"İttifak" tiyatrosu ile saklanan gerçekler!..

Yalan gündemle yatıp yalan gündemle kalkıyoruz!..

İç ve dış politik gündemde söylenen ve anlatılanlarda hiçbir şey sahadaki gerçeklerle uyuşmuyor. Cilalanan Macron ve Fransa gezisinin sonuçlarını gördük!.. Fransa, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısını devlet olarak tanıdı. Mehter marşları çalınarak Türkiye'de "ver coşkuyu" kıvamında sunulan İdlib operasyonunda gerçekler de ortaya çıkmaya başladı. "İdlib gerginliği" manşetlerinden gazetelerimiz kaçamıyor. Hani, İdlib'de 15 üs kuracaktık? Ne oldu? Daha 3'ünü kurduk... Astana ruhu nane ruhu mu oldu? İran ve Rusya ile neden yeniden papaz olma durumuna geldik?.. Biz gerçekleri yazarken çemkirenlere soruyorum... Yalan "ittifak" gündemiyle Türkiye'yi uyutacağınıza gerçekleri anlatmaya cesaretiniz var mı?.. Az biraz da olsa ar damarınız kaldıysa Suriye'de Türkiye'yi tehdit eden gerçekleri yazabilsenize!.. Türkiye, terör tehdidinden kurtuldu mu?.. Ülkemizdeki terörün ana kaynakları olan Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'de devletleşen terör örgütleri ne olacak? Oluşumlarını tamamladıktan sonra İsveç'e mi saldıracaklar?..

Yalan "ittifak", "bir gece ansızın ineriz" mehterleri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin karşı karşıya olduğu beka tehlikesi bertaraf edilebiliyor mu?.. Yoksa, sadece içeriye sunulan bütün bu sahte iç ve dış gündemler pazara kadar değil seçime kadar numarası mı?..

Yalan "ittifak" kuru gümbürtüsünün bile örtemediği İdlib krizinden başlayarak gerçek perdesini aralamaya devam edelim. "Sen zaten ebedi muhalifsin" diyebileceklere de ağzının payını verebilmek için tarafsız bir uzmanın analizlerine yer verelim. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı stratejist Cahit Armağan Dilek, "İdlib patlamak üzere ve patlayınca da bütün olumsuzlukları Türkiye'ye sıçrayacak" diyor. Neden?.. Dilek, izah ediyor:

"Defalarca, İdlib konusunda dikkatli adım atılması gerektiğini, ılımlı muhaliflere alan açmak ve İdlib'i temizleyeceğiz sözünü verip Afrin'i öne çıkarmanın Rusya'yı rahatsız edeceğini ifade etmiştik. Durumu anlayan Rusya ve Suriye Türkiye'den beklediği hamleyi de göremeyince ve kendilerine yönelik olarak muhalif-cihatçı terörist gruplardan saldırılar olunca İdlib'e yönelik operasyonlarını yoğunlaştırmıştır. Bunun maalesef görünen sonucu daha fazla ölüm ve Türkiye'ye yönelik yeni mülteci akınıdır. Bütün bunlar İdlib operasyonu için Türk hükümetinin siyasi hedefi net ve doğru belirleyemediğini, bunun sonucunda da askeri hedeflerin iyi bir şekilde ortaya konamadığını göstermektedir."

Çok önemli bir uyarıda bulunuyor, Cahit Armağan Dilek:

"Suriye'ye yönelik siyasi/askeri hedef belirlenirken şimdilerde çok konuşulan Afrin, Menbiç operasyonları bağlamında bu alınan derslerden mutlaka faydalanalım. Ayrıca Fırat'ın doğusunda devlet inşası bağlamında görmezden gelinen tehdidin ciddiyetini ve aciliyetini mutlaka göz önünde bulunduralım.

