İstifacılara öfke dinmedi
İYİ Parti, olağanüstü kurultay ile küçük sarsıntıları atlattı. Ekonomideki kötü gidişte iktidara yardımcı olma sözleri ise bazılarını şaşırttı. Partililerin istifacılara öfkesinin henüz hız kesmediğini görüyoruz. Bu konuda o kadar çok mesaj geldi ki hiç olmazsa bir kaç tanesini yayınlama ihtiyacı hissettim:
Nurettin Topaloğlu- Yeniçağ'daki mükemlel yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Ne güzel yakışıyorsunuz gazeteye. Lütfen köşenizde İYİ Parti'yi ilk terkedenleri eleştirmeye devam edin. Yazılarınız gerçekten etkili oluyor. Bunlar milletvekili olamayınca "vur abalıya, nasılsa ses çıkaran yok" diye veryansın ediyorlar. Parti'ye girerken Ülkücülerin çoğunlukta olduklarını bildikleri halde bugün mezhepçi yaklaşım sergileyip "Ben bilmiyordum böyle olduğunu.." diyebiliyorlar. Hiç çalışmadan milletvekili olmak isteyip başaramayanlara mutlaka bir takım laflar söylemeliyiz. İYİ Parti silkinip süratle kendine gelecektir. Kalemin keskin olsun
Sedat Yıldız- İYİ Parti'den bu şekilde ayrılmalar sadece koltuk peşinde olmalarını gösterir. Tuhaf olan; iktidarın eğitim, hukuk, dış politika ve ekonomideki başarısızlığının büyüdüğü ortamda bu adamların ortaya çıkışı ilginç değil mi?
---
Öte yandan yer sorunundan mesajlarını yayınlayamadıklarımdan özür diliyorum.
Zeytinyağı - süt
Yaşar Usta'nın yazılarını seviyorum. Hele bir kaç konuyu fazla uzatmadan ele alınca gerçekten bayılıyorum:
*Vatandaşlarımız geçmişi çabuk unuttuğu için Erdoğan'ın meydan okumalarına inanıyor. Tıpkı -Yerli ve milli - söylemlerine inandıkları gibi.. Oysa yerli ve milli; Türk Telekom, Tüpraş, Petkim, Tekel, Sümerbank, Seka, şeker fabrikaları gibi daha onlarca tesisi sattıklarını unutuyorlar. Bir tek yandaş gazeteci de "Efendim siz yerli ve milli diyorsunuz ama yerli ve milli tesisleri niye sattınız?" diye soramıyor
"Yastık altı dövizinizi bozdurun" diyorsunuz ama ihale anlaşmalarını niye dolarla yapıyorsunuz? diye yazamıyor.
*Zeytin ve incir konusunda çok haklısınız. Yıllar yılı attıkları iftiraları hatırlayın. Neredeyse zeytinyağı tu kaka ilan edilmişti. Bundan başka 'Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyimem aman' diye türkü bile yaptırmışlardı. Sümerbank'la birlikte ona bağlı Nazilli Basma Sanayi kapatıldığı için artık basma fistan da dikilemiyor, giyilemiyor. 'Zeytinyağının ısınınca kanser yaptığı' yalanını uydurup margarini tanımayan Türk milletine Marshall yardımıyla margarini dayatmışlardı. Aslında Marshall yardımının Menderes zamanında yapıldığı sanılır, ama 1947'de İnönü zamanında anlaşma sağlanmış, 4 Temmuz 1948 tarihinde resmen başlamıştır.
Ya katkı maddeleri
BİM'in avukatının açıklamalarına sizin gibi ben de katılmıyorum. Sayın vekil, "Müvekkil şirketin mağazalarında UHT ve pastörize olmak üzere 2 kategoride süt satılmaktadır" diyor. Ama öncesini ve katkı maddelerini açıklamıyor. Hiç bir süt ve ürünlerini üreten firmanın kendi ihtiyacını karşılayacak ölçüde büyük ve küçükbaş çiftliği yoktur. 3-5 hayvanı olan ile yüzlerce hayvanı bulunanlardan toplayıp süt sağlarlar. Bu sütlerin hepsi aynı gün toplanmaz. Toplansa bile soğuk hava sistemiyle fabrikaya ulaşmaz, tankerlerle getirilir. Az hayvanı olanların sütlerinin bazen 2-3 gün bekletildiğini biliyorum. Katkı maddeleri ilave etmezler ise 1 saat sonra süt bozulur. Bu sıcak havalarda sağılan sütü anında tankerlere yüklesen -ki bu mümkün değil- fabrikaya varıncaya kadar yine bozulur. Bozulmaması için katkı maddesi koymadıklarını kim söyleyebilir.
Bundan ayrı "2-4 saniye süreyle 135-150 derecede ısıtılan süt hızla oda sıcaklığında soğutulmaktadır. Bu sayede süt içindeki sağlığa zararlı her türlü organizma yok edilmektedir. Bu işlemin ardından süt aseptik kapalı bir ortamda ambalajlara doldurulmakta ve uzun ömürlü olma özelliği kazanmaktadır. UHT süt, kutunun açılmaması şartıyla oda sıcaklığında 4 ay boyunca ilk tazeliğini ve doğallığını korumaktadır" diyen vekile soralım:
Bu sütün tadı-yararı hayvandan sağıldığıyla aynı mıdır? İçinde katkı maddeleri olmayan süt, değil 150 derecede, 200 derecede kaynatsak bozulmadan kaç gün dayanır? Kimse bizi kandırmasın, gerçekleri açıklasın.
---
BİM'in açıklaması da mesaj yağmuruna neden oldu. Şikayetçilerin yolladıkları küçük bir tepe oluşturdu. Hangisini alacağımı şaşırdım:
Yakup Baş- Ne kadar inkar etseler de sattıklarından belki yöneticilerinin haberi yok. Ben de BİM yoğurdu alıyordum, içinden jelatin çıkınca tüm süt ürünlerinden vazgeçtim.
Hüseyin Movit- BİM Market yetkilileri FİFO kurallarından bihaber. Geleni üstüne istifle, altta kalanın canı çıksın. Ayrıca ucuzluk reklamlarında tabak, çanak, ıvır zıvır var... Peynir, terayağ gibi yiyecekler hiç yok. Tutup bir de en gerçekçi çarşı pazar araştırıcısı Ayeri'ye cevap vermeleri yanlış. Kiminle dans ettiklerini bilmiyorlar.
ÖZEL NOT: BİM'de petşişe sulara ve piliç salamlara yeni zam yapıldı (B. A.)
BİLGİLENDİRME: Genç bir arkadaşım, Ferruh Bozbeyli'nin Süleyman Demirel'i istifaya zorlaması için "Meclis Başkanı'nın oy hakkı yok ki" diyor. Bu kardeşimize cevabım; Bozbeyli Adalet Parti'den koparttığı 40 milletvekili ile parti kurmuştu.