İYİ Parti'nin planı ve 2002 AKP'si
Perşembe günü İYİ Parti''nin daveti ile "Ekonomik İstikrar ve Kapsayıcı Büyüme için Eylem Planı" başlıklı toplantıya katıldım.
Toplantıya ülkenin birçok değerli ekonomisti, gazeteciler, haber kanallarının temsilcileri ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile kurmayları katıldı.
Sunumu Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz gerçekleştirdi. Akşener, ekonomi planı hakkında, "Sokağın dertlerinin çaresinin üretildiği, çözümlerinin üretildiği bir programdır. Gerçeği yazan ve gerçekten beslenen bir programdır" dedi.
Öyle mi diye ben de gerçekten eleştirel bir gözle baktım.
Tabii ki ben Sayın Cumhurbaşkanı gibi "ekonomist" değilim ama pazardan alışveriş yapan, evini ailesini geçindirmeye çalışan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.
Eylem planına gelirsek...
Önce tespit yapılmış.
Uygulanan yanlış ekonomi politikaları ve kurumların erozyona uğratılması nedeniyle makroekonomik istikrar ve refah seviyesinin ciddi tehlike altında olduğuna vurgu yapılıyor.
Buna göre çözüm için en geniş anlamda üç ana madde üzerinde duruluyor.
-Bilimsellikten uzak, kısa vadeye ve siyasi çıkarlara odaklı ekonomi politikaları son bulacak.
-Kurumların bağımsızlığı yeniden tesis edilecek.
-Kamu yönetiminde liyakat ve hesap verilebilirlik ilkelerine dayalı yapılanmaya gidilecek.
İktidara gelindiğinde ilk 15 gün yani hemen atılacak adımlar düşünülmüş.
Şu cümle dikkatimi çekti: "Politika faiz oranı, ülkemizin olağanüstü makroekonomik şartlarını dikkate alarak fiyat istikrarının teminine uyumlu bir seviyeye getirilecek."
Ben bunu faiz artırılacak diye yorumluyorum. Çünkü teknik olarak faizleri düşürerek enflasyonu indirmek mümkün değil. AKP''nin de "ekonomist" Cumhurbaşkanının da anlamadığı bu. Uzayda nefes almaya çalışıyorlar.
Hazırlanan eylem planında bankacılık sektörü düzenlemeleri için ilk 1 ay içerisinde kritik adımlar atılıyor.
Bu kapsamda; güven tesis etmek için liyakatli yöneticiler atanacak. İlgili kurumlarla koordineli bir şekilde, mevduattaki dolarizasyonun azaltılması ve Türk Lirası''na güvenin teminine ilişkin yol haritası açıklanacak.
Uygulanacak dezenflasyon programının şirketler ve bankacılık sistemi üzerindeki etkilerini analiz edecek stres testleri yapılacak olması dikkat çekiyor. Stres testlerinden elde edilecek bulgular ışığında atılacak destekleyici maliye politikası adımları, sıkı para politikasının yaratacağı yükün hafifletilmesi ve adil dağılması hedefleniyor.
Dahası da var... Ben özetleyerek önemli gördüğüm yerleri aktarayım ve ulaştığım sonucu anlatayım.
"- Ekonominin aksayan yönlerini hemen tespit edebilmek için akademi, sanayi ve sivil toplum uzmanlarının da katılımına açık olacak şekilde bir Kamu Politikaları Etki Analizi Enstitüsü kurulacak.
- Kamu bankalarının yeniden sermayelendirilmesi kamuya maliyeti en aza indirecek şekilde tasarlanacak. Kamu bankalarında tespit edilen zararlara sebep olan kamu yöneticileri hakkında ivedilikle soruşturma açılacak.
- Hazine birliği prensibi çerçevesinde Türkiye Varlık Fonu lağvedilecek, kamu varlıklarının Hazine çatısı altında tek elden yönetimi sağlanacak.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde ilgili denetim ve uygulama birimlerinden görevlendirmeler ile özel bir araştırma birimi kurulacak.
Söz konusu birim ivedilikle göreve başlayacak ve aşağıda yer alan konularda olası kamu zararının tespitine yönelik incelemeler yürütecek:
*Kamu-Özel İş birliği (KÖİ) Projeleri
*Hazine ve kamu bankaları üzerinden döviz rezervlerinin eritilmesi
*Kamu bankalarının kuruluş amaçları dışındaki sektörlere (medya, AVM vb.) verdikleri krediler
*Türk Telekom ve benzeri özelleştirme uygulamaları
- Bakanlık bünyesinde yürütülecek incelemeler neticesinde kamu zararına hükümler içerdiği kanaatine varılan sözleşmeler ile ilgili Sayıştay süreçleri başlatılacak, projelerin yeniden müzakeresi veya iptali için harekete geçilecek.
- Sayıştay soruşturması ile hazırlanma ve uygulanma süreçlerinde usulsüzlük tespit edilen projeler için ulusal ve uluslararası tüm hukuki ve diplomatik yollar kullanılacak, gerekirse tahkim süreçleri işletilecek, varsa kamuyu zarara uğratan yüklenici şirketler, bunların ortakları ve sorumlu şahıslar ile ilgili yasal işlemler başlatılacak. Nihai hedef, oluşan zararların ilgililerinden tahsili olacak.
- Birinci olarak vatandaşların belli bir gelir seviyesinin altına düşmemesini hedefleyen İYİ Yaşam Gelir Modeli uygulamaya konulacak.
- İkinci olarak, okullarda çocuklara ücretsiz yemek sunma programı Rüzgârgülü hayata geçirilecek. Bu program, çocuklarımızın yeterli beslenmesini sağlayarak fiziksel ve zihinsel gelişimlerini destekleyecek, okullaşma oranını artıracak ve kadınların iş gücüne katılımını yükseltecektir.
- Uzun süredir işsiz olan veya iş gücünden çıkmış kişilerin yeni beceriler ve yetenekler kazanarak istihdama geri dönüşlerini sağlamak için yine İŞKUR-Özel Sektör-Üniversite iş birliği ile İkinci Şans Okulları kurulacak."
Biraz uzun oldu farkındayım ama o kadar kapsamlı ki birçok şeyi almadım.
Sonuç olarak her açıdan ekonomiyi ve toplumsal ihtiyaçlar gözetilerek hazırlandığı bir eylem planı olmuş.
Bu planları iktidar olunduğunda hayata geçirilip geçirilmeyeceğini gazeteciler olarak takip edip göreceğiz.
Fakat bu eylem planını açarken aklıma geldi ve AKP''nin 2002 yılında iktidara gelirken hedeflediği ve 2011''e kadar da başardığı sıkı para politikasına dair izler görmek beni şaşırttı.
Zaten AKP de 2011''in Mart ayında yıllık enflasyonu yüzde 3.99''a kadar düşürerek başarılı olmuştu.
Tam da bu noktada bu eylem planını halktan kopuk halde bekletmemek halka gerçekten bir yol haritasının olduğunu göstermek de İYİ Parti kadrolarını bekleyen en zor görevlerden biri.
Öte yandan eylem planında dezenflasyon düşüncesi, 5''li çeteye karşı harekete geçilmesi, Sayıştay''ın aktif şekilde denetim mekanizmasına dahil edilmesi, gerçek ekonomistlerden destek alınması ise kısa vadede vatandaşın cebine de olumlu yansıyacak konular.
Tek karşılık bulamadığım nokta ise serbest piyasaya ve neo-liberal yağmaya karşı net bir çıkışın olmamasıydı.
Umarım önümüzdeki günlerde buna karşı net bir tavır konur...