İdlib'de görünürde Şam yönetimiyle gerçekte Rusya ile yaşanan anlaşmazlığın Rus uçağının düşürülmesine benzer ancak Suriye ile sınırlı kalabilecek bir krize dönüşme ihtimali vardır. Yani Rusya'dan alınan destekle Suriye masasında kerhen yer bulabilen Türkiye, yine masa dışı kalma riskiyle karşı karşıyadır."

***

Cahit Armağan Dilek'in "şu an sahada olan çok nettir, o da ABD, Suriye kuzeyinde PKK terör örgütüne devlet inşa etmektedir. Dolayısıyla Türkiye bu konuda son uyarısını yapmalıydı. Son uyarı olmalıydı çünkü Soçi'de yapılacak Kongre ile birlikte Suriye anayasasının da hızla ve oldu-bitiyle tamamlanacağını, Fırat doğusunda ve ilerleyen dönemlerde Menbiç, Fırat Kalkanı bölgesi, Afrin'i de içine alacak Kuzey Suriye Federasyonuna imkan veren yeni Suriye kurulduğunda Türkiye'nin müdahalesi de imkansız hale gelecektir" şeklindeki sözlerine kulak verdikten sonra şu soruya da yanıt bulmaya çalışalım:

-Afrin doğru hedef mi? Fırat'ın doğusu neden görmezden geliniyor?

"Evet, Afrin'de de terör örgütü varlığı ve kontrolü var mutlaka etkisiz hale getirilmeli ancak Afrin şu aşamada Rus korumasında. Yani Afrin'e müdahale ederek ABD'nin Fırat'ın doğusundaki devlet inşa projesini mi bozarsınız yoksa İdlib'deki yüz seksen derece karşıt görüşlere rağmen girişilen ancak şimdilerde çatırdayan İdlib iş birliği ve operasyondaki ortaya çıkan keskin anlaşmazlıklarla birlikte Rusya ile daha derin bir krize mi girersiniz? Velev ki Rusya izin verdi, Afrin'de ne zaman biteceği belli olmayan bir harekata girişmek, Fırat doğusunda inşası hızla devam eden son aşamasındaki PKK devletçiğini engelleyebilecek midir?

Suriye üzerinde ABD ile olan genel mutabakat ve 2014'ten sonra PYD/YPG'nin (onlara göre Suriyeli Kürtlerin) katkılarının da bir karşılığı olmalı, zaten sahadaki askeri-politik pozisyon da bunu gerektiriyor düşüncesindeki Rusya'nın Türkiye'nin Afrin ve Menbiç'e müdahalesine sıcak bakmayacağı gibi özerkliğe sahip olmalarını da destekleyecektir. Zaten hazırladığı taslak anayasa metnine bunu yazan da Rusya olmuştur.

Diğer taraftan Fırat'ın doğusunda ABD'nin PYD'ye devlet inşa ettiğini gören Rusya, PYD'yi Şam'a bağlı bir bölge olarak tutmak ve salt ABD kontrolüne girmesini önleme adına Soçi kongresine davet etmenin yanında anayasal güvencelerin verilmesini de destekleyecektir. Bu bağlamda Rusya, Şam yönetimine de baskı yaparak PYD'nin Fırat'ın batısına yönelik taleplerini karşılayacağı umudunu PYD'ye hissettirmektedir. ABD de bunu memnuniyetle izlemektedir. Hem Menbiç hem de Afrin'deki Rus askeri varlığı, YPG komutanlarının Bakan seviyesinde Rusya'da ağırlanması bunun göstergelerindendir. İki büyük güçten destek alan, korunma sağlayan PYD/YPG'nin kontrolündeki Afrin'in hedef seçilip operasyon yapılması ne kadar doğru bir karar tartışmalıdır. Çünkü Türkiye söz konusu iki büyük güç ile sorunlar hatta krizler yaşamaktadır."

Eğer Soçi'ye YPG sözcüleri çağrılırsa... Bakalım bu sefer hangi ittifak masallarıyla Türkiye'yi uyutmaya çalışacaklar?..

Yazarın Diğer Yazıları