Kahramanmaraş'ın 30'uncu yılında
Gazetelerde Maraş olaylarının 30’uncu yıldönümü programlarına dair haberleri okuyunca “Daha uyanmadılar mı” diye sitem etmekten kendimi alamadım. Kahramanmaraş, Çorum, Sivas ve Malatya’da tezgâhlanan olayların asıl amacının ne olduğu çoktan ortaya çıkmasına rağmen kendilerini Alevi vatandaşlarımızın sözcüsü zanneden bazı derneklerin anlaşılmaz tutumlarına anlam veren varsa beri gelsin. Kaldı ki geçtiğimiz ay Ankara’da düzenlenen Alevi mitingine gerçek Alevi kuruluşları katılmadığı gibi, aralarında bölücü unsurların da bulunduğu mitingdeki taleplerin Alevileri bağlamadığı ifade edildi. Bunun altını özellikle çizdikten sonra gelelim yine Kahramanmaraş olaylarının 30’uncu yıldönümüne.
Olayları kimlerin, nerede, nasıl, niçin, ne zaman tezgâhladığı, asıl amacın sağ-sol çatışması değil de Alevi-Sünni ayrımı yaparak Kahramanmaraş’a dökülen benzinin bütün Türkiye’yi ateşe vermesiydi. Yüzlerce yıldır defalarca denenen bu planın Anadolu topraklarında Türk coğrafyasında tutmayacağını bir türlü kabullenmeyenler, zaman zaman bunu kaşıyarak nemalandıkları yerlere karşı görevlerini yerine getirdiklerini kanıtlamaya çalışıyorlar.
Adlarına sivil toplum örgütü denilen örümcek ağını, değerli fikir adamı Mustafa Yıldırım “Sivil Örümceğin Ağında” isimli eseriyle kamuoyuna ifşa etti. Sevgili Arslan Bulut’un deyimiyle güdümlü kuruluşların büyük bir bölümünün görevi karıştırıcılıktır. Çeşitli yabancı fonlardan proje adıyla aldıkları paralarla Türkiye’de kargaşa çıkarmakla görevli olanlar bazen çevreci, bazen etnik ve mezhep maskeleri takarak meydana çıkarlar. Tıpkı geçtiğimiz gün Adana ve Kahramanmaraş’ta ortalığı karıştırmaya, mahkeme kararlarına rağmen olayları çarpıtmaya çalışırlar.
Allah selamet versin Ökkeş Şendiller’e... Kahramanmaraş olaylarının bir numaralı sanığı sıfatıyla yargılanıp beraat ettikten sonra yanılmıyorsam 1988’de MÇP Kahramanmaraş İl Başkanı iken tarihe ışık tutan bir kitap yazmıştı. Daha sonra milletvekili olarak görev yaptığı TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu’nda çalıştı. Sıkıyönetim mahkemelerinin bazı haksız kararlarını yeniden araştırmak için önerge bile verdi. Olayların yaşandığı Kahramanmaraş’ta Gazeteciler Cemiyeti’nin organizasyonuyla o günleri yaşayan canlı tanıkların sağcı-solcu, Alevi-Sünni demeden toplanıp tartışarak tarihe ışık tutmaları için çok çaba sarfetti. Ama yanaşan olmadı.
Siyasete bir süre için ara veren Ökkeş Şendiller, bu yılın başında yıllar önce yazdığı “Kahramanmaraş Olaylarının Gerçek Yüzü” adlı kitabını yeni belge ve ekler koyarak bastırdı ve okuyucusuna ulaştırdı. Her bir satırının samimiyetle gerçek olduğuna kefil olduğum bu eserin her Türk vatandaşının kütüphanesinde demirbaş olması gerektiğine inanıyorum.
Ökkeş bey yıllardır yaptığı çağrıya ses vermeyenlere bu defa “Yüreğiniz yetiyorsa, siz bir panel düzenleyin, işinize gelen on kişiyle beraber beni çağırın. Kahramanmaraş’ta yaşanan acıları kendilerine sermaye yapmaya çalışanların maskelerinin nasıl düştüğünü görün” diye yeni bir çağrı daha ekledi.
Tarihi çarpıtıp önce tanıma, sonra tazminat, sonunda da toprak taleplerini gerçekleştirmek için başlatılan özür dileme kampanyası tartışıldıkça, tezgâhçıların ekmeğine yağ sürülüyor. Bu yüzden, ihanetlerinden şüphe duymadığım söz konusu kampanyaya dair yorum yapmayacağım.
Türkiye seçim sürecine girmişken gelin şu Kahramanmaraş, Çorum, Sivas olaylarını kimlerin tezgâhladığını bir defa daha ortaya çıkarıp, kan, gözyaşı ve acılardan beslenmeye çalışan asalaklardan kurtulalım. Ne dersiniz?