İsrail'in cüreti
Türkiye olarak PKK ile mücadeleyi onlarca yıldır millet ve devlet lehine sonuçlandıramayışımızın ve terörist devlet İsrail’in yaptığı Müslüman katliamı karşısında İslâm âlemi olarak eli kolu bağlı kalışımızın sebeplerine, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) 1400 yıl önceden bizleri bakınız nasıl işaret etmiş.
Allah Resulü bir gün ashabına şöyle der:
“- Ne olacak sizin haliniz, gün gelecek siz bir kabın içindeki yemek gibi olacaksınız!”
Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun (Ahmed, Müsned II, 259; 278; ve Ebu Davud, İbn Mace, Tıbb 5) kaynaklarını da göstererek kaleme aldığı hadisi şerife göre, Peygamberimiz sözlerini şöyle sürdürür:
“- Diğer milletler sizi yemek için üstünüze üşüşecekler. Tıpkı bir kabın içindeki yemeği bitirmek için sofraya üşüştükleri gibi.”
Sözler, sahabe üzerinde şok etkisi yapar.
Hayret ve dehşet içinde sorarlar:
“- El Allah’ın Resulü! O gün, yani diğer milletlerin, güçlerin, kültürlerin oyuncağı haline geldiğimiz gün sayımız az mı olacak? Azlığımızdan dolayı mı bu utandırıcı duruma düşeceğiz?”
Peygamberimiz, “Hayır” der.
“- Tam