Kalkınma için Devlet Modeli
İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra, o zamanki adıyla az gelişmiş ülkelerin kalkınması için, kalkınma modelleri tartışılırdı. 1980 sonrası, küreselleşme, gelişmiş veya az gelişmiş ülke ayırımı yapmadan, bütün ekonomiler için aynı politikaları önerdi. Bu önerilerin başında devletin dışlanması geliyordu.
Bunun içindir ki; küreselleşme sürecinde, Çin dışında bütün gelişmekte olan ülkeler dış açık verdi ve halk yoksullaştı.
Son yıllarda, gelişmekte olan ülkeler için yeniden kalkınma modelleri tartışılıyor. Bu tartışmalardan çıkan ortak nokta, Devletin ekonomide daha aktif rol alması ve planlama yapılmasıdır.
Ancak bu günkü gelişmekte olan ülkelerdeki devlet yapılarına bakınca, önemli çelişkiler ortaya çıkıyor. Çünkü çoğu gelişmekte olan ülkede demokrasi sorunu var ve kurumsal ve liyakat sistemine dayalı devlet kalmadı. Devletler siyasi iktidarların, otokratların ve oligarkların devleti haline geldi.
Kurumsal devlet olmanın ilk şartı, kamu yönetiminde uzman ve yetenekli kişilerin yer alması, başka bir ifade ile ''Liyakat'' esasıdır.
Liyakat sisteminde her zaman en yetkin aday seçilmese de, liyakatı olmayan birinin seçilme şansı hiç yoktur.
Liyakat sistemi (Merit system), siyasi kayırmacılık sisteminin uygulamada olumsuz sonuçlar vermesi neticesinde ortaya çıkan bir sistemdir. Devletin geleneksel düzenleyicilik işlevlerini yerine getirebilmesi için, modern kamu personeli, zamanımızın sosyal, ekonomik, bilimsel ve teknik problemlerini çözme gücüne sahip olmalıdır.
Meritokrasi de liyakata benzer ve fakat aynı anlama gelmez. Devlet yönetiminin zekâ, çalışkanlık ve diğer meslekî hünerleri bulunan kişilere yer verilmesini ifade eder. Bu kamu personeli anlamında tayinlerde kayırma yoktur.
İngiltere merkezli Meritocracy Party, beş maddeden oluşan bir manifesto yayımlamıştır. Bu maddeler şu şekildedir: (vikipedi )
1. Kayırmacılık yoktur: Ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir.
2. Yandaşçılık yoktur: Başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir.
3. Ayrımcılık yoktur: Cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. Yetenek her şeydir.
4. Eşit imkânlar: Herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz.
5. Tatminkar erdemler: En başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler.
Öte yandan gelişmekte olan demokratik ülkelerde devletin iktisadi kalkınmaya destek olması için, kamu hizmetlerinin de verimli ve etkin olması gerekir. Kamu kaynaklarının dağılımı siyasi süreçte yapılır. Ancak uygulamada verimlilik için liyakata dayalı bir bürokrasinin olması gerekir.
Bu alanda çalışma yapan; Peter B Evans''ın tespitlerine göre, 1970''lerde kalkınmayı hızlandıran devlet tipine sahip olan Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkeler, liyakata dayalı bürokrasi sayesinde sanayileşmelerini ve kalkınmalarını tamamlamışlardır.
Bu ülkelerde bürokratlar hem eğitimli, uzman ve yetenekliler arasından seçilmiş, hem de yüksek maaşlar verilerek, siyasilerin ve çıkar gruplarının etki alanı dışında tutulmuştur. (Peter B Evans, Embedded Autonomy: States and İndustrial Transformation; Princeton University Press )
Aslında, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde tarihsel anlamda var olan geleneksel saygın devlet anlayışı, özerk bir bürokrasi oluşturmaya da imkan sağlamıştır.
Peter B Evans''ın kakınmayı hızlandıran devletlerin zıddı olarak Zaire gibi devletleri ''''Yağmacı Devlet'''' olarak vasıflandırmıştır. Yağmacı devletler sermaye birikimine destek olmadıkları gibi mevcut ülke kaynaklarına da el koyarlar.
Bu iki zıt kutup arasında kalan ve ''''Ara durum'''' olarak vasıflandırdığı Brezilya''da; devlette liyakat esası yoktur. Cumhurbaşkanı binlerce kamu personeli atamasını kişisel tercihleri ve bağlantıları vasıtasıyla yapar.
Evans''ın araştırma yaptığı dönemde, Türkiye''de devlet laik- demokratik alt yapı üstüne oturmuştu ve henüz parti devleti olmamıştı. Ancak bu gün kurumsal ve liyakata dayalı devlet yapısında, Türkiye''de Brezilya''dan daha fazla sorun vardır.