İşte Türkiye'nin yükselen partisi!!!
31 Mart 2019'daki yerel seçimlerde, özellikle büyük kentlerde AKP'ye darbe vuran sonuçlar tek partinin ya da kişinin başarısı değildi...
2002'den 2019'a kadar AKP karşısında bir başarı elde edemeyen ana muhalefet partisi, siyasetin ittifaklara bölünmesiyle çıtayı yükseltebildi, yerel seçimlerde ise ancak güçbirliğiyle başarı elde edebildi...
İzmir'i saymazsanız, özellikle Ankara ve İstanbul'dan sonra Adana Mersin, Hatay, Antalya gibi kentlerde CHP'nin seçimleri alması yalnızca AKP'nin son yıllarda yaşadığı erozyondan kaynaklanmadı...
İYİ Parti'nin siyasete girmesi de, AKP ile CHP arasında sıkışan ve ne yazık ki siyasal İslamın güçlenmesinden başka bir sonuca ulaşamayan kısırdöngüyü sarsmış oldu...
İzmir dışındaki büyük kentlerde Millet İttifakı'nın etkisi sadece CHP ve İYİ Parti'nin oylarıyla da büyümedi...
Bu bölgelerde, seçimlere girmeyen HDP'nin dışında, Saadet Partisi çevresindeki muhafazakar seçmen, bazı tarikat ve cemaatlerle kimi sağ ve sol çizgideki partilerin ve yıllardır sandığa gitmeyen kararsızlarla protestocuların, hatta küçük çapta da olsa kızgın AKP'lilerin desteğiyle Erdoğan'a bir yenilgi yaşatıldı...
Aynı zamanda 23 Haziran 2019 seçimindeki başarı da, kendini mucit zanneden şahısların- siyasetçilerin- grupların değil, AKP'ye öfkenin yoğunlaştığı "ortam" ve "koşullar"ın, "güçbirliği"yle aşılmasının sonucuydu...
Tekrar vurgulamak gerekir ki; 31 Mart ve sonrasındaki 23 Haziran İstanbul seçimlerinde ortaya çıkan başarıyı kişilere ya da partilere bağlamak fazla iddialı bir saptama olmakla birlikte, aynı zamanda ortak bir güçle ortaya çıkan emeğe de büyük haksızlık olur..
Baraj, erozyon, kopuş...
Peki; 2019'daki yerel seçimlerde oluşan ittifak gücü etkisini hala sürdürüyor mu ve siyasetin genel gidişatı neleri haber veriyor?.
Her ne kadar Türkiye'de anketçlik bir yanıltma-yönlendirme-rant ticaretine dönüşse de, AKP'nin erozyon yaşadığını görmek için de araştırma şirketlerinin çelişkili-taraflı-çoğu isabetsiz anketlerine ihtiyaç kalmıyor...
Çünkü ortada Erdoğan ve partisi için bir erozyon tablosu var ve bunu görmemek için sadece kör ve sağır değil, aynı zamanda da aptal olmak gerekiyor...
Ancak AKP'deki erozyonun tek nedeni 18 yıllık iktidarın yol açtığı siyasi yıpranmışlık değil...
Ülke kötü yönetiliyor, devlet kadrolarında liyakat yerle bir edilmiş, istihdamdaki haksızlık AKP seçmelerinin bile tepkisine yol açıyor...
Yolsuzluklar, yap-işlet-devret rezaletinin sonuçları, özelleştirme talanı, işsizlik ve siyanürle toplu intiharlara bile yol açan sosyal patlamalar da milyonları sarsıyor...
Son olarak Corona salgınıyla birlikte yaşanan sosyal çöküş ve bunun yol açtığı ekonomik tahribat toplumun büyük kesiminde infal yaratıyor, bu çıkmazlar AKP'yi eritiyor ve de giderek daha fazla ürkütüyor...
Çünkü milyonlarca insanın asgari ücretle yaşamaya çalıştığı, işçi ve memurlara verilen komik zamların fahiş fiyat politikasıyla halkı ezen tüccar çetelerince geri alındığı bir dönemde, devletin emeklilere verdiği zammı doğalgaz- elektrik ve vergi artışlarıyla defalarca yerlebir ettiğini gösteren sosyo-ekonomik kıskaçlar da AKP'yi sarsıyor...
CHP'nin gafleti!..
İşte böylesi ortamda yapılan "son araştırma"lar gösteriyor ki; "kararsızlar dağılmadan" yapılacak bir seçimde AKP, CHP ve İYİ Parti dışında hiçbir siyasi oluşum barajı aşamıyor... AKP'den kopan "Gelecek" ve "Deva" partileri, içinden çıktıkları siyasi oluşumun tahribatı nedeniyle büyüyemiyor, cılız oy desteği nedeniyle seçenek olamıyor...
Bu arada ana muhalefeten Muharrem İnce ile birlikte çıkacak üçüncü parti hazırlığı ise CHP'yi zayıflatmaya devam ederken, Kılıçdaroğlu ve ekibi bu durumu "isteyen parti kurabilir" açıklaması ve "giden gider, kalan sağlar bizimdir" gibi öteleyici bir yaklaşımla umursamıyor!..
Peki; bir yandan AKP'de oy kaybı sürerken, diğer yandan da CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu'nun "iktidara hazır değiliz", Kılıçdaroğlu'nun ise "oylar yükselmiyorsa bunun sebebi biziz" şeklindeki açıklamalarının paradoksu- belirsizliği ve çelişkisi büyürken, iktidarın kaderini ve muhalefetin rotasını kim-nasıl belirleyecek?..
Sokaktaki İYİ Parti...
Evet; CHP, MHP ve de AKP'nin yanı sıra, merkez sağdan da oy alarak yüzde 10'a ulaşan İYİ Parti etkili olmaya çalışırken, iktidardan da muhalefetten de kopan grupların çok sayıda parti kurması sadece Erdoğan'ın yıpranmışlığı ve ana muhalefetteki "parti içi iktidar" kavgasına bir tepki değil...
Türkiye'de oldum olası sandığa gitmeyen protestocuların yanı sıra, "kararsız" bir kitle de var ki, bu kesimlerin oyları halen hiçbir partiye kanalize edilemiyor...
İktidar ve muhalefet arasındaki kısır döngünün yanısıra, her alandaki ideolojik sapmalar ve marjinal gruplarla ilişkilere (!) yönelik tepkilerin de büyüttüğü tek bir yapı var; "Kararsızlar..."
Son bir hafta içerisinde yapılan anketlerde de kararsızlar- protestocular ve fikrini açıklamayan, tepkili seçmenlerin oranı yüzde 25'i aşmış durumda...
Ciddi anket firmalarının, en az 20 araştırmanın sonucuna dayanan ortak saptamalarına göre de, Türkiye'de "kararsız" seçmenin oranı bazen yüzde 30'a ulaşıyor...
Velhasıl; son aylarda hem iktidar ve hem de muhalefet içerisinden çıkan partilerin 5'incisi yoldayken, toplumsal tepki, mevcut siyasete yönelik güvensizlik ve halkın politika bıkkınlığı "seçenek"sizlikle birleşerek, "belirsizlik kaosu"nu büyütmeye devam ediyor...
Güç, seçenek, ders!..
Sözün özü şudur; muhalefet Erdoğan'ın söylemlerine, gündemi oyalayan açıklamalarının kısır döngüsüne bulaşmaktan, zaman yitirmekten ve seçmenin umudunu kıran ideolojik sapmalardan (!) vazgeçerek "özüne dön"meli, tamamen halka odaklanmalıdır...
Özellikle CHP, ilkelerinden ve nitelikli kadrolarından uzaklaşmadan, sosyo- ekonomik alanda refahı işaret eden stratejiler ve projeler üretmeli, İYİ Parti gibi sokağa inmeli, halkı dinleyerek "seçenek" olmanın yollarını aramalıdır...
Unutulmasın ki; iktidar, "PKK yanlısı HDP" ile ilişkileri nedeniyle CHP'yi ısrarla hedef yaparken, ana muhalefetin, laikliğin Anayasa'ya girmesinin 5 Şubat'taki yıldönümünü bile görmezden gelmesi hem "seçenek" hedefini hem de Millet İttifakı'nı erozyona uğratıyor...
İşte bu ortamda muhalefet; kemikleşmiş seçmeni kızdırmadan, yüzde 30'lara ulaşan "kararsızlar"ı ve protestocuları da kendi safına çekecek yolları bulmalıdır...
Anketlerde Cumhur İttifakı halen "yüzde 44-48" bandında gösterilirken, AKP'nin oy kaybetmesine sevinenler, bu ülkede halen en güçlü partinin (!) "kararsızlar" olmasından da acilen ders almalılar..