Rüzgâr gibi geldi geçti Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkan Yardımcısı yani 2. adamı Joe Biden. (Baydın okunur)
Araya o kadar önemli konular girdi ki bu Biden'ın ve Amerika'nın Türkiye'ye "Fethullah Gülen'in iadesine yargı karar verecek" şeklindeki sözlerine tepkimi yazamadım.
Aslında bakalım Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı hatta muhalefet bir tepki gösterecek mi Biden'a diye de biraz bekledim.
Biden sırasıyla Meclis Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi.
Bizimkiler her görüşmede FETÖ'nün 1 numaralı sanığı Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesini istediler.
Biden ise her görüşmeden sonra takılmış plak gibi, Fethullah Gülen hakkında Amerikan yargısının karar vermesi gerektiğini söyledi.
Yedik mi?
Yedik, çünkü tek bir kelime tepki gösteremedik.
Cumhurbaşkanı ile iktidarı ile muhalefeti ile sustuk kaldık.
Aslında yemememiz lazımdı.
Biden'ın suratına doğru hatta gözlerinin içine bakarak şunların söylenmesi lazımdı:
Ey Amerika! Ey Biden!
- Bin Ladin'i Afganistan'da infaz ettiğinde yargı kararı mı vardı?
- Libya'ya girip Kaddafi'yi devirirken yargı kararı mı vardı?
- Yalan kimyasal silah bahanesi ile Irak'a girip Saddam'ı devirirken yargı kararı mı vardı?
- Libya'da askeri harekât yaparken yargı kararı mı vardı?
- PYD-YPG terör örgütüne açıkça destek verirken yargı kararı mı vardı?
Hadi bunlara bahaneler uydurdun diyelim de şu soruya da yanıt ver bakalım:
- Terörist başı Abdullah Öcalan'ı paketleyip Türkiye'ye verirken Amerikan yargısının kararı mı vardı?
Diplomasi bu olmalıdır.
Tıpış tıpış Türkiye'ye suçluluk duygusu ile gelen Joe Biden Türkiye'yi baydı ama beni bayamadı.
Haydi, Amerika paket et gönder terörist başı, darbe girişimi suçlusu ve şehitlerimizin eli kanlı, gözü sahte yaşlı katili Fethullah Gülen'i.
Gülen'i iade etmezsen bil ki sen de en az onun kadar suçlu hatta işbirlikçisi damgası yiyeceksin.
