Kadınlar devri ve rol modeller

Avrupa Birliği'ndeki önemli kurumlara atamalardaki itilaf çözümlenmek üzere. Bunlar arasında AB Komisyonu Başkanlığı'na gelmesi kesinleşen bir ad çok önemli; Ursula Gertrud von der Leyen.

Almanya'nın Savunma Bakanı olan der Leyen çok zengin bir kişilik. Önce "Bir Alman için bu nasıl isim" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Hanımefendi Avrupa aristokrasisinden gelme. Brüksel doğumlu.

Siyasi hayatını Angela Merkel'in partisi olan Hristiyan Demokratlar'da devam ettiren hanımefendinin kabinede ilk görevi Aile Bakanlığı idi. Daha sonra Savunma Bakanı oldu. Bu görevi sırasında Türkiye'ye geliş gidişlerini hatırlıyoruz.

Daha ilginç yanları

Büyük olasılıkla AB Komisyonu Başkanı olacak der Leyen bir diploma zengini. Başta tıp fakültesi olma üzere tam dört ayrı üniversite mezunu.

Hadi buna da normal diyelim.

Tam 7 çocuk sahibi anne olmasına ne dersiniz?

Yıllık doğum ortalaması 1,59'u geçmeyen bir ülkede tam 7 çocuk doğurmak çarpıcı. Siyaset, bakanlık, annelik arasında bunca diploma sahibi olmak için "olağanüstü başarı" diyebiliriz.

Bütün bu uğraş arasında Ursula Gertrud von der Leyen'in görüntüsüne dikkatinizi çekerim. 61 yaşında bir manken. Hani uzmanların tabiriyle FİT.

Bir bakalım

Son çeyrek yüzyılda yönetimde bayanların öne çıktıkları bir hakikat. Bu hanımefendi de tam bir "rol model."

Gelelim Türkiye'ye. Yakın dönemden hatırladığımız etkili tek bayan politikacı Tansu Çiller'di. Onun da profesör unvanlı akademisyen olduğunu biliyorsunuz.

Türk toplumunca çabuk kabullenildi. Ancak, parıltısı da çabuk söndü. Şimdilerde Cumhur İttifakı mitinglerinde gözüküyor. Elinde sadece boks raundlarını belirten kartonu eksik. Yani konu mankeni görünümünde.

Meral Akşener

İYİ Parti'nin kurulmasına kadar gelinen gelişmeler yepyeni bir lider yarattı; Meral Akşener. O Alman örnek gibi anaç değil. Fazla diploması da yok. Ancak Türkiye şartlarının gerektirdiği tüm özellikler var. Doğrucu, gözü pek ve uzak görüşlü.

Er veya geç "genel seçim kapıya dayandığında" görün siz oy patlamasını. Partinin kuruluşunda bayanların gözdesiydi. Şimdilerde herkesin. Türkiye'nin rol modelinin yakalandığının inancındayım...

***

Bir başka örnek

Bayanlar hemen her dalda çıtayı yükseltmekte. Kadınlar Dünya Futbol Şampiyonası bunlardan. TRT Spor'dan izlediklerimiz erkeklere tur bindirecek cinsten. Hollanda'nın İsveç'e attığı golün vuruş mesafesi tam 35 metre. Yollanan S-600.

Bir önceki turnuvanın naklen yayınlarını takip edenlerin sayısı 4 milyon değildi. Bu kez 12 milyonu geçti. Konulan para ödülleri de 100'e katlandı.

Bu konuda gerileyen sadece biziz. Bir zamanlar Lale Orta gibi uluslararası başarı kazanan hakemler çıkarmıştık. Bugün ortalarda kimse yok. Zorlukla yaşatılan kadın futbol takımlarımız birer birer kapanıyor. Dilerim son yayınlarla, yeni bir ivme kazanılır.

Finaller

TRT'den söz etmişken, bu kurumun evimize taşıdıklarından mutlaka bahsetmeliyiz. Hem kadınlar hem erkekler Amerika Kupası maçlarını izleyenlerdenim. 22.00'de başlayıp, 03.30'dakiyle devam ediyorum. Arada uzatma ve penaltı atışlarına gidenler ise ekstra oluyor.

Sık sık verdiğim örnekteki gibi futbol maçları Şehzadebaşı sinemalarının beş film gösterilerine dönüştü. Şikayetçi miyim? Asla. Hele Peru-Şili maçındaki Levent Özçelik ile Ömer Üründül gibi naklediciler varsa.

Neyse ki Pazar akşam oynanacak Brezilya-Peru finali daha erken; 23.00'da. Bakalım Üründül'ün "Sambacılar mutlak favori" ön görüsü de tutacak mı?

ABD-Hollanda kadınlar finalini de, ana yemeğin yanında bir servis olarak kabul edebilirsiniz.

***

Ara vermesin

Orhan Ayhan'la programlarını bir süre göremedik. Aksi gibi acı haberler peş peşe geldi. Önemli değerlerimizi kaybettik.

Üstat tekrar yayına başladı. Önceliği de Hakk'a yürüyenlere verdi. Bir yerde nostaljiyle dram iç içe girdi. TRT Spor yönetimine tavsiyem, sakın ha bir daha Orhan Ayhan'ın yapımlarını seyreltmesinler.

Bu programın en güzel tarafı vefalılık. Yücel Seçkiner ve Bayram Şit'e yer verildi. Diğer kaybettiklerimiz Şeref Has, Şükrü Birand ve sevgili ağabeyim Eyüp Karadayı da unutulmamıştı...

...

GÜNÜN SÖZÜ

Güzel bir yüzün pasaport olduğu söylenir. Oysa güzel bir yüz pasaport değil, vizedir. Süresi çabuk dolar. Julie Buchill

Yazarın Diğer Yazıları