Kanal, rant, referandum...

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, cumhuriyet tarihinin en büyük israf projesi olarak dayatılan Kanal İstanbul için "ihanet değil, aynı zamanda cinayet" dedikçe AKP cenahı öfkeleniyor.. Erdoğan'ın son tepkisi de çok ilginç... İmamoğlu'na "bunun kararını vermek sana düşmez" gibi çok tuhaf bir yanıt vermiş cumhurbaşkanı...

Peki, kim karar verecekmiş?..

İstanbul'daki israf dayatmasının perde gerisindeki tartışmalar yalnızca rant ve bölgede bir Arap kantonu oluşturma çabalarından kaynaklanmıyor... İstanbul'u kaybetmeyi halen içine sindirememiş AKP'liler... İşte bu yüzden İstanbul'la kavga ediyor iktidar sahipleri...

Nasıl bir kavgadır ki; bırakın bir kenti, bir ülkeyi bir kanalla adeta ikiye bölecekler ve bunu orada- burada "millet bahçesi" adı altında park yapacak kadar basit bir proje sanıyorlar...

İşte bu sırada gözünü rant bürüyenler kimseye söz vermiyor, kimseyi dinlemiyor, bilimi gözardı ediyor, araştırmalara öfkeleniyor, uzmanları susturuyor, tepkileri umursamıyor ve bildiklerini okumak için pervasız laştıkça pervasızlaşıyor...

Suskunluk ve rest!..

İktidardakilerin bu kadar pervasızlaşmasının çok düşündürücü nedenleri var...

AKP'lilerin doğayı- havayı- denizleri- su kaynaklarını vuran, "proje" adı altındaki her dayatmada bildiklerini okumalarının bir nedeni de toplumdaki tuhaf tepkisizlik...

Kimse kusura bakmasın; muhalefet, kitle örgütleri ve sendikalar AKP'nin bildiğini okuyarak dayattığı her proje karşısında göstermelik konuşmalardan sonra susmayı tercih ettiler ve olanlar oldu...

Ülkede; üzerinde Atatürk yazan onlarca stadyumun adı değişti, herkes sustu...

Bir gecede binlerce okul imam hatibe dönüştürüldü, herkes başını kuma gömdü...

Her ay yeni bir kaç vergi millete dayatılırken muhalefet örgütleri ve yurttaşlar genellikle susmayı tercih etti..

Tarikat ve cemaat yurtlarında tecavüz vakaları yaşanırken, dinci örgütlerin devlet okullarında cirit atmasına, bu arada "Tevhid Tedrisat"ın neredeyse tamamen kaldırılarak gerici bir eğitimin dayatılmasına da toplumdan, siyasetten, muhalefetten beklenen dirençli tepki gelmedi...

31 Mart ve 23 Haziran'ın ardından AKP'li belediyelerde tarikat ve cemaatlere akıtılan paralar, başta Ankara ve İstanbul'da ortaya çıkan yolsuzluk rezaletleri ve Anadolu'da her gün ifşa olan ihale skandallarına muhalefet, kitle örgütleri ve toplum ne yazık ki gerekli refleksi göstermedi...

Muhalefetin ve kitle örgütlerinin suskunluğunun kanıtı olacak onlarca örnek gösterilebilir ama bunları yinelemenin yararı yok...

Üzerinde durulması gereken mesele, muhalefet ve toplum tüm bu rezaletlere sustuğu için bugün AKP'liler tarihin en büyük israf projesini dayatma konusunda da olabildiğince pervasız davranıyorlar... Çünkü meydanı boş bulmaya alıştı iktidar!..

Erdoğan işte bu yüzden 23 Haziran seçimlerinde partisinin adayına 806 bin oy fark atan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun toplumu uyaran, yaşamsal açıklamalarına tepki gösteriyor ve "bunun kararını vermek sana düşmez" gibi demokrasiye, yerel yönetim anlayışına uymayan tuhaf çıkışlar yapabiliyor...

CHP meydan okudu!..

Ne Erdoğan'ın, ne AKP'lilerin, ne onların Kanal İstanbul'la ilgili yapılan her uyarıyı ters yüz etmek için yalan habere sarılan yandaş medya ve ne de iktidar sayesinde bürokrat koltuğuna oturanların açıklamaları toplum üzerinde zerre kadar etki gösteriyor...

Melen projesinden yeni havaalanına, otoyollardan köprü inşaatlarına ve son olarak Çanakkale'de altın arama bahanesiyle yaşanan yıkımdan askeri kışlaların yapılaşmaya peşkeş çekilmesine kadar dayatılan tüm yıkım politikaları Kanal İstanbul'a tepki gösteren İBB Başkanı ve milyonlarca yurttaş için zaten çok önemli birer gerekçe...

İstanbul'da binlerce yurttaş Çevre İl Müdürlüğü kapısında "Talan İstanbul" için bir yandaş şirket tarafından hazırlanan ÇED raporuna karşı dilekçe yağdırırken, İBB Başkanlığı ile duyarlı çevreler, doğa örgütleri ve uzmanlar Kanal İstanbul'un yaratacağı büyük çöküşle ilgili yaşamsal uyarılarını sürdürüyorlar...

İşte bu yüzden toplumda, doğa- çevre, ekonomi siyaset ve eğitim üzerinde yıkıcı etkileri bulunan projelere yönelik suskunluğun artık zerresi olmamalı...

Yaşanan son infial da gösteriyor ki, toplum yalnızca İstanbul ve çevresine değil, Talan İstanbul'un tüm Türkiye'ye sosyo-ekonomik açıdan dehşet verici bir darbe vuracağının farkında... Erdoğan madem Ekrem İmamoğlu'nun uyarıcı açıklamalarına tahammül edemiyor, o halde geriye tek bir seçenek kalıyor; Buyrun referandum yapın, bakalım İstanbul halkı kendi ayağına kurşun mu sıkacak, yoksa AKP'nin bu rant dayatmasını tersyüz mü edecek?..

Milletvekili Özgür Özel referandum konusunda CHP'nin meydan okuduğunu duyurduğuna göre, halen "İstanbul'u biz kazandık" diyebilen Erdoğan bu israf projesinin akibetini halka sormaktan neden çekiniyor acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları