İstanbul'a son darbe!..

Ucu bucağı belirsiz artık;

Bir yanı gecekondular, bir yanı sanayi keşmekeşi ve bir yanı da rezidanslarla- AVM'lerle kuşatılmış, bir ucube şehre döndü İstanbul...

Son 25 yıldaki manzaranın özeti şudur; yeri-göğü, ormanları ve denizleri acımasızca boğan bir gri beton cehennemi...

Ne park kaldı İstanbul'da, ne orman, ne artık 1970'lerin kartpostallarında mazi olan yeşillik, ne bulvar, ne de her açıdan tablo gibi duran o eşsiz manzaralar...

Yalnızca bağrından vurulmadı İstanbul, ressamlara ilham kaynağı olan muhteşem sülietini de yitiriverdi...

Velhasıl, "kent" sözcüğü şehri vurdu, "metropol" sözcüğü ise tüm İstanbulu...

Hava kirli, yollar kalabalık, yeşil ise elbisesinden soyunarak; kalıcı, bir gri çıplaklığın kahredici tuzağına mahkum olmuş!.. Meydanlar, çarşılar kimliğini yitirirken, tarih ve kültür ise dehşet verici bir yozlaşmanın cenderesinde can çekişiyor İstanbul'da...

"Kanal"dan akan ihanet!..

Dünyanın hiç bir tarafında bu kadar hızlı tüketilen, bu kadar hızlı yağmalanan ve ranta bu kadar barbarca alet edilen bir metropol daha yoktur herhalde...

Ve işte İstanbul son kuşatma altında... "Kanal İstanbul" adlı yıkım projesi için 75 milyar dolarlık devasa bir yatırımdan sözedilirken, Katarlılar'ın parselleme çabaları, "rant için yapıldı" kaygısını zirveye çıkartıyor...

İşte bu rant kuşatmasını başlatmaya hazırlanan AKP iktidarı öylesine tuhaf şeyler söylüyor, yandaş medya öyle komik şeyler yazıyor ki, bilmeyen de Kanal İstanbul'un şehre can vereceğini, kenti karanlık ve yıkıcı bir kıskaçtan kurtaracağını sanacak!!!

Nasıl bir tozpembe tablo skandalıysa bu; İstanbul'un nefesinin kesileceği bilinmezse, şehir sanki muhteşem bir atılıma sahne olacak!!!

Oysa siyasiler, çevreciler, bilim adamları, belediye başkanları ve sivil toplum örgütleri öyle ürkütücü şeyler söylüyor ki, belli ki İstanbul'da korkutucu bir tükeniş başlayacak...

Siyasiler, "İstanbulda yaşayan her birey tehlikenin farkına varmalı, teyakkuz halinde olmalı" dediği için Kanal İstanbul'la ilgili uyarıları bugün de sürdürmek zorunda kaldık...

İstanbul'da yaşayan herkesin Kanal İstanbul'un olası yıkıcılığıyla ilgili bu uyarıları ciddiye alması gerekir...

Çünkü muhalefet AKP'nin bu dayatması için ısrarla "Kanal İstanbul cinayettir" diyecek kadar endişe içindeyse, duyarsız kalmak geleceğe ihanet etmektir...

"Cinayet projesi!.."

Türkiye'de 67 bileşeni olan doğa ve yaşam savunucusu "Ekoloji Birliği", Kanal İstanbul projesine neden karşı çıktıklarının gerekçelerini sıralamış...

Uyarılar yalnızca İstanbul'un geleceği için değil, bu kentte ve çevresinde yaşayanlar açısından da gerçekten çok ürkütücü;

"- Kanal İstanbul Projesi en başta canlıların yaşam kaynağı olan su havzalarının ve ormanların yok edilmesine neden olacak...

- Kanalın açılmak istendiği bölge su ve tarım havzası... Yanındaki ormanlarıyla da oksijen deposu özelliği taşıyor. Kanal çevresinde tuzlanma nedeniyle sular içilmez, topraklar ekilmez olacak...

- Kanal açıldığında akıntı etkilenecek, denizin ekosistemi bozulacak. Buna kanaldan çıkacak toprakların Karadeniz kıyılarını doldurması da eklenince ekosisteme zararı büyüyecek...

- Kuş göç yolu bozulacak ve sulakların kuruması göçmen kuşları etkileyecek... Doğanın dengelerinden biri olan kuşların yok olmasının olumsuz etkileri görülecek."

Partisince düzenlenen "Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi"nin açılışında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Kanal İstanbul tehlikesine şöyle dikkat çekti;

"İhanet yetmiyormuş gibi ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor... Neye göre yapacaksınız? Mühendis, çevreci 'Hayır' diyor, herkes 'Hayır' diyor, ama bir kişi 'Ben yapacağım. Karadeniz'i Marmara'yla buluşturacağım.' diyor. Yapamazsın kardeşim, zaten yapamayacaksın, ilk seçimde zaten gideceksin. Hiç kimse buraya 5 kuruş para ayırmaya kalkmasın. İstanbul'a ihanete doymadılar mı?.. Bir tarih, bir kültür rant gözüyle yok edilebilir mi, beton ormanına dönüştürülebilir mi?"

İmamoğlu'ndan yaşamsal uyarı

Kanal İstanbul'la ilgili en büyük endişeyi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yaşıyor ve her fırsatta yaşamsal uyarılar yapıyor...

Yalnızca İstanbul'da değil, Türkiye'nin heryerinde yaşayan yurttaşların bu ürkütücü uyarılara kulak vermesi gerekiyor... Diyor ki İmamoğlu;

"Özetle proje, İstanbul'a ihanet projesi bile değil çok net bir cinayet projesidir... Bu proje yapılırsa, İstanbul tarihsel birikimlerini kaybedecek... İstanbul'un böyle bir önceliği yoktur. İstanbul'da yeni rant alanları açmak amaçlanmıştır... Böyle bir şeyi düşünmek bile ihanettir... Birileri para kazanacak diye bu kadim şehrin doğal çevresinin yok edilmesine izin vermemeliyiz... Bu konuda toplumsal bir bilince hepimizin ihtiyacı vardır."

Evet; son 25 yılda rant merkezi haline getirilen İstanbul, yaşanan tüm yıkımlar yetmezmiş gibi son darbeyle çökertilmek ve tüketilmek isteniyor...

İstanbul'da yaşayan herkesin, içte ve dışta birilerini zengin etmek uğruna dayatılan bu vahim projeye karşı durması yaşamsaldır... Şehrinize-yaşamınıza lütfen sahip çıkın...

Yazarın Diğer Yazıları