İstanbul'u tarhanacılar mahvetti!..
Salgın felaketi dünyanın yakasını bir türlü bırakmıyor...
Mart ayından itibaren tüm dünyayı kasıp kavuran Corona salgını, "sıcaklar artınca gidecek, yaz gelince bitecek" şeklindeki tezleri yerle bir ederek, 2020'nin sonuna kadar yaklaştı ve insanlara dehşet saçmaya devam ediyor...
Dünyanın ileri gelen bilim merkezlerinden en ünlü sağlık kurumlarına, hatta bu konuya kafa yoran Bill Gates'e kadar yapılan yüzlerce açıklamanın özetinden de anlaşılıyor ki, bu bela 2021'de bile dünyanın yakasından düşmeyecek...
Çünkü Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan Coronavirüs nedeniyle, dünya genelinde yaşamını yitirenlerin sayısı önceki gün itibarıyla 1 milyon 149 bini aştı... Siz bu yazıyı okurken can kaybı sayısı belki de 1 milyon 170 bine ulaşacak...
Dünya genelinde virüs tespit edilenlerin sayısı ise 42 milyon 500 bine yaklaştı. Bu rakamın aslında 100 milyona ulaştığı düşünülüyor...
Amerika'da durum çok daha vahim... Son 24 saatte 84 bin 218 kişiye coronavirüsü tanısı konulmuş...
Ülkedeki toplam vaka sayısı 8 milyon 493 bin 669, toplam ölü sayısı ise 223 bin 995'e ulaşmış...
Avrupa kentleri virüsten kasıp kavruluyor, Asya ülkelerindeki çaresizlik büyüyor, Orta Doğu'daki salgın ise giderek kangrenleşiyor...
Tüm bu saptamalar, başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere bilimde-tıpta-teknolojide zirveye çıktığını düşünen dünyanın en büyük ülkelerinin salgının gidişatıyla ilgili süreci yönetmekte ne kadar aciz kaldığını da gözler önüne seriyor...
Sokak, yasak, kavga!..
Evet, salgının yaygınlaşmaya başladığı 7 ay öncesinden bu yana büyüyen şaşkınlık, çaresizlik ve duyarsızlık nedeniyle, "bir gram"lık virüs tüm dünyayı iyice teslim aldı...
Salgının trilyonlarca dolarlık ekonomik zararı artmaya devam ediyor ve en önemlisi de ölüm oranları hızla yükseliyor...
Bilimin içinde bulunduğu çırpınış bir yandan aşı üretmek için çabalayan merkezlerin paniğiyle birleşirken, diğer yandan da kendi çapındaki önlemlerle can kaybını azaltmaya çalışan devletler büyük yasaklara başvuruyor...
Fransa'da insanlar artık sokağa çıkamıyor... Geceleri uygulanan yasaklar nedeniyle ülkenin büyük bölümü sanki terkedilmiş gibi manzaralar yansıtıyor...
İtalya'da virüs salgınının yeniden tırmanışa geçmesi sonrası bölgesel olarak sokağa çıkma yasakları başlayınca toplumdaki tepkiler de arttı.
Napoli'de sokağa çıkma yasaklarını protesto eden göstericilerle polis arasında çıkan çatışmalar dün sabaha kadar sürmüş...
Peki ya Türkiye?..
Gıda turizminin dehşeti!!!
Plansız-önlemsiz yapılan Umre gezilerinin ardından Türkiye'nin büyük bölümüne yayılan Corona son 7 ayda bırakın gerilemeyi, vaka ve ölüm sayısını her geçen gün daha da artırarak, neredeyse ülkenin büyük bölümünü teslim almış durumda...
İş ve turizm dünyasının baskıları, alışveriş ve yeme-içme sektöründen gelen tepkiler nedeniyle önlemlerin olabildiğince gevşetildiği Türkiye'de, bir de yaz nedeniyle salça-peynir-kuru gıda- tarhana çıkartmak için büyük kentlerden Anadolu'ya giden milyonlarca insanın metropollere geri dönüşü Corona illetini zirveye ulaştırdı...
Yani metropollerden Anadolu'ya gidenler virüsü kentlere yaydılar, oradan dönüşte de yüzbinlerce insan salgını büyük şehirlere taşımış oldu...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Anadolu kentleri için "ikinci zirvede" açıklamasını yaparken,
Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, karantina kurallarına uymayanlar yüzünden kentteki hastanelerde yoğun bakım doluluk oranlarının yüzde 35'lerden 51'e çıktığını söyledi...
Salgının yeni merkezi ise Ankara'dan sonra İstanbul oldu...
Fahrettin Koca'nın da açıkladığı gibi son haftalarda can kaybı sayısının günlük 80'e ulaştığı Türkiye'de, Corona vakalarının yüzde 40'ı İstanbul'daymış...
Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasında yer alan haritalarda İstanbul'un ilçelerinin çok büyük bölümü kıpkırmızı görünüyor, alarm veriyor...
Başınızın çaresine bakın...
Evet; yaz aylarının ardından sonbahar da yavaş yavaş giderken, soğukların kendini göstermeye başlamasıyla birlikte, geçen kıştan itibaren dünyayı esaret altına alan Corona salgınının bir kez daha zirve yapmasından endişe ediliyor...
İşte böylesi bir ortamda, bilim insanları yaklaşan kışın yaratacağı tehdide ısrarla dikkat çekiyor, halkı uyarıyor...
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara da, havaların soğumasıyla virüsün canlı kalabilme özelliğinin biraz daha arttığını vurgulamış...
Prof. Kara, "Yaz aylarında bizim yakın mesafede 5-6 dakikada bulaştırma gibi bir riskimiz varken, kış aylarında yakın mesafede 1-2 dakika gibi bir süreye inmeye başlıyor" diyerek, ürkütücü bir uyarıyı öne çıkartmış...
Meselenin özeti bellidir; dünyadaki çaresizlik Türkiye'yi de cenderesinde tutarken, devletin müdahaleleri yetersiz kalıyor, salgın karşısında pervasız-duyarsız davranan kitlelerin vurdumduymazlığı ise hastalığın yaygınlığını daha da arttırıyor...
Geriye yapılacak tek şey kalıyor;
Herkes kendini-ailesini düşünecek, maskesiz "kesinlikle" dolaşmayacak, sosyal mesafeye dikkat edecek, toplu alanlardan uzak duracak, sağlığını koruyacak ve bu illetin dünyadan uzaklaşması için bilimin mücadelesini sabırla bekleyecek...
Çünkü Corona mücadelesinde, sürecin iyi yönetilmediği, son günlerdeki grip aşısı kıtlığından da anlaşılırken, insanların kendi kendilerini korumaktan başka çareleri kalmıyor...
Kimse, Johnson and Johnson firmasının, 5 Ağustos'ta, 100 milyon dozluk Coronavirüs aşısının üretimi ve teslimi için ABD hükümetiyle 1 milyar dolarlık anlaşma imzalamasına güvenerek sakın ola tedbiri elden bırakmasın, çünkü aşıda şu an net bir ilerleme görünmüyor...
Üstelik insan sormadan da edemiyor;
Grip aşısının bile ulaşamadığı bir ülkeye Coronanın aşısı-ilacı tez zamanda gelebilir mi hiç?..
Baksanıza, Türk Eczacıları Birliği'nin girişimi ile Hollanda'dan alınması planlanan 1.5 milyon doz grip aşısı bürokratik yazışmaların 1 ay sürmesi nedeniyle İran'a satılmış... Vah memleketimin haline...