Karanlığın akrebi başkaldırdı!!!

Yabancı ajanslara 5 Kasım 2017'de yansıyan aşağıdaki haberi arşivime almıştım;

"İŞİD'in Irak'ta yenilmesinin ardından El Kaide örgütünün Ramadi ve çevresinde toplantılar düzenlediği ve tekrar harekete geçirilmeye çalışıldığı bildirildi. Örgütün 2005 ve 2006 yıllarında olduğu gibi, aktifleşmesi için çalışanların Anbar, Salahaddin ve Bağdat'taki El Kaide yöneticileriyle irtibatta olduğu bildirildi..."

Gelelim 3 Eylül 2019'da, Kuzey Irak yetkilileriyle Pentagon görevlileri arasındaki bir görüşmeye...

O gün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani, Irak ve Suriye'de ABD liderliğindeki "IŞİD Karşıtı Koalisyon"un komutanı Paul J. LaCamera ve beraberindeki heyetle görüştü...

Barzani'yi Erbil'deki konutunda ziyaret eden LaCamera, "IŞİD, şu anda Irak'ta birçok bölgede ciddi tehdit ve sığınmacıların evlerine dönmesinin önünde engel oluşturuyor" dedi...

LaCamera örgütün "uyuyan hücreleriyle mücadelede Irak ile Peşmerge arasındaki işbirliğinin önemli olduğunu söyledi...

Barzani de, IŞİD'in birçok bölgede terör eylemlerine başladığını söyledi ve örgütün bu bölgelerdeki halka ciddi saldırılar gerçekleştirdiğini kaydetti...

Ajansların bu haberi şu satırlarla sona ermişti;

"Barzani ABD'ye IŞİD'e karşı mücadeleye verdiği destek için teşekkür etti..."

Barzani'nin; örgütle mücadelesi için ABD'ye "teşekkür etti"ği IŞİD'in, bu mücadeleye rağmen nasıl oluyor da yeniden hareketlenebildiği sorusu tuhaf kuşkular uyandırdırıyor da, neyse!!!

İki haber ve asıl tehdit!..

Yukarıdaki bilgiler yalnızca Orta Doğu'nun değil, Türkiye'nin güvenliği açısından da oldukça yaşamsal...

Sıradan iki ajans haberi değil bunlar... Tam aksine, yayınlanma tarihleri arasında iki yıllık bir süre olan bu haberler, yalnızca Selefi örgütlerin El Kaide'den IŞİD'e ve Suriye'deki yıkımdan sonra da, IŞİD'den tekrar El Kaide'ye dönüşmesinin tehlikesini dışa vurmuyor...

Usame bin Ladin'in Afgan- Rus savaşından sonra dünyanın başına bela ettiği El Kaide'nin, neredeyse tüm liderleri öldürülmesine rağmen, yarattığı tehlikenin sadece IŞİD'i ortaya atmaktan ibaret olmadığı da anlaşılıyor...

Asıl mesele Suriye ve Irak'ta; sokaklarda aynı anda yüzlerce kişiyi katleden terör örgütleri olduğu için, Irak kaynaklı iki El Kaide- IŞİD haberinin dikkatle irdelenmesinde yarar var...

Hele de; Barzani'nin IŞİD'e karşı mücadele (!) nedeniyle Amerika'ya teşekkür etmesiyle Türkiye'de, sosyal medyaya yansıyan bir "uyarı"yı yan yana getirdiğimizde, asıl tehlike, geleceği karanlık bir tehdidi ortalıkta dolaştırmaya devam ediyor!..

Çünkü ABD Büyükelçiliği, Türkiye'nin Güneydoğu kentlerine gitmemeleri konusunda önceki gün vatandaşlarına uyarı yapmıştı!..

Dışişleri bunun için ABD'ye tepki gösterdi ama neden yapıldı bu "uyarı" acaba?.. Esad rejiminin, IŞİD-El Kaide türevlerinin denetimindeki İdlib'e yönelik müdahalesinin olası yansımalarından mı çekindi ABD?..

Yoksa Kuzey Irak yönetiminin son 2 yılda ısrarla dikkat çektiği El Kaide tehdidinden sonra, IŞİD'in de bölgede yeniden hareketlendiği şeklindeki tehlike mi korkuttu ABD'yi?..

18.yıla 3 gün kalmışken!!!

Ayrılıkçı terörün yanısıra, radikal dinci örgütlerin hareketlerini de son 20 yıldır izlemeye çalışan bir gazeteci olarak, IŞİD- El Kaide hattında, Suriye ve Irak arasında yaşanan devinim dikkat çekicidir!..

Hele de bu iki örgütün kanlı eylemlerinden çok çekmiş Türkiye gibi bir ülkede, son 3 yılda El Kaide- IŞİD ve türevleri kapsamında faaliyet gösterdikleri belirlenen 2 binden fazla militanın yakalanması göz önüne alındığında, Irak'la Suriye'deki hareketlilik daha da yaşamsal bir önem kazanıyor...

AKP iktidarı, PKK'dan sonra IŞİD ve El Kaide örgütlerinin Ankara- Diyarbakır- İstanbul- Hatay gibi kentlerdeki intihar saldırılarından ders almış olmalı ki, İçişleri Bakanlığı iki örgütün militanlarına göz açtırmıyor...

Yakalanan militanların çoğu yabancı uyruklu... Üstelik bunların çoğu Irak ve Suriye'den Türkiye'ye sızmış, bir bölümü de Türkiye içerisinde Hizbullah ve benzeri örgütlerden devşirilen militanlar...

Son olarak Reina saldırısında onlarca insanı katleden militanın IŞİD bağlantıları da dikkate alındığında, Türkiye'deki tehlikeyi gösteren tek hareketlilik militanların ardı ardına yakalanması ve polisin bu örgütleri tüm kentlerde ablukaya alması değil...

Söyler misiniz; Suriye'de "IŞİD'in kadısı" olarak bilinen bir militan Türkiye'ye ne zaman, nasıl ve niçin sızdı acaba?.

IŞİD'in yoğun hareketlilik gösterdiği Antep- Urfa- Hatay gibi kentlerde, örgütün intihar saldırısı girişimleri polis tarafından engellenirken, "IŞİD'in Rakka kadısı"nın başarılı bir operasyonla yakalanmasının perde gerisi özenle sorgulanmalı...

11 Eylül 2001'deki İkiz Kuleler saldırısının yıldönümüne 3 gün kalmışken, üstelik tam da Suriye ve Irak'taki dinci örgüt hareketliliğinden sonra ne yapmaya geldi "IŞİD kadısı" Türkiye'ye?..

"Suriye'de çok sayıda infaz gerçekleştirdi"ğine dikkat çekilen "Rakka kadısı" M.E.B adlı militan kimlerle bağlantı kurdu?.. Ne yapmaya çalışıyordu bu militan ve ondan önce yakalanan üst düzey IŞİD'liler?..

Hele de, Suriye'de IŞİD- El Kaide tehdidi sürerken ve bu iki örgüt yanıbaşımızdaki Irak'ta ABD'nin dikkatini çekecek boyutta yeniden baş kaldırırken, devlet umarım ülkeye gizlice sızdırılan militanlar konusunda tamamen "teyakkuz" halindedir?..

18 yıl önceki İkiz Kuleler saldırısından sonra tüm dünyada "terörün şemsiyesi"ni açarak tehlikeli örgütleri çatısı altında toplayan El Kaide- IŞİD yapısının, karanlığın akrebi gibi yeniden baş kaldırması çok tehlikeli sinyaller veriyor!!! Uyarmadı demeyin!!!

Yazarın Diğer Yazıları