Jandarmaya yeni bir operasyon mu?..
Önceki gün Hürriyet Gazetesinin manşetiydi, “Sırlar Kanunu.” Habere göre; Hükümet “kişisel verilerin korunması” için hazırlık yapmış. Devletin veri bankasında, “isim, telefon numarası, motorlu taşıt plakası,s osyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler” artık kişisel veri olarak yer alacakmış. Haberdeki bir ifade çok dikkat çekici; “yasal zorunluluklar dışında bu bilgiler kimseye açıklanmayacak. Tasarı sadece devlete değil, bankalar ve şirketlere verilen kişisel bilgilerin de saklanmasını içeriyor.”
“Sadece devlete değil” ifadesi çok kafamı kurcaladı. Kılcal damarlarını çok iyi bildiğim AKP’nin bu hazırlığında mutlaka bir hedefi olmalı. Yoksa, tek başına iktidar olan hükümet devlet içinde bütün kurumları çok iyi kontrol edemiyor mu?.. “Muhteşem” sıkça söz geçiremediğinden şikayet ettiği bir kurum veya kurumlara yönelik yeni bir operasyon mu düzenliyor?..
Bu ve benzeri sorular kafamı çok kurcalayınca “Muhteşem”in adını bir türlü koymadan çok şikayet ettiği kurumun yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmi internet sitesine girdim. Sizlere de önerdiğim tıklama metodunu kullandım. Ana sayfada, “Türk Silahlı kuvvetleri hakkında. Jandarma Genel Komutanlığının İcra Ettiği ve Planladığı Önemli Faaliyetler” başlığını tıkladım. 30 Ocak 2102 tarihli açıklamanın 6 ve 7’nci maddesi şöyle diyor;
“Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan ‘Bilgi Paylaşımı ve Kullanımına İlişkin Esaslar’a yönelik yapılan protokolle, suç ve suçlularla daha etkin mücadele etmek amacıyla, Jandarma birliklerine cep telefonu ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden sorgulama imkânı kazandırılmıştır. Bu kapsamda, özel donanımlı cep telefonları tedarik edilerek karakol seviyesine kadar dağıtılmış, adlî birimlerce verilen yakalama kararları anlık olarak sorgulanmaya başlanmıştır.
156 Jandarma İmdat hattını arayarak Jandarma birimlerinden yardım isteyen vatandaşlara en kısa sürede ulaşılabilmesi amacıyla, mobil telefonlar için arayan abonenin konumu, sabit aboneler için ise adres bilgilerinin ilgili servis sağlayıcılarından alınarak, harita üzerinde gösterilebilmesi yeteneğinin birliklere kazandırılması maksadıyla, Âcil Çağrı Konum Belirleme Yazılımı İl Jandarma Komutanlıklarında kullanılmaya başlanmıştır.”
Belki de; iktidarı saran korkular ve sıkıntılar var. Belki de; Jandarma Genel Komutanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin UYAP üzerinden ulaştığı bilgilerden dolayı çok açık verdiler. Belki de, “vay biz bu hatayı nasıl yaptık?.. Biz zamanında bu işe nasıl uyanamadık?.. Nasıl da gaflete düştük?..” diye kafalarını duvarlara vurdular. Hiç gündemde yokken apar topar tasarıyı, “THY’deki domuz eti yemem bilgisi ile hastane kayıtlarındaki AIDS testi de sır olacak” kamuflajı ile servis ettiler.
Bilemem ki!..
Ben sadece tahminlerimi sıraladım.
Ülkücüleri sarsan istifa
Kısa bir süre KKTC’deki Ülkü Ocaklarının ve onun genel Başkanı Alper Hasta’nın örnek başarılı çalışmalarını kaleme almıştım. Çok ses getiren böyle güzel bir haberi kaleme almaktan çok mutluydum. O haberde yazmadığım bazı unsurlar vardı. Mesela Alper Başkanın içinde bulunduğu işleyişten dolayı sıkıntıları gibi. Alper Başkan bu sıkıntılarını “yetkili makamlara” çokça dile getirdi ama bir sonuç alamadı. Ve sonunda kararını verdi, KKTC Ülkü Ocakları Başkanlığı görevinden kendi iradesi ile ayrıldı. İstifasını ve gerekçelerini açık açık MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye anlattı. Bahçeli dinledi, “Biraz daha kal” diye ısrar etti ama Alper Hasta’yı kararından döndüremedi. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz’u “ikna” için görevlendirdi. O da başarılı olamadı. Hasta anacağını yıllarca Ankara’da yalnız bırakarak Türklük davası için gece gündüz KKTC’de mücadele eden Alper Hasta, “böyle olmuyor” diyor. Alper Hasta’nın istifasının ardından Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin durumdan vazife çıkarıp “bildik” yöntemleri devreye soktu. Bugünlük bu kadarını yazmakla yetineceğim. Durumu daha iyi aktarabilmek içinde KKTC’deki Ülkücü gençlerden bana ulaşan onlarca elektronik postadan sadece ikisine yer vereceğim;
Ömer Murat Taşkıran;
“Biz Kıbrıs’ta okuyan ve teşkilata çalışan bir grup öğrenciyiz, bugün adaya yeni genel başkan geldi, bizim Ocak Başkanımız görevi bırakmış, yerine atama yapılacakmış, Allah aşkına bu iş böyle mi olur? Koskoca Kıbrıs Ocak böyle mi devir teslim yapar? Biz aylarca üniversitelerde çalıştık, gece gündüz, kızlı erkekli, ödül beklemiyoruz ama bunu da hak etmedik. Ankara buradaki çalışmaları takdir edeceğine, üstümüze toprak atıyor. Burası PKK’lı kaynarken, sıkışınca Rum kesimine ellerini kollarını sallayıp geçerken biz bütün konseyleri alırken genel merkezin teşekkürü de bu. Üç güne kalmaz bütün ocaklar kapanacak, herhalde genel merkezin amacı bu, çünkü AKP adada nasıl organize olacağının planlarını yaparken, siz oradakiler bizi dağıtmak için her şeyi yapıyorsunuz ama biz sizinle Ülkücü olmadık size rağmen Ülkücüyüz ve öyle kalacağız...”
Esme Alemdar;
“Son günlerde KKTC Ülkü Ocaklarına dair yazdıklarınız ve gelişen ama nedense bizim detayını bilemediğimiz sebeplerden dolayı Ocak Başkanı görevi bıraktı ve biz bunu şu an adayı ziyaret eden yeni Genel Başkan’dan öğreniyoruz. Gün boyu çeşitli ziyaretlerde bulunan Başkan her nedense Ocak Başkanımıza gelmediği için ve ortamı bilmediği için teşkilata bağlı ve gerçekten emeği olanlar dışında her nedense herkesle görüştü ve görüşmeye devam ediyor. Genel Merkez’den burası nasıl görünüyorsa Ankara’ya gittiğimde ben de oradan bakmak istiyorum, PKK’nın sürekli desteklendiği adada acaba biz ve Başkanımız da açılım kurbanı mıyız? Yazık değil mi bizim emeklerimize, biz böyle sahipsiz mi kalacağız? Ve eğer bu işin takipçisi olursanız göreceksiniz ki KKTC Ülkü Ocakları 2 aya kalmadan yalan olacak...”