İstanbul Barosu’nda Eroğlu ve KKTC rüzgarı
17 Kasım 2012 Cumartesi günü KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’na bir ziyaret gerçekleştirdi. İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve yönetimi ile görüştü. Ziyarette ben de bulundum. Daha önce de merhum Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın Baro’ya yaptığı ziyaretlere de katılmıştım. İstanbul Barosu’nun ’Kıbrıs Milli Davamıza’gösterdiği ilginin seneler geçtikçe artarak devam etmesi beni çok memnun etti. Baro yönetimindeki dostlarımıza çok teşekkür ediyorum. Kıbrıs anlaşmazlığı Rum-Yunan ikilisinin uluslararası hukuk kurallarını ihlali ile başlamıştır. Adayı Yunan yapacaklar diye Kıbrıs Türkünün anlaşmalarla garanti altına alınan tüm hakları ayaklar altına alınmıştır. Hukukun ihlali emperyalist güçler ve onların kontrolündeki Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından zamanla siyasileştirilmiştir.
BM’de Kıbrıs Türkünün aleyhine alınmış birçok karar, hukuki gerçekler dikkate alınmadan sadece siyasi kaygılarla alınmış kararlardır.
Rum tarafının Kıbrıs’ın tek meşru devleti olduğu iddiası maalesef başta BM olmak üzere birçok uluslararası kurum ve kuruluş tarafından hukuki gerçekler dikkate alınmadan kabullenilmiştir.
Rum tarafının Avrupa Birliği’ne alınışı da hem AB müktesebatına hem de hukuka aykırıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Adalet Divanı ve benzeri hukukun üstünlüğüne göre karar alması gereken kurumlar bile, KKTC ve Kıbrıs Türkü olarak bizler hakkında, hukuk düzeni dışına çıkarak birçok siyasi karar alabilmiş ve almaya da devam etmektedir.
Bu bağlamda İstanbul Barosu’nun ve çok değerli hukukçularının Kıbrıs anlaşmazlığına müdahil olmaları bence şarttır. Bugüne kadar aleyhimize alınmış tüm siyasi kararlar tespit edilmeli ve hukuki seferberlik ilan edilerek hukuk tanımayan emperyalist aktörlerin maskeleri düşürülmelidir.
Cumhurbaşkanı Eroğlu görüşmede İstanbul Barosu Yönetim Kuruluna müzakere süreci ile ilgili bilgi verirken gelinen noktadan memnun olmadığını belirtti. Hristo-fiyasko’nun masada samimi olmadığını, devamlı Türkiye ve kendisini suçlayarak vakit geçirdiğini anlattı. Güney Kıbrıs’ın Birleşmiş Milletler ve AB üyesi olarak dünyaca tanınmak gibi bir argümana sahip olduğunu belirten Eroğlu, buradan güç alarak müzakerelerde anlaşmazlık yolunu seçtiğini, bu yüzden sonuç almakta zorlandıklarını kaydetti.
Şubat ayında Güney Kıbrıs’ta yapılacak Başkanlık seçimlerinde kazanması en güçlü aday olan Disi Genel Başkanı Anastasiadis’e de çözüm adına fazla ümit bağlanmasının mümkün olmadığını anlatan Eroğlu “Anastasiadis çözüm için gevşek federasyon önermiştir, dünya onun çözüm istediği gibi bir yanılgıya düşmemelidir. O da diğerleri gibi Türkiye’nin garantörlüğüne karşı çıkmaktadır, Kıbrıs Türkünü eşit ortak olarak görmemektedir. AB’nin garantör olması gibi bir fikir bizim sonumuzdur” diyerek uyanık olmamız gerektiğinin altını çizdi.
Görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Baro Başkanı Kocasakal basın toplantısı düzenlediler. Kocasakal, Kıbrıs’ın Türkiye’nin ulusal davası olduğunu, geçmiş dönemde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın iki kez Baro’yu ziyaret ettiğini ve görüş alışverişinde bulunduklarını, bu nedenle bu ulusal davaya her türlü hukuki katkıyı vermeye hazır olduklarını söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da, İstanbul Barosu’nun KKTC’ye gösterdiği ilgiden çok memnun olduklarını, Kıbrıs’ın bir milli dava olarak Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer tuttuğunu ve bugüne taşındığını bildirdi.
Kıbrıs davasını olumlu bir sonuca ulaştırmak için iyi niyetle çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, karşı tarafın bu iyi niyeti iyi anlaması ve değerlendirmesini beklediklerini, bir sonuca ulaşılamaması halinde ise en radikal kararları alabileceklerinin dünya tarafından iyi bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Bir soru üzerine İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, milli dava olarak gördükleri Kıbrıs sorununun çözümünde ihtiyaç duyulan hukuki desteğin derhal verileceğini, bunun bir görev kabul edileceğini, uluslararası hukuk örgütleri nezdinde de çalışmalar yapabileceklerini anlattı.
Zaman içerisinde hukuki boyutundan uzaklaşarak siyasallaştırılan ve siyasallaştırıldıkça da işin içinden çıkılması oldukça zorlaşan Kıbrıs anlaşmazlığının, adil bir şekilde sonlandırılması, ancak ve ancak anlaşmazlığın yeniden hukuki boyutu ile ele alınması neticesinde gerçekleşebilecektir. İstanbul Barosu’nun uluslararası boyutta üzerine düşeni yapacağından hiç kuşkum yoktur. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun İstanbul Barosu’nda estirdiği rüzgar, Baro yönetiminin katkıları ile fırtınaya dönüşecektir.