İYİ Parti, AK Parti ile ittifak yapar mı?

İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan kritik bir çıkış yaptı.

Türkkan, "Parlamenter Sisteme dönünceye kadar da bu mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Ülkenin ekonomik durumu ortada. Ancak Sayın Erdoğan 2020 yılında kesin bir tarih vererek ve de Parlamenter Sisteme dönmek noktasında erken seçim için mutabakat zaptını imzalarsa, bunların yanında 5-6 icracı Bakanlık verirse ülkenin yeniden inşası için biz de bir fedakârlık yapabiliriz" dedi.

Önemli bir açıklamaydı. Açıklamayı yapan kişi de taşıdığı sıfat bakımından önemli bir makamdaydı. Haliyle medyanın da ilgisini çekti.

Bir süredir, İYİ Parti'ye yönelik bazı eleştiriler var. Özellikle parti içinde ve muhalif kesimde "Erdoğan'a sıcak mesaj verildi, Erdoğan'ın daveti kabul edildi, Erdoğan'ın elini sıktılar, Saray'a gitmemeliydik" şeklinde yorumlar yapıldı.

Hatta partili bazı isimlere yönelik "Erdoğan ile görüştü" şeklinde iddialar da ortaya atıldı.

Bu değerlendirmelerin savuşturulabilmesi için parti genel merkezi bir süredir dikkatli davranıyor. Özellikle de salı günleri yapılan grup toplantılarında Erdoğan'a yönelik eleştirilerin dozu artırılıyordu.

Tam konu kapandı derken Türkkan'dan gelen açıklama işin rengini değiştirdi.

İlk tepki İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik'ten geldi. Çelik, "Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in ifade ettiği gibi Parlamenter Sisteme dönüş için hazırız. Parlamenter Sisteme dönüş için AKP ve diğer partilerle görüşülebilir. Ancak bunun haricinde ister erken seçim kararı alınsın ister seçimler zamanında yapılsın AKP ile koalisyon ortağı olmamız veya dışarıdan desteklememiz asla mümkün değildir. AKP ile bir iş birliği söz konusu değil, İYİ Parti'nin böyle bir gündemi yoktur. AKP böyle bir teklifle gelse bile olumlu değerlendirmemiz mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

Çelik'in bu açıklamasından sonra İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, "Hiçbir özel değerlendirme ve şahsi temas, İyi Parti Lideri Sayın Meral Akşener'in kurumsal görüş ve kararları üzerine gölge düşüremez. Bizler nefes alırken bile kimi temsil ettiğimizi bilen ve ona göre davranmak zorunda olan insanlarız" mesajıyla Türkkan'a tepki gösterdi.

Dün yapılan İYİ Parti Divan Toplantısı sonrasında ise kısa bir açıklama yapıldı. Açıklamada ne ülke gündemine ne de başka bir konuya temas edildi. Tek gündem maddesi Türkkan'ın ittifak çıkışıydı.

Açıklamayı parti sözcüsü ve aynı zamanda İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu yaptı. Ağıralioğlu'nın açıklamasında "Grup Başkanvekilimizin malum yanlış ve kabul edilemez açıklaması, partimizin imasını dahi meşru görmediği ve göremeyeceği bir beyandır. Sürdürdüğümüz siyasi mücadelenin ilkeleri partimizin ve milletimizin umududur. Bu umudun hiçbir açıklama ile söndürülmesine, değersizleştirilmesine ve itibarsızlaştırılmasına müsaade edemeyiz" şeklinde son derece sert, son derece güçlü ifadeler var.

***

İYİ Parti, kurumsal dil noktasında sık sık yol kazalarına uğruyor. Her gün farklı bir açıklama düzeltiliyor, milletvekilleri küsüyor, genel başkan yardımcıları devreye giriyor.

Genç bir parti olmasının bunda büyük bir payı var.

Ancak uzaktan görülen şudur ki "mensubiyet şuuru" noktasında bazı eksiklikler söz konusu.

Ortak dil konusunda önemli hatalar mevcut.

Bunlar giderilmediği için her gün yeni bir bomba patlayabiliyor.

Özellikle de İYİ Parti'ye "Saray'a yakınlaşıyorlar" eleştirilerinin yapıldığı bir dönemde gelen bu açıklamalar partinin kendisini kitlelere anlatmasını daha da zorlaştırır.

İYİ Parti'nin oturtması ve düzene sokması gereken ciddi eksiklikleri bulunuyor.

Örgüt içi iletişim, ortak aidiyet ve parti ilkelerinin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.

Çünkü bugünden yarına değişen siyasi hedefler ciddi bir vakit ve enerji kaybı oluşturuyor.

***

Gelelim, Saray ile ittifak meselesine.

İYİ Parti'nin kurumsal olarak Saray'la, AK Parti ile ittifak yapması kuruluş amaçlarına aykırı.

Yöneticileri, sözcüleri, milletvekilleri böyle bir ittifaka kalkıştıkları an, ellerindeki oydan da olurlar.

Özellikle son yerel seçimlerde İYİ Parti'nin çok ciddi bir etkisinin olduğuna şahit olduk.

Bu etkinliğin örgüt içi sorunlarla eritilmesi sorunları büyütür ve içinden çıkılamaz bir meseleye dönüştürür.

Sanıyorum ki bu hengameden en çok yorulan Genel Başkan Meral Akşener'dir. Kendisi her gün birilerinin açıklamalarını düzeltmekle, kalbi kırılanların gönlünü yapmakla meşgul oluyor.

Bunun yerine tüm yönetici ve sözcü grubunun sahaya inmesi talimatını verebilir.

Rabia Naz cinayetinde olay yerinde,

Siyanür vakalarında mahallede,

Sığınmacılar konusunda Suriyelilerin oluşturdukları gettolarda,

Serbest bırakılan FETÖ'cülerle ilgili mahkeme önlerinde,

Kadına şiddet konusunda ailelerin yanlarında, aktif olarak sahada olabilirler.

Bu durumda sosyal medyaya ayrılan zaman azalacağı için, partinin toplumdaki karşılığı da farklı bir noktaya taşınacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları