Kaleler zaptedilmedi mi?

Her şey RP İl Başkanı Erdoğan’ın Erbakan’a sunduğu “Kürt Raporu”nda yazıldığı gibi şekilleniyor.
Tek farkla; “75 yıllık rejim sorgulanmalı” diyen, Erdoğan, şimdi Cumhuriyet Hükümeti’nin Başbakanı....

Geriye dönüp baktığımız zaman,bu yıl için rahmetli Atila İlhan’ın ” Bütün kaleler henüz zapt edilmedi “ söylemini, tam bir inançla tekrarlamanın
ne yazık ki mümkün olmadığını görüyoruz.

Yolgeçen hanı
Bu yıl içersinde ülkenin, yönlendirilerek yönetildiği gerçeği ile, amiyane tabirle burun buruna geliyoruz..
Bu gün bilinen en acı gerçek, Türkiye’nin artık AB komiserlerinin, elçi görünümündeki CIA ajanlarının yol geçen hanına çevirdiği bir ülke olduğudur.
İç ve dış politikalarımızı Atlantik ötesinden kurgulayan emperyal patronun, çizdiği haritaya göre yönlendiriyoruz.

Obama’nın talepleri
Hatırlayın, 5 Nisan’da TBMM’de konuşan ve ne yazıktır ki, milletvekillerimizin ayakta alkışladıkları, elini sıkmak için sıraya girdikleri ABD Başkanı Obama ne demişti?...
1- Ermeni sorununu halledin, sınırları açın...
(Biz Ermeni açılımını söz dinleyip yapmasına yaptık ta, Ermeniler yeterli görmediler bu açılımı..)
2- Patrik’i Ekümenik olarak tanıyın, Ruhban Okulunu açın..
(Bakın bu noktada Obama’nın Megali İdea’sı da devreye giriyor. Barto’yu kullanarak, Amerikan Ortadoğu’sunun Ordodoks merkezinin, elbette ABD’nin denetiminde başkenti inşa edilmeye çalışılıyor. Açıklandığına göre Milli Eğitim Bakanı’mız bu muhteşem İstanbul’u Vatikanlaştırma projesinin, Ruhban Okulu’nun açılması yönü ile yakından ilgileniyormuş.)
3- Kürt halkının demokratik
hakları...
Böyle demişti değil mi Obama?..
Türk halkının onuru, kutsal bildiği her şey ayaklar altına alınarak, Kürt teröristlerin, bölücülerin her hakkı layıkıyla teslim edildi doğrusu...
Öcalan, İmralı’daki varlığı ile devlete her istediğini rahatça yaptırdı. İmralı’daki hücresinin eksiklikleri tamamlanınca, hempalarını sokaktan çekip Meclis’te grubunu kurdu..

Meşenin dalları
PKK’nın şehirdeki temsilcilerinin gözaltına alınma sürecinde devlete küfreden, hükümet yetkililerine ”BDP’nin meşesinin dallarını istedikleri yerlerine soksunlar “ diyen Baydemir, serbestçe zehirini kusmaya devam ederken, ne yazık ki, PKK ile savaşan kahramanlar, iki metre karelik mezarlarında azap içersindeler.
Her şey Refah Partisi İstanbul
İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Necmettin Erbakan’a sunduğu
“Kürt Raporu”nda yazıldığı gibi şekilleniyor.
Tek bir farkla...
Bu raporda “75 yıllık rejim sorgulanmalı” diyen, Erdoğan, şimdi Cumhuriyet Hükümeti’nin Başbakanı....
Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı yaptığı süreç bana hep Mustafa Kemal’in şu söylemini hatırlatır.
“Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında milletin de hareketsizliğe sürüklenmesine ve bir kenara çekilip kalmasına yol açar.”

Gerçekleri söyleme zamanı
Gözümüzün bebeği dediğimiz, canımızdan aziz Türk ordusunun Nizam-ı Cedid veya Hamidiye Kuvvetleri ile aynı hizaya getirilmesi için, tüm bu olaylara alkış tutan emperyalizmin ve iktidarın paralı kuklaları, yerli iş birlikçiler...
Aylardır “Asimetrik psikolojik harekat” ın varlığını göz önüne sermeye çalışan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mağduriyetten bahsetmek hiç yakışmıyor. İsterseniz bana kızın, ama Mustafa Kemal’in öğüdü olan “Gerçekleri söylemekten korkmayınız’’ilkesi, bazen yüreğimi yaksa da bunları yazmaya zorluyor kalemimi..
Figen Özen

+++

Ayna ile Arınç’ın ortak noktası
Ne diyordu bay Arınç eski DTP’li Emine Ayna’yı kastederek.
“DTP’den hele bir kadın var içlerinde kahkaha atarak ‘Açılım istemiyoruz’ dedi çok garip bir yaratık Allah akıl fikir versin...”
İki Türk subayının kendisine suikast yapacakları iddiasıyla
yaka paça yakalanmalarının ardından,
olayı duyan bay Arınç’ın sırıtarak:
“Yok mu kurtaran? Adam öldürüyorlar. Yakalayın.” demesi,
bizim aklımıza hemen
bay Arınç’ın Emine Ayna’ya söylediği yukarıdaki sözleri getirdi.
Şimdi biz de aynı sözlerle bay Arınç’a desek ki;
“AKP’den hele bir adam var, sırıtarak ’adam öldürüyorlar’dedi, çok tuhaf bir yaratık.
Allah akıl fikir versin.”
Ara babam ara
Fırsat bu fırsat deyip, apar topar bir mahkeme kararı, atladılar arabalara, dayandılar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daha doğrusu devletin en mahrem yerinin kapısına.
Saatlerce aradılar...
Olmadı bir daha aradılar...
Sonra bir daha... Bir daha...
Günlerce aradılar babam aradılar.
Sonuç?
Sonuç yok!...
Peki bu aramalarda deşifre edilen devletin gizli bilgileri...
Onların yarın nerede kimlerin eline geçeceği, hangi ‘taraf’lı yayın organlarında ne şekilde neşredileceği belli değil.
Ama sadece şimdilik!
Garip yaratıklar
Peki ‘tetikçi medya’nın ‘mal bulmuş mağribi’ gibi olayın üzerine atlamasına ne demeli...
Bu ’tetikçi medya’daki
garip yaratıklara
bakıyorsunuz, yüzlerinde
bir neşe bir sevinç
sormayın gitsin.
Bir tek köçekler gibi
fırfırlı etek giyip, zil takıp
oynamadıkları kaldı.
Ne diyelim Allah şifalarını versin bu tuhaf yaratıkların.
Bu devlet için Emine Ayna gibi garip yaratıklar mı daha tehlikelidir, yoksa Bülent Arınç gibi garip yaratıklar mı?
Tamer Okyar

+++

GÜNÜN SÖZÜ
İstifa eden eski AKP milletvekili Fevzi Başaran çıkıp “Ben senin polis kılığına girmiş Ergenekoncu olup olmadığını nereden bileceğim’’ demiş olsaydı vay o polisin haline!
Engin Balım

+++

Yeniçağ okurunu yaftalatıyor(!)
Sizin gazetenizle ilgili ilk şoku okul müdürüm yaşattı bana. Yeni gelmişti okulumuza. Ben yine bir gazeteyi öğretmenler odasına bırakmıştım.
” ...ya hocam birisi de YENİÇAĞ mı okuyor ne... “ gibi bir laf ettiğinde beynimden vurulmuşa döndüm.
Sonra kahveden geldi sesler.
” Ya hoca sen neden bu gazeteyi okuyorsun? “, ”...kahvede millet ikiye bölündü senin yüzünden. “
Tatillerde de bu alınmalıydı. Hemen aklıma kahveciyle işbirliği geldi. Ama parasını benim ödediğim gazeteler bile alınmamıştı bayiden.
Bazen başlıklarınız derdim olup dile geliyor. Her kandırılamayan, inanan insana olduğu gibi.
Kimi gün siz, kimi gün Aslan Bulut, yağıyor serin çehreme. Kimi gün Sabahattin Önkibar, Sadi Somuncuoğlu, Altemur Kılıç, Hulki Cevizoğlu olup dillendiriyor beni.
Daha ismini sayamadığım onurlu duruşlarıyla tüm yazarlarınız...
Elbet kapılara zorla bırakılan menfaat gazeteleri gibi olamayacaksınız.
Ya da zorla paraları toplanan, insanların ayet sayfası muamelesi yapıp hiç okumadığı gazeteler.
Şu yaşadıklarım beni çocukluğuma götürdü.
Babamın eve aldığı, dönemin ”Tercüman“ gazetesinin ismini kimseye söyleyemediğimiz.
Yoldan geçerken elinde ”Milliyet “ veya ”Cumhuriyet“ gazetesi var diye insanların birbirini öldürdüğü o dönemleri hatırlattı.
Bunca zamandır direndiğiniz gibi dik durun.
Ve bilin ki Anadolu’da yüreği sizin gibi sızlayan çook adam var.
M.K

+++


AKP AKP’yi kendi elleriyle bitirecek
Üstünde koskoca bir milletin
Sevgisiz, inançsız...
Korku üreten...
Acı çektiren
Bocalayan...
Ayakları üstünde duramayan
Kalp hastası bir siyaset!
Eninde sonunda
İyice küçülecek...
Küçülecek...
Özden...
Sözden...
Gözden düşecek...
İhtiraslarıyla, kaprisleriyle
Süresiz kara bir kutunun içine girecek
AKP AKP’yi bitirecek...
Üzeyir Lokman Çaycı

+++

AKP demokrasisi
Ülkemizde bazı savcılar işlenmemiş suç icat ederek ülkenin ileri gelenlerini toplayıp, o suçu bu zatlara nasıl yaftalarız diye aylarca kafa patlatarak olmadık iddialar iddianamesi hazırlıyorsa, halk bile ülkenin bölünme yolunda ilerlediğini çıplak gözle görerek feryat ediyorsa; ülkenin bölünmez bütünlüğünün asli bekçisi olarak görev başında olan askerimizin savcısı, askeri pasifize etmeye çalışarak emellerine adım adım yaklaşan sinsi suçluları bir sabaha karşı ansızın toplayıp da neden yargılama süreci başlatmıyor?..
Askerimize ve vatanımıza karşı hazırlanan bu komplo karşısında daha ne kadar seyirci kalacağız?..
Hazmettiriyorlar
Müdahale için, halkın birbirine kurşun sıkmasının yoğunluğu mu, yoksa iç çatışma (iç savaş demeye dilim varmıyor) çıkması mı bekleniyor?..
Yoksa yandaş medya, bitirilen adalet, tasfiye sürecine itilen ordu ve Soros güdümlü sivil toplum örgütleri faaliyetleri ile sindire sindire AKP demokrasisini mi hazmediyoruz ?..
M. Nuri Üte


+++

Söyleyecek söz kalmadı
Milyonların önünde ağzı bozuk bir şahıs has..tir çekiyor, başbakan ve çevresi iade edemiyor.
Yazıklar olsundan başka ne denir?
Sıfır terörü zirveye çıkardı, bunca netameli konunun arasında giderayak ilaçları markete sokmanın planlarını yapıyor.
Markette gel vatandaş bir alana bir bedava diyecek stand görevlisi narin kızlarımız...
Kozmik bilgilerin saklandığı bina afişe ediliyor.
Yazıklar olsun
Bayrak, Türklük... Delik deşik edilmedik kavram kalmadı.
20 torba kömür ve bir koli erzak için oyunu satanlar hala hiçbirşeyin farkında değiller.
Ona yanıyorum.
Ayrıca halkı sokağa dökemeyen muhalefete de yazıklar olsun...
Ergün Karaşoğlu / İstanbul


+++

Rezalet temizliği
İfadesinde ayakta bekletilen albayın fotoğrafını çekene soruşturma açıldı.
Bu olayla ilgili yayın yasağı talebini ısrarla reddeden sınırsız özgürlük ile bu tutum çelişmiyor mu?
Ayrıca; bir Türk subayının, psikolojik harbin bir göstergesi olsun diye dört saat ayakta tutulması mı vahim, yoksa bu olayın görüntülenmesi mi daha vahim?
Anlaşılan, rezaletin vukuunu önleyemeyenler, şuyuunu önleyerek vicdanlarını temizliyor. İyi ama, tarihin hükmünü kim temizleyecek?
Tarık Turan


+++

MİNİ YORUM
Yorum farkı

Genelkurmay’ın kalbine girilmesine göz yummakla eleştirildiği şu günlerde ART’de Nuriye Atabey’in Gündeme Dair programına katılan Yalçın Küçük yine meseleye bakışı ters-yüz edecek bir iddiada bulundu. Küçük’e göre Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nın Başbakan’la görüşmesi “ziyaret” değil, “baskın” dı. Ne dersiniz, 2. Bâb-ı âli Baskınına mı yoksa 31 Mart Ayaklanması’na mı şahit oluyoruz?

Yazarın Diğer Yazıları