Kabine revizyonu geliyor...

Suriye sıcağı ile kavrulurken iç siyasette önümüzdeki haftaya damga vurması beklenen haberi verelim.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki hafta içinde 5 veya 6 Bakanı kapsayan bir kabine revizyonuna gideceği konuşuluyor. AKP’deki derin kulislere göre, bu aynı zamanda yerel seçimin resmi başlangıç noktası olacak. Yani; Erdoğan önemli Büyükşehirlere aday yapacağı isimleri kabine dışı bırakacak. Operasyonun kamuoyu görüntüsü bu olacak ama cadı kazanı gibi kaynayan iktidar partisinde bir de derin kuşku var. Bazı Bakanlar, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilirler. Başbakan, etrafına kabine revizyonunu niye yapacağını anlatırken “Artık bir an önce gidip seçim bölgelerinde daha yoğun çalışsınlar” diye anlatıyor. Fakat kabine dışı kalabilecek bazı bakanların son dakika belediye başkan adaylığından olma ihtimalleri de göz ardı edilmiyor.
Gelelim, kabine dışı kalacağına kesin gözle bakılan bakanlara;
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı kesin görülüyor. Yerine gelecek isimler için görüş ayrılıkları var.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın Samsun’da aday gösterileceği fakat son dakika golü olabileceği de ileri sürülüyor. Yerine gelecek isim ise kesinleşmiş gibi. Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ise Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterileceği belirtiliyor. Bir kez daha (!) aday olmak isteyen Melih Gökçek’e ise son yaptığı karşılama törenlerinden duyduğu büyük memnuniyetten dolayı Tayyip Erdoğan formül arıyor. Erdoğan’ın, Melih Gökçek’in ciddi sağlık sorunlarından dolayı bir 5 yıl daha belediye başkanlığı görevini götüremeyeceğini düşündüğü ifade ediliyor. Gökçek’e Bakanlar Kurulu’nda görev verileceğini iddia edenler de var. Ali Babacan’ın Ankara adaylığı için de partide çatlak var. Babacan’a muhalif gruplar “Ali Bey Bakanken, vatandaş değil yanına girebilmek, dış kapısına bile yaklaşamıyor. Böyle, vatandaşa kapalı bir isimle Ankara kazanılmaz” diye kulis yapıyor. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un getirileceğine kesin gözle bakılıyor.
Yerel seçim odaklı kabine revizyonu ile birlikte AKP’de gözler Fethullah Gülen cemaatinin hamlelerinde. İddialar o ki; cemaat İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ü pompalıyor. Antalya’da bile mevcut CHP Belediye Başkanını destekliyor. AKP’nin akillerine göre Tayyip Erdoğan yerel seçimde cemaate yakın tek bir ismi bile listeye koymayacak. Niye?.. Çünkü,Tayyip Erdoğan “Bu seçimde boylarının ölçüsünü alacaklar. Oy oranlarının ne olduğu ortaya çıkacak” demiş..

Ankara’nın kafası karışık

İngiltere, ABD ve Fransa’dan oluşan “gönüllüler koalisyonu” bir Müslüman ülkesine yeni bir Haçlı seferi düzenlemeye hazırlanırken gönüllülerin en gönüllüsü AKP iktidarı Türkiye’yi Irak faciasından daha büyük felakete doğru sürüklüyor.
Suriye’nin ne zaman ve nasıl vurulacağına ilişkin Ankara’da papatya falına bakılırken herkes farklı senaryolar üzerinden saz çalıyor, AKP’nin Türkiye’ye nasıl bir taşeronluk görevi çizdiği hakkında da senaryolar muhtelif.
İktidar partisi içinde Ahmet Davutoğlu politikaları yüzünden Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’da çok yanlış işler yaptığını savunan gruplar yine ayaklandı. Partide bir grup, “müdahalede Türkiye rol alacaksa, yeni tezkereye ihtiyaç var” derken “hayır yok” diyenleri de sıkıntı bastı. AKP yeniden 1 Mart sendromunun içine girdi. Baştan beri Suriye’ye müdahaleye direnen TSK içindeki güçlü blok da AKP’nin kabusu.
* Hafta başında Tayyip Erdoğan’ın Rize -Trabzon gezilerini uzatarak Bakanlar Kurulu’nu toplamaması,
* NATO’nun 5’nci madde kapsamında Türkiye’yi koruma gibi bir niyeti olmaması,
*Aralarındaki kavgalar yüzünden en sıcak gündemde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelmemesi,
* Suriye’ye müdahalede “bölgenin kabadayıları” Rusya ve İran’la ilişkilerin ne olacağının kestirilememesi ve bu yüzden oluşan derin çatlaklar,
* Türkiye içinde provoke edilecek mezhep çatışmaları,
* Ve de Eylül sendromu yüzünden Ankara’nın kafası çok karışık.
Kapı komşumuza yapılacak büyük saldırı öncesinde “bugün”, “yarın” derken demokrasi mabedi Parlamento niye olağanüstü toplantıya çağrılıp çalışmaya başlamaz ki?..

Zana magazini

Hürriyet Gazetesinin “boşanmaya gelmedim” başlığıyla manşetten verdiği Mehdi Zana röportajına çook şaşırdım!..
Leyla Zana’nın kocası Mehdi Zana yedi yıldır sürgün yaşadığı İsveç’ten Diyarbakır’a dönmüş. Dönüşünde hiçbir sorun olmamış. Abdullah Öcalan’ın sokağa çıkmasına günler kala ne sorun olabilir ki?
Canımı sıkan ne?..
Hürriyet gibi bir gazetenin Mehdi Zana’nın Irak’ta çapulcu Barzani’nin yanında yaşadığını ve orada ihaleler dağıttığını bilmemesinin mümkünü yok. Mehdi Zana, İsveç’ten gelmiş miş, Leyla Zana ile aynı evde yaşıyorlarmış mış.. Süreci sonra konuşacakmış mış..
Sırayla Türkiye’ye soktukları ünlü Kürt büyüklerinden(!) istedikleri verimi alamayan AKP iktidarı herhalde yeni bir hamle yaptı.
Gitarcı gençler magazini ile başlayan tezgah yeni bir magazin boyutu ile devam ediyor.
Bakalım bunun arkasından ne hinlik çıkacak?..

Yazarın Diğer Yazıları