Kadın cinayetleri ve TSK ilişkisi!..
Bu sütunda zaman zaman okuyucularımızın yazdıklarına yer veriyoruz. Önemli konularda düşüncelerini paylaşanlara köşemizi açıyoruz. Bugünde Doç. Dr. Eski Personel Albay Mustafa Şahin'in ezberleri bozacak görüşlerini aktaracağız. Askerliğini hakkı ile yapanlar anlayacaktır:
***
Doktoralı Uzman Öğretmen eşime, "Kadın cinayetleri ile TSK arasında ne ilişki var?" diye sordum. Önce güldü, sonra "hiç ilgisi yok" diye cevap verdi. Şimdi bu yazıyı okuyunca O da çok şaşıracak. Ama asıl şaşkınlıkla okumasını ve ibretler çıkarmasını istediklerim; umarım sırmalı şapkalarını önlerine alırlar ve düşünürler diye umut ediyorum. Bütün kırgınlıklarıma ve küskünlüklerime rağmen toplumun bu kanayan yarası konusunda işbirliğine hazır olduğumu belirtmek isterim.
TSK bünyesinden atmak istediği mensupları için sihirli üç kelime keşfetmiş: "Mensubiyet, irtibat, iltisak"... 28 Şubat sürecinin sihirli kelimesi "irtica" gibi... Kötülemek istediklerine "irtica" dedi mi, o artık iflah olmazdı. Şimdilerde 2020'yi bütün kötü hatıralarla kovalayıp 2021'e "merhaba" dediğimiz günlerde Türkiye; tüyleri diken diken eden, insan olan herkesi derinden etkileyen kadın cinayetleri ile sarsıldı.
Peki bu kadın cinayetleri ile TSK'nın ne ilgisi var? Madem moda tabirlerle gidiyoruz. Ne irtibatı, ne iltisakı var? Çok var efendiler, çok... Her Türk vatandaşı -özürlüler hariç- asker ocağından geçiriliyor değil mi? AKP iktidarında parayı veren, ona da gitmiyor ya, teorik olarak Türk halkının yarısı, erkek nüfusun tamamı askerlik eğitiminden geçiriliyor, diyelim. Bu eğitim sadece "yat, kalk, sürün" yani muharebe eğitimi mi zannediyorsunuz? Bu eğitimlerin bir kısmı da bizleri hayata hazırlayan "Yurttaşlık Bilgisi" kıvamındaki; aile planlaması, din, moral, ahlak, hatta okuma yazma -bilmeyenler için- bile vardır. Bunun yanı sıra verginin kutsallığı, ailenin ve kadının önemi konuları da vardır.
Bu derslerin kitabı, eğitim notları, görselleri, afişleri hatta dershaneleri mevcuttur. Fakat ne yazık ki bu dersler; genellikle gece dersi, gece eğitimi veya haftada bir yarım gün şeklinde verilmesi gerekirken genellikle berhava edilir. Ders notları bir çavuşa veya onbaşıya okutularak geçiştirilir. Kim ne anlarsa... Oysa rütbeli profesyoneller burada kendini göstermelidir. Sen niye maaş alıyorsun kardeşim? İşte bunlar için...
Görev yerlerimden birinde berber sorunu hat safhadaydı. Kışlada berber yoktu, askerler dışarıdan parasıyla berber çağırıyorlardı. Biz askeri silah altına almışız, kanunda "ihtiyaçları devlet tarafından ücretsiz karşılanır" denmesine rağmen acze düşmüşüz. Bu duruma itiraz edip derhal berber temin etmeye, mümkün değilse meraklı bir Mehmetçiği kursa göndererek yetiştirmeye karar verdim. Halk Eğitim Müdürlüğü ile görüştüm.
Hocayı, kursu, kurs ücretini ayarladık. Ama kursu başlatabilmek maksadıyla valilik oluru için Garnizon Komutanlığından bir yazıya ihtiyaç vardı. Garnizon Komutanı "herkes üstüne vazife olmayan işlerle uğraştığı için gözaltına alınıyor - o sıralar Balyoz Operasyonu dalgaları vardı- Boşver" dedi. Böylece bizim berberlik, akücülük, oto elektrikçiliği kursları uçup giti.
Şimdi bu sözlerim sana Türkiye'm: Ey Halkım, Asil milletim... 2021 yılının başında hunharca işlenen kadın cinayetleri ile sarsıldık. Bu erkeklerin kadınları canice yok etmesinin sorumlusu kim? Sensin ey halkım! Toplumun yarısını, erkeklerin tamamını eğitiminden geçirdiğini iddia eden TSK, Askeriye sensin! Kadın hakları, kadın çalışanların sorunları konusunda tezleri, kitapları olan; Türkiye'de mobing konusunda ilk kalem oynatanlardan biri olarak daha yığınla söyleyecek sözü olan bir öğretim üyesi Doçent Albay'ın sistemin dışına çıkarılmasını, -tarih boyunca tüm haksızlıkların karşısında tüm cahillerin yaptığı şekilde- sinema izler gibi seyrettin. Asker ocağında "karı gibi konuşma, karı gibi sırıtma/kırıtma, karı gibi sakız çiğneme" söylemleri ile yetiştirilen erkekten ne bekliyordun?
Bu kadınları aşağılayan söylemlere karşı mücadele eden düşünen, okuyan yazan, duyarlı tüm komutanları kapı dışarı ettiniz. Sonra da "gücümüzden bir şey kaybetmedik" diye gerk gerk geğirenleri hayretle izliyoruz. Emperyalizmin asimetrik savaşını harp meydanları yerine evlerimizde, sokaklarımızda kaybediyoruz. Haberimiz yok. Harp sadece cephede kaybedilmez. İç cephede kadınlarımızın kanlı bir şekilde infazını yine sinema izler gibi izliyoruz. Şimdi ağla Türkiyem... "Bütün kadınların/anaların gözyaşı eşit tuzludur". Karşılıklı ağlayalım, erkeklerin gözyaşı da aynı oranda tuzlu...