Karabağ sorunu
Azerbaycan’la Ermenistan’ın coğrafi yakınlığı kimseyi yanıltmasın. Aslında makro planda kıyaslanması zor olan öylesine konular var ki...
Ne yani dünyanın yaptığı gibi bu “dağ-tepe” ilişkisini biz de görmezden mi geleceğiz? Birilerini bilmiyorum ama Ben hemen söyleyeyim; 10 milyon nüfusu olan Azerbaycan, nüfusu 3 milyon olansa Ermenistan. Dünyadakileri karıştırmayın işe. Öyle olsa ben de dünyada 50 milyon Azerbaycan Türk’ü var derim. Gayri Safi Milli Hasıla bakımından Azerbaycan Ermenistan’dan 8 kat daha güçlü. Önümüzdeki 20 yıl içinde beklenen 200 milyar dolar petrol geliri ile bu fark daha da artacak. Azerbaycan’ın yüzölçümü 86.600 km2 iken Ermenistan’ınki 29.800 km2’dir. İhracat rakamlarından yaklaşık 7 kat fark göze çarpmaktadır.
Askeri güç bakımından Azerbaycan ileri durumdadır. Bu noktada malum ülkelerin her ne kadar ispat edilemediği söylense de Ermenistan’a yaptıkları askeri yardım ve destekler unutulmamalıdır. Muhakkak ki bugünün rakamları ve bakışı ile.
Şimdi soruyorum bu fark ve gelişmelere rağmen Ermenistan’ın haksız yere Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ediyor olması nasıl bir strateji ile açıklanabilir?
Eğer Türk ordusu yetişmeseydi Azerbaycan’ın tümünü ele geçireceklerdi. Malumunuz bu sürede binlerce insan katledildi. Bugün 1 milyon Azerbaycan’lı topraklarından ayrı bırakılarak ağır şartlar altından yaşamaktadır. Gelin görün ki adamların “diaspora” veya “lobi” adı altında oluşturdukları grup ve örgütleri var. Kimi Avrupa’da kimi de ABD meclisinin göbeğinde. Başkan bile seçecekler nerdeyse.
Gelelim konunun özüne. Azerbaycan bugün istese işgal edilen topraklarını geri alabilir. Bu gücü vardır. Fakat yıllardır Azerbaycan’ın barış dolu sözleri, yaklaşımları ve çalışmaları sonuç vermemektedir. Ülke yönetiminin işgal altındaki toprakları askeri yolla alacağına dair sözlerinin ve buna ilişkin açılımlarının Azerbaycan içerisinde farklı sesler meydana getirdiği de açıktır. Çünkü yönetim bakımından burada temel bir şart vardır. Barış çabalarının yüzde 100 sonlanması koşuludur. Peki belirli dönemler halinde yapılan görüşmeler hatırlandığında birilerinin aklına şu gelebilir. Ne barış çabaları son bulacak ne de işgal sona erecek. Tabii bu düz bir mantıkla ulaşılan sonuçtur. Bizim gördüğümüzün dışında bir bilgi alan varsa lütfen bildirsin. Böyle olunca da şöyle bir durum oluyor. Azerbaycan enerjisinin bir kısmını buraya yönelterek, bölgede (Orta Asya ve Kafkaslar) süper güç olma hedefini uzak bir tarihe erteliyor. Türkiye bütün baskılara rağmen çok doğaldır ki Ermenistan oyunlarına karşı duruyor. Azerbaycan’ın haklı davasında ona destek veriyor. Geçende ifade etmiştim. Mevcut durumda hiçbir dünya ülkesi kendi açılımları ile çözüm beklemesin. Ve onlara, lobi adı altında çalışan ve aslında Ermenistan’a kötülük eden örgütlere birilerinin söylemesi lazım. Önce biraz vicdanlı ve sağduyulu olsunlar. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki farklara baksınlar. Normalde kimin kimi işgal edebileceği ortadadır. Bu haksızlığı durdursunlar. Karabağ’ı geri versinler. Güzellikle, aklın yoluyla ve barışla. Böylece pek çok meseleye de çözüm bulsunlar. Bir kez daha ifade etmeliyiz ki, bu konu çözüm bulmadan Türkiye Ermenistan’la direkt temas sağlamaz. Bölgedeki “kara delik” artarak devam eder.
O halde gerçekler ve olması gerekenler apaçık ortadayken, meselenin uzadıkça uzamasının sorumluları kimlerdir?
Tabii ki faşist dünyanın ses, söz ve düşünce yansımalarıdır. Bunu kendimiz somutlaştırmak istersek, kiminin karşısına ülke kimininkine ise insan çıkacaktır.