KALANLARLA MUZDARİPİZ ARTIK!..
29 Mart (2009) yerel seçimleri yaklaşırken, partilerin birbirini yıpratma çabaları hız kazandı.
Bu karşı kampanyalar, aynı parti içinde de görülüyor.
Melih Gökçek, Murat Karayalçın, Kadir Topbaş, Turgut Altınok, Kemal Kılıçdaroğlu ve Mehmet Sevigen şu ana kadar adı öne çıkan isimler.
YOLSUZLUKLAR VE BİAT..
Suçlamalardaki “anahtar sözcükler” ise, Deniz Feneri Derneği yolsuzluğu, imar değişikliğine aracılık ederek çıkar sağlama, cinsel kasetlerle şantaj, vb.
Tam bu arada, AKP Hükümeti’ne şu aralar muhalefet eden (Aydın Doğan’ın ifadesiyle “Biat etmeyen” ) Doğan Yayın Holding’e 826 milyon TL’lik vergi cezası tebliğ edildiği ortaya çıktı.
DYH, bunun haksız olduğunu ve “susturulmak istendiğini” ileri sürüyor. AKP ise, “Bunun sübjektif olmadığını” açıklıyor.
Buna benzer bir vergi cezası olayı, daha önce aynı gruba ait Petrol Ofisi alımında da ortaya çıkmış, sonra anlaşmaya varılmış, sanırım ceza miktarı üzerinde uzlaşma sağlanmıştı.
Bu kez ne olacağını zaman içinde, yerel seçim öncesi, göreceğiz.
Şimdiki süreç çok önemli. Çünkü, 29 Mart yerel seçimlerinde, iktidar partisinin İstanbul başta olmak üzere, elinde bulunan Ankara Anakent Belediye Başkanlıkları’nı yitirmesi onları çok yıpratacak. “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” sözü her seçimde söylenir. Ve çoğu zaman doğru çıkar. Avrupa’daki pek çok ülkenin toplam nüfusundan daha büyük olan İstanbul’da seçim yitirmek, ciddi bir siyasi krize neden oluyor.
Ana muhalefet partisi CHP, AKP iktidarına “yolsuzluk” silahı ile saldırıyor.
Buradaki en büyük silah Almanya’da ortaya çıkan ve Alman mahkemesinin suçlu bulduğu Deniz Feneri Derneği olayı. Alman mahkemesi, işin ucunun Türkiye’ye uzandığını ve “asıl büyük suçluların Türkiye’de olduğunu” açıkladı.
YENİ BİR DALGA MI GELİYOR?..
Böyle bir ortamda, AKP Hükümeti İstanbul ve Ankara belediyelerini CHP’ye kaptırmak istemiyor. İktidar “kendi medyasını” yaygınlaştırmış olmasına karşın, halkın (seçmenin) üzerinde en büyük etkiyi hâlen Aydın Doğan’a ait gazete ve televizyonlar yapıyor.
Bunlar seçime kadar muhalefeti sürdürürse AKP seçimlerde büyük yara alır, diye hesaplanıyor.
Peki öyleyse iktidar ne yapabilir?..
Şimdi vergi olayının teknik boyutlarını bir kenara ve uzmanlar ile ilgililere bırakalım.
Siyasi bir yorumda bulunursak, yerel seçim öncesi dikkatlerin başka yöne çekilmesi, AKP’nin yıpranmaması gerek. Bu nasıl olabilir?..
Akla ilk gelen, daha önce de dillendirildiği üzere -Ergenekon soruşturması kapsamında ya da Uzan olayındaki gibi- Aydın Doğan’a bir operasyon düzenlenmesi..
Buna cesaret edilebilir mi; edilirse, yerel seçimlerde AKP’ye oy kazandırabilir mi, yoksa tam tersi geri mi teper; Doğan Grubu yayın organları seçim öncesi anlaşmaya vararak, biat mı eder bilemeyiz.
Önümüzdeki bir ay bu yüzden çok önemli.
1918
Bu arada, önümüzdeki ay Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü kutlanacak. Mart ve mayıs ayları Türk tarihi için özel önem taşıyor. Mayısta da İzmir işgal edilmişti. Bu nedenle, Yahya Kemal’in “1918” adlı şiirine yer verelim ( “Kendi Gök Kubbemiz” ):
Ölenler öldü, kalanlarla muzdarip kaldık.
Vatanda hor görülen bir cemâatiz artık.
Ölenler en sonu kurtuldular bu dağdağadan
Ve göz kapaklarının arkasında eski vatan
Bizim diyâr olarak kaldı tâ kıyâmete dek.
Kalanlar ortada genç, ihtiyar, kadın, erkek
Harâb olup yaşıyor tâli’in azâbıyle;
Vatanda düşmanı seyretmek ıztırâbıyle.
Vatanda korkulu rü’yâ içindeyiz, gerçek.
Fakat bu çok süremez, mutlakâ şafak sökecek.
Ateş ve kanla siler, birgün, ordumuz lekeyi,
Bu, insan oğluna bir şeyn olan, Mütâreke’yi.