altına alındığını sandığımız temel hak ve hürriyetlerimize nasıl tecavüz edildiğini şöyle bir hatırlayalım;
Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı;
İnsan haysiyetiyle bağdaşmayacak şekilde uzun süreli keyfi tutuklamaları ve hapishanelerde ölen masumlar..
Kişi hürriyeti ve güvenliği;
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ bile bu maddeden faydalanamadı..
Özel hayatın gizliliği ve korunması;
Kimlerin bilgisayarları ve cep telefonlarına neler yüklendi neler. Bir vakitler yandaş gazetelerde okuduklarınızı unuttunuz mu?
Konut dokunulmazlığı;
Sabah saat 5’te kapınıza gümbür gümbür vurulduğunda “acaba sütçünün bu saatte ne işi var mı” diyordunuz..
Haberleşme hürriyeti;
Twitter kapatılınca mı yok oldu?.. İçeriye tıkılan gazeteciler ne olacak?..
Yerleşme ve seyahat hürriyeti;
Artık, Adana-Ankara otobanı bile güvenli değil.
Din ve vicdan hürriyeti;
Diyanet İşleri Başkanlığı bile Recep Erdoğan’ın arka bahçesi oldu. Daha başka örneğe gerek var mı?
Düşünce ve kanaat hürriyeti;
Güldürmeyin beni!..
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti;
O ve onlardan olmayanların başlarına gelenleri ve yapılan hakaretleri, ötekileştirilmeleri en hafifinden darbeci olduklarını unuttuk mu?..
Peki!.. Anayasamız, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması konusunda ne buyuruyor;
“MADDE 15- Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
(Değişik: 7/5/2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”
Her defasında Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun yeni anayasa yapma çalışmalarının boş olduğunu dile getirdik. Neden boş çalışmalardı bunlar?
Çünkü, Recep Erdoğan kendi anayasasına göre memleketi yönetiyordu. İşine geldiği zaman işine geldiği gibi değiştirdiği kurallarla. 12 yıl adı konulmamış olağanüstü hal ve sıkıyönetim günleri yaşadık.
Şimdi savaş(!) günlerindeyiz.
Kıbrıs Barış Harekatı’nda çocuktum. Geceleri karartma uygulanırdı. Anacığım perdeleri sıkı sıkı kapatır, elektrikler söndürülür, televizyonlar, radyolar kapatılır, karartmanın sona ermesini beklerdik. Sokaklarda bekçiler gezer, uymayanlar cezalandırılırdı. İkinci Dünya Savaşı sırasında da çocuk olan çokça yokluk gören ve Mersin’de yaşayan ninem evine kilolarca makarna ve un depolamıştı.
Bugün, olup bitenlere bakıyorum da tekrar makarna depolamanın zamanı geldi diye düşünüyorum!..
Çünkü bu zihniyet 30 Mart’ta sandığa gömülmez ise kapı dışarıya çıkarılmayacağımız kesin...