Kandil'e Kardak modeli müdahale!
Terörün hamileri “devlete diz üstü çöktürmekten”, “kentleri cehenneme çevirmekten” söz ediyor. İmralı’daki hükümlü tehdit ediyor. Terör kan döküyor. Türkiye kan ağlıyor. Evlatlarını kaybeden anneler Türkiye’de her zamankinden daha çok ağlıyor.
Türkiye’ye kan ağlatanlar, ölmeye ve öldürmeye kendini adamış kesin inançlı PKK’lı teröristlerdir. Barındıkları yerler bellidir. Onlara içeriden ve dışarıdan kimlerin hamilik yaptıkları da bilinmektedir. Fiili liderleri Kandil’de ise doğal liderlerinin eli/kolu bağlı olarak İmralı’dadır. Teröristlerin barındıkları, eğitilip, Türkiye’ye yönelik olarak eyleme gönderildiği topraklar fiilen Irak/Barzani yönetiminin denetimi altındadır.
Kısacası terör örgütü neyi, nerede, ne zaman ve nasıl yapacağını biliyor. Silahlandırılmış bu terörist gurupların hedefleri bellidir. Türkiye’yi ve Türk milletini düşman olarak biliyorlar. Türkiye’yi teröre boğarak kendilerini muhatap kılmak istiyorlar.
İktidar, terörü yanlış algılıyor!
Teröristlerin kesin inançlı olmasına karşın Türkiye’deki iktidar, terörle mücadele ile müzakere arasında gidip geliyor. AKP iktidarının kafası iyiden iyiye karışıktır. AKP ve yandaş kalemleri terörü “Ergenekon”a, “İsrail’e” ve “Türkiye’nin Ortadoğu’da aldığı yeni inisiyatiflere” bağlamaktadır. İktidar; “Demokratik Açılım”la “Kürt Sorunu”nu çözüyorduk, buna “muhalefet ile PKK engel oldu” diyor. İktidar deve kuşu gibi gerçekte olanı biteni anlamamak için adeta kafasını kuma gömüyor.
Sorun terör ya da teröristler değildir. Her zaman her yerde bir takım insanlar teröre baş vurmaya kalkabilirler. Kimisinin amacı mafyatik kimisinin amacı da siyasi olabilir. Bu tür terör uygulayan eli kanlı gurupların ikna edilerek, taviz vererek ya da rica edilerek ellerindeki silahı bıraktıkları görülmemiştir. Teröristin ya da düşmanın merhametiyle var olmuş bir devlet ya da millet de yoktur.
Terörizm ve terörist yenilmelidir!
Türkiye bölgede var olmak istiyorsa kendisine karşı açılmış bu savaşı kabul etmek ve bu savaşı açanları yenmek zorundadır. Bunun yolu da Kandil’i ulaşılmaz ve teröristleri de öldürerek yok edilemez olduğunu ilan etmekten geçmez. Elbette dağa gidişin yolunu kesmek, dağdakileri besleyen, eğiten, teçhiz eden ve finanse edenleri bundan caydıracak sosyal, siyasal ve ekonomik düzenlemeler yapmak gerekir. Bunun yolu herhalde elinde silah, dağlarda gezenler için “açılım” üstüne “açılım” yapmaktan geçmez. Türkiye, hem terörü hem de teröristi yenmek zorundadır. AKP iktidarı Kürt asıllı yurttaşları kan döken ve kan içen PKK/BDP ikilisinin umuduna terk etmekle en büyük yanlışı yapmıştır. Öncelikle bu yanlıştan dönmelidir. Demokrasi için öncelikle onu gerçekleştirecek bir otoriteyi bölgeye taşıması gerekir.
Kandil’e Kardak usulü müdahale!
PKK, kendisini Kandil’de özgür ve dokunulmaz hissettiği sürece terörden vaz geçmeyecektir. Her terör eylemi sonrası PKK sığındığı Kandil’de tehlikeden uzak kalabilmekte, kayıplarını telafi etmekte, eğitimini yapmakta ve silah tedarikini sağlamaktadır. Bu yüzden PKK’nın kökünü kazımak uzun yıllar mümkün olamamaktadır. Türkiye’de yapılacak çeşitli sosyal ve ekonomik düzenlemelerle de bunu gerçekleştirmek mümkün değildir. Tek çıkar yol Kandil’i PKK için barınak olmaktan çıkarmaktan geçmektedir. Tıpkı bir zamanlar Kardak’a yapılan operasyona benzer bir operasyon da Kandil’e yapılmalıdır. Kandil’e Türkiye bayrak dikmelidir. Ancak ondan sonrasını ABD/Irak ve Barzani ile PKK’nın akıbetini konuşmak mümkün olabilir. TSK’ya bu görev verilmelidir. Daha sonra isterseniz Kardak’a bayrak diken kahramanlara yaptığınız muamelenin benzerini Kandil’e bayrak dikenlere yaparsınız!