Karanlıkta çırpınan IŞİD neyin peşinde?..

Sessiz ve sinsi bir devinim var karanlığın içinde!.. Daha önceki karanlıktan, tehditten, kaostan, öfkeden ve de korkudan ders alınmadığını da gösteren bir devinimdir bu...

İşte o karanlığın içinde Türkiye'yi ağlatan az olay yaşanmadı bu topraklarda... Bazen bir suikast, bazen bir pusu, bazen bir bombalı saldırı ve çoğu zaman da "intihar eylemi!.."

IŞİD'i Türkiye'ye bela eden zihniyet farkında mı acaba?.. El Kaide türevi bu örgütün Anadolu topraklarında bağnazlığı da yaymaya çalışanların tetikçisi gibi görev yaptığını kanıtlayan onlarca olay yaşandı...

Suruç'ta, Diyarbakır'da, Ankara'da, İstanbul'da ve son olarak herkesi dehşete düşüren, 2 yıl önceki Reina saldırısında...

Salt Suriye'nin başına bela olsun diye büyütülen ve bu sinsi plan uğruna açılan sınırlardan geliş-gidişlerine adeta göz yumulan olan dinci teröristlerin Türkiye'ye yaşattıkları unutulabilir mi?..

Gafletle birlikte ihanetin sonuçlarının da ileride nelere yol açtığı sıklıkla meydana gelen saldırılarda zaten kanıtlanmışken, ne yapmaya çalışıyor IŞİD?..

Neler oluyor acaba IŞİD saflarında?.. Onlarca insanın yaşamını yitirdiği Reina saldırısının dehşeti halen zihinlerde titrerken, örgüt ne yapmaya çalışıyor da, orada-burada başını kaldırma çabaları içinde bocalayabiliyor?..

Son aylarda; Urfa'da, Konya'da, Balıkesir'de, Diyarbakır'da ve Adana'da da ortaya çıkan IŞİD hücreleri hangi tehlikeyi anlatmaya çalışıyor?..

Pusudaki mayın ve tehdit!..

"Kurt puslu havayı sever" derler ya, iki yıl önce, yılbaşı telaşında İstanbul'u kana bulayan örgüt, Türkiye yerel seçime giderken nasıl bir devinim içerisinde ki, hücreleri sıklıkla operasyona uğramaya başladı?..

Örgütün hareket tarzı yakından incelendiğinde; Türkiye ne zaman herhangi bir şeyin telaşına ya da keşmekeşine düşse, IŞİD harekete geçiyor ve ne yazık ki toplu katliamlarla insanlığın canını yakmaya çalışıyor...

İşte Bursa'da dün yapılan "şafak operasyonu" da örgütün son dönemde yarattığı kaygı açısından dikkat çekicidir...

Yakalanan Suriye uyruklu "52 IŞİD üyesi"nin evlerinde yapılan aramalarda örgütsel belgelerle dijital malzemeler de ele geçirilmiş...

Operasyon iki açıdan dikkat çekicidir; İlki, IŞİD'in halen Türkiye içerisinde hücreler oluşturmaya devam ettiğini gösteriyor!..

Çünkü pusuda bekleyen mayın gibi, Anadolu'nun neredeyse her kentinde hücreler oluşturan örgütün daha önce de Bursa'da çok sayıda hücresi çökertilmişti...

Ancak Bursa operasyonunun dikkat çektiği daha önemli bir gerçek son günlerde çok daha fazla öne çıkıyor;

Suriye'den sığınmacılara kapılar açılırken içeriye yalnızca savaştan kaçan masum insanların girmediği anlaşılıyor!..

Esad yıkılsın diye, IŞİD ve türevlerinin güçlenmesi uğruna sınır kapılarını açan AKP iktidarı acaba Suriye topraklarından ülkemize kaç El Kaide ya da IŞİD militanının girdiğini saptayabildi mi?..

Ve de hükümet; Esad ordusu, ABD ile Türkiye'nin son operasyonlarıyla iyice dağılan IŞİD'in Türkiye'yi bir sığınma merkezi olarak kullandığının farkında mı?.. Çökertilen bu kadar hücre bunu yeterince kanıtlamıyor mu?..

Türkiye seçim karmaşasında ilerlerken, gün geçmiyor ki bir hücresinin deşifre olması, IŞİD'in tam da bu dönemde karanlık bir eyleme girişebilme kaygısını da ortaya çıkartıyor...

Polisin yoğun operasyonları da bu konuda ciddi duyumlar aldığını elbette kanıtlıyor ama son Reina saldırısı gösteriyor ki, sinsilik her zaman sızabilecek bir karanlık gaflet tüneli bulabiliyor kendine!.. "Dikkat" demekten başka ne gelir elden?..

goreme.jpg

Uyuyanların GÖREMEdiği rezalet!..

"Terör" yalnızca IŞİD, El Kaide, Hizbullah ve PKK gibi şiddeti dayatan örgütlerin dışa vurduğu bir kaos yöntemi değil...

Son dönemde gerici-bölücü örgütlerle hatta devleti saran FETÖ ile de mücadele eden AKP iktidarının sosyo-ekonomik bunalımları fırsatçılığa çevirenlere karşı ne yazık yetersiz kaldığına daha önce de dikkat çekmiştik...

Konumuz bu kez piyasa fırsatçılığı ile zam kazığını fahiş oranlara çıkartan karaborsacı "terör"izmin alçaklıkları değil...

Konu; hükümetin rant uğruna başvurduğu "imar barışı" gafleti tartışılırken, Kartal'da yaşanan apartman faciasının sebepleri de değil...

Şehir üzerine dayatılan çarpık imar "terör"ü ve betonlaştırma rezaletinin kültür ve tarih merkezlerinde yolaçtığı yeni bir skandal, ancak sosyal medyada haber olunca devlette muhatap bulabildi!..

İşte son olarak Nevşehir'in Göreme beldesinde; tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Peribacaları'nın çevresinde -antik kayalıklarla mağaraların dibinde- hem de devletin gözü önünde, sırtını tarihe dayayan bir otel inşaatının yarattığı şok da utanç verici...

O rezalet de, Türkiye'de her alanda hastalık gibi yayılan başıboşluğu bir kez daha dışa vurmuş oldu...

Göreme'de, kolonlarını tarihî yapılara yaslamış bir otel inşaatının ucube fotoğrafları sosyal medyaya yansıyınca bir zahmet Kültür Bakanlığı devreye girdi ve SİT alanındaki inşaatın durdurulduğu açıklandı!!! Sonrasında da yıkıma başlandığı!!!

Asıl soru; olay sosyal medyaya yansıyınca devletin uyanabilmesi değil, asıl sorun devletin Nevşehir'de ve Göreme'de nasıl uyutulduğu meselesidir!!!

Hadi, Nevşehir'de validen belediye başkanına, jandarmadan kültür müdürüne kadar herkes bihabermiş de (!) peki, Göreme'de belediye başkanı ve emniyet-jandarma yok mu?..

Geçmediler mi tarihe hançer saplayan o rezalet yapıların önünden "devlet"in temsilcileri?.. Ne kör etti acaba onların gözlerini?.. Göreme'deki rezaleti nasıl oldu da göremediler?..

Ve de Nevşehir yöresinde tarihe-kültüre ihanet eden böyle kaç yapı var, kimsenin GÖREMEdiği?.. Kim yanıt verecek?..

Yazarın Diğer Yazıları