Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Kafkasların çıbanbaşına ziyaret

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Erivan’da. Gül, Ermenistan şahinlerinden eski Milli Savunma Bakanı, Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın davetine hem evet dedi, hem de baş başa görüşme istedi. İki ülke arasındaki sorunlar ele alınacak, çözüm yolları aranacakmış. Bu görüşme, diplomatik ilişkilerimizin kesik olduğu Erivan’la ilk defa ve en üst düzeyde yapılıyor.
Bilindiği gibi Türkiye Ermenistan’a, ilk tanıyan olduğu halde 1993’ten itibaren ambargo uyguluyor. Gerekçesiyse, güç kullanarak kardeş Azerbaycan’ın topraklarının yüzde 20’sini işgal etmesi, l milyondan fazla Azerbaycan Türkü’nün kaçkın/göçmen durumuna düşürülmesi ve Hocalı’da soykırıma varan katliamlar yapmasıydı.
Ermenistan’ın akıl almaz saldırganlıkları burada da bitmiyor.
-1995’te kabul edilen anayasasının 13/2 maddesinde Ağrı Dağı, “Ermenistan’ın devlet simgesi” olarak gösteriliyor,
-Bağımsızlık Bildirgesi’nde Doğu Anadolu’ya “Batı Ermenistan” diyerek hak iddia ediyor,
-Büyük güçlerin siyaseti gereği Türkiye’yi ’soykırımcı’ olarak suçluyor, tazminat ve toprak talebinde bulunuyor,
-Perişan haline bakmadan Gürcistan’dan da toprak talep ediyor.
İşte Gül bu Ermenistan’la görüşecek.
Şimdi birlikte düşünelim, Gül muhatabını ikna için ne söyleyebilir? Komşuyuz, tarihimiz bir, işbirliği yapmalıyız, düşmanlığa dayanan siyasetin sonu huzursuzluk ve güvensizliktir vb. şeyler.. Nitekim geçen ay Kazakistan’da Sarkisyan’a aynen; “Hepimiz bu toprakların çocuklarıyız ve sorunlarımızı birlikte çözmek zorundayız. Bunu düşmanca duygularla yapamayız, bu düşmanlıkları beslemememiz lazım” demiş.
İyi güzel de, bunlara temenni denir, belki kamuoyları için anlamı var, ama dış politikada geçerliliği yoktur, tebessümle karşılanır. Çünkü devletler arası ilişkilerde katı çıkar esastır.
Çıkar hesabına gelince, Ermeni sorunu çok karışıktır. Muhatabın seçilmesi bile oldukça zor bir mesele. Bu işin arkasında Rusya var. ABD ve AB var. Fransa, İran gibileri sıraya girmiş vaziyette. Belki “diaspora” Ermenistan’dan daha da etkili.
Ermenistan kendi içinde de bir denklem. Devlet, halk, Taşnaklar gibi söz sahibi çok. Hatırlanacağı gibi, bir ara resmi kesim çözümden yana bir eğilime girince, parlamento basıldı, başbakan ve meclis başkanı kurşunlandı, o kadrolar tasfiye edildi. Kısacası orada da muhatap belli değil.
Gül’ün görüşmesinden çıkabilecek sonuçlar şunlar olabilir:
1. Sınır açılır. Şimdilik istenen de budur. Ermenistan çok rahatlar ve mevzi kazanır.
2. Azerbaycan Türkü’nde hayal kırıklığı yaratır,
3. Türkiye AB’ye görevimi yaptım der.
Hepsi bu kadar.
İyi bilinmeli ki, Ermenistan istese taleplerinden vazgeçemez. Çünkü siyasi iradesi yoktur. Bağımsızlığı göstermeliktir. Bir yandan Rusya’nın hem askeri, hem ekonomik güdümüne tabi. Diğer yandan ABD ve maşası “diaspora” ya bağlı. AB ve Fransa’nın siyasi etkisi de küçümsenecek gibi değil.
Bu durumda çözümsüzlükten mi bahsediyoruz? Hayır. “Soykırım” yalanını dayatan ABD ve AB telkinlerinin, Ermenistan’a yarayacağına dikkat çekiyoruz. Onun için; tavizi çare zanneden, koskoca Türkiye’yi zaaf içinde gösteren, kendi ambargomuzu sürekli delen, örneğini Kıbrıs’ta gördüğümüz “masadan kaçmayız” gibi, (hangi masa ise) saçmasapan ezberlerle Ermenistan’ı şımartan, cesaretlendiren ve saldırgan siyasetinin netice vermeye başladığı intibaına uyandıran yanlış siyasetten vazgeçilmelidir.
Peki çözüm ne olabilir? Ermeni sorunu ahtapota benzer. İçte dışta çok kolları var. Hepsine karşı iyi belirlenmiş siyasetimiz olmalı, ama ahtapotun en zayıf kolu olan Ermenistan’a öncelik verilmeli. Bu öncelik taviz veren değil, aksine ambargoyu tam uygulayan, hatta yan ve ek tedbirlerle sıkılaştıran kararlı bir siyaset olmalıdır. Yine Azerbaycan ve Gürcistan’la işbirliği yaparak kuşatmayı daha etkili hale getiren, şu anda Türkiye’ye ziyadesiyle ihtiyaç duyan İran’ın desteğini kesen veya azaltan strateji olmalıdır.
Oyundan maksat ütmek değilse ne olabilir?

Yazarın Diğer Yazıları