Karadeniz'de PKK'nın ne işi var!

Trabzon’un Maçka ilçesinde ellerini kollarını sallayarak dolaşan teröristlerin oyununu bozdu 16 yaşındaki genç bir delikanlı… Televizyonda şehit haberlerini gördü mü dayanamıyor “Ben de asker olacağım, belki de şehit olacağım” diye söyleniyordu… Tam bir Karadeniz delikanlısı; Eren Bülbül…

Asker olamadı belki ama onlarca askerin, polisin hayatını kurtardı…

İnsansız hava araçlarının göremediği, saha ve istihbarat çalışmasının yeterli yapılamadığı bir bölgede teröristleri fark etti… Hemen koştu askerlere, durumu izah etti…

Bir anda neye uğradığını şaşıran teröristler, ilk atışta Eren’i vurdular. Yere düşen Eren, “komutanım yere yatın” sözleriyle hayat kurtarmaya devam ediyordu… İkinci mermi ise Jandarma Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik’e geldi. Başçavuşumuz doğum gününde şehadet şerbetini içiyordu.

Karadeniz Teknik Üniversitesi’ndeki Yapılanma!

Saldırı üzerinde aslında konuşulacak çok konu var.

Karadeniz’de PKK’nın ne işi vardı, Eren teröristleri fark etmese nasıl sonuçlar ortaya çıkacaktı, terörist sayısı tahminen ne kadar, nereden geliyorlar, nerede eğitildiler, nasıl hayatlarını sürdürüyorlar… Daha onlarca soru sorabiliriz… Ancak bu soruları sormadan evvel, PKK’nın Karadeniz’e ilgisinin yeni olmadığını bilmeliyiz.

Örgüt, 90'ların başında Doğu ve Güneydoğu bölgelerini mahşer yerine çevirmişti… Dört bir yandan şehit haberi gelirken, Arap Ülkeleri ve Batı’dan büyük destek gören PKK saldırı alanlarını genişletme kararı alıyordu.

PKK, 1993 yılına gelindiğinde, üniversiteler üzerinden Karadeniz’e sızma planını devreye soktu. Öncelikli hedef olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni (KTÜ) seçen PKK, bu sayede bölgedeki etkinliğinin artacağını düşünüyordu.

Örgütün, Karadeniz Bölgesi’ne açılma planı, üniversiteye “öğrenci” görünümlü örgüt mensuplarının yerleştirilmesiyle gerçekleştiriliyordu. Örgüt, bölgenin terör konusundaki hassas tutumu ve çabuk tepki gösteren yapısı nedeniyle, faaliyetlerini olabildiğince gizli yürütüyordu. Dönemin diğer üniversitelerinde olduğu gibi, KTÜ’de açık bir PKK propagandası yapılamıyordu.

Örgüt adına olumsuz şartlara rağmen, üniversite içerisinden PKK’nın dağ kadrosuna 13 öğrencisi katılmıştı. Olay, ailelerin çocuklarına ulaşamadıkları gerekçesiyle polise giderek kayıp ilanında bulunmalarıyla ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar sonrasında 12 üniversite öğrencisinin PKK’nın Bekaa kampında bulunduğu, 1 tanesinin çıkan çatışmada öldüğü öğrenildi.

1998 yılına gelindiğinde PKK’nın 5. Konferans isimli örgüt toplantısında Akdeniz ve Karadeniz Bölgelerine özel önem verilmesi kararlaştırılıyor, yeni örgütlenmelerin kurulması için talimatlar veriliyordu. 1998’den itibaren, Akdeniz ve Karadeniz’deki üniversitelerde başlayan örgüt yanlısı oluşumlar da dikkat çekiyordu.

Öcalan’ın yakalanması sonrasında dağılma ve çözüm süreciyle birlikte toparlanmaya başlayan PKK’nın KCK davaları kapsamında üniversite yapılanması bir kez daha deşifre ediliyordu. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde örgütün kentteki ve okul içerisindeki faaliyetlerini yönlendirdikleri belirlenen 10 üniversite öğrencisi tutuklanıyordu.

2012 yılına gelindiğinde KTÜ’deki PKK’lı sayısı aleni bir şekilde artmış ve eylemleri de görünür hale gelmişti. KCK tutuklamalarını protesto etmek amacıyla örgütün talimatıyla bütün üniversitelerde başlatılan açlık grevlerine KTÜ’den büyük bir destek gelmişti. PKK mensubu yaklaşık 50 öğrenci "Ölüm Değil Çözüm/Em Mirinê Naxwazin Çareseriyê Dixwazin" pankartları altında açıklama yapıyorlardı. Çözüm süreci bahanesiyle herhangi bir işlem yapılmıyordu!

Darbe girişiminden 4 gün sonra 19 Temmuz 2016 tarihinde, Eren Bülbül ve 1 astsubayımızın şehit düştüğü yer olan Maçka’da 3 polisimiz şehit edildi. 25 Ağustos 2016’da ise Artvin’e gitmekte olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na roket atarlı saldırı girişimi gerçekleşiyor, öncü güvenlik güçlerinin dikkati sayesinde eylem savuşturuluyordu.

Dolayısıyla Karadeniz’de “PKK’nın ne işi var” sorusunu sormadan önce 1993’ten bu yana sistemli bir şekilde bölgeye sızmaya çalışan örgütün faaliyetlerine mercek tutulması gerekiyor.

Trabzon Sürmene’nin en değerli arazisinde orman yangını çıktıktan sonra ne tesadüf ki yeni yapılar yükselmeye başladı. Dolayısıyla Trabzon’u karış karış bilip en değerli arazilerini yapılaşmaya açanlar, teröristlerin bölgede nasıl barınabildiklerini de açıklamak zorundalar!

Yazarın Diğer Yazıları