İşte o belge!
Hani dün “Türkiye’yi bölecek” diye takdim ettiğimiz, başında el attığı her meseleden en az iki ülke çıkartan Martti Ahtisaarinin bulunduğu “Bağımsız Türkiye Komisyonu” var ya, hani bizdeki liberallerin “Akil Adamlar” diyerek gerçek işlevini perdelemek istediği o Komisyon.. İşte o Komisyon için Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Tarafsız” diyor “Objektif” diyor.
Ve o “Tarafsız” ve “Objektif” Komisyon bir yandan Türkiye’den “Yeni bir anayasa” talebinde bulunurken diğer yandan Türkiye’de yaşanan terör olayını “Uluslararası hale getirmek” için emin adımlarla yoluna devam ediyor. Bay Martti Ahtisaari ve Komisyonu meseleyi AB üzerinden Birleşmiş Milletlerin(BM) inisiyatifine devretmek için kolları çoktan sıvadı bile. Öyle ya, “BM de tarafsız, BM de objektif” ya...
Sakın ola ki, “Şimdi birdenbire bu BM de nereden çıktı” demeyiniz. Hiç de öyle “birdenbire” falan ortaya çıkmış değil. Mesele onlarca yıldır dünyayı “şehir devletleri” haline getirmek için kolları sıvamış ve bu iş için de bölgemizde “Büyük Orta Doğu Projesi”ni devreye sokmuş bulunan CFR’lerde, mason localarında, AB ve BM’nin kapalı kapı artlarında kotarılıp durmakta idi. Yani Orhan Veli’nin mısralarındaki gibi “Her şey birdenbire” olmuş falan değil. Elin oğlu “plân” yapıyor, “harita” çiziyor, “masraf” ediyor ve zamanı gelince de hedefine ulaşıyor. Bütün bunlar bize “birdenbire” gibi geliyor. Bize “birdenbire” gelmesi için bile ne gayretler sarf ediliyor, ne paralar harcanıyor, ne darbeler yapılıyor, ne gazete ve televizyonlar el değiştiriyor bir (fark ede)bilseniz..
Meselâ Paris Kürt Enstitüsü 9 Aralık’ta International Herald Tribün, 10 Aralık’ta Le Monde gazetelerine “Kürtler Ne İstiyor” üst başlığı ile tam sayfa ilanlar veriyor. Metnin altında Leyla Zana’dan Hatip Dicle’ye o günkü adı ile DEHAP’lı belediye başkanlarından partinin Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’a kadar cümle “Bölücüler”in imzası var. Niçin böyle bir yola gidiliyor? Tabii ki “Mesele uluslararası bir hal alsın, AB’nin ve BM’nin gündemine otursun” diye. Yani “Bağımsız Türkiye Komisyonu”nun nihai hedefi ile International Herald Tribün’lerdeki “Kürtler Ne İstiyor” ilanları ne hikmetse birebir örtüşüveriyor.
Sahi biz bu International Herald Tribün gazetesini bir yerlerden daha hatırlıyoruz. Daha doğrusu bize Yüce Katırcıoğlu “Ben bunları 12 10.2001 tarihinde Gündem gazetesinde yazmıştım. Ülkü Ocağı dergisi de 75’inci sayısında iktibas etmişti” diye hatırlatıveriyor. International Herald Tribün gazetesinin 23 Ağustos 1999 tarihli nüshasında Uri Avineri isimli İsrailli “Birleşmiş Milletlerin Türkiye’nin yönetimini devralmasını” istiyor.. Aynı Uri Avineri 1999’un 31 Martında, Tel Aviv’de yaptığı açıklamada ise, “Abdullah Öcalan’ın barış elçiliğinin memnuniyetle karşılanması gerektiğini” dile getiriyor.
Uri Avineri de tıpkı “Bağımsız Türkiye Komisyonu” Başkanı Martti Ahtisaari gibi “sıradan biri” değil. O, İsrail devlet ve hükümet başkanlarının demirbaş danışmanlarından, en büyük hizmeti de Şimon Peres döneminde vermiş. CFR’nin adamlarından, üst düzey masonlardan. Neyse, böyle bir adam bundan 11 yıl önce 23 Ağustos 1999’da, “BM Türkiye’ye müdahale etmeli” ve 31 Aralık 1999’da “Öcalan’ın barış elçiliği memnuniyetle karşılanmalı” diyor..
Araadan 11 yıl geçiyor 2010 yılında “Öcalan’ın barış elçiliği Türkiye’de uluslararası alanda resmiyet kazanmış” yani “memnuniyetle karşılanmış” bulunuyor. Yetmiyor, “Demokratik Toplum Kongresi” yani “Özerk Kürdistan Parlamentosu” başkanı Ahmet Türk “BM, Kürt sorununda arabuluculuk görevi üstlensin” çağrısında bulunuyor. Kandil’deki Karayılan da ileri sürdükleri şartların kabulü ile birlikte “Silahlarımızı BM gözetiminde teslim ederiz” deyiveriyor.
Bu kadar tesadüfe siz ateistleri bile inandıramazsınız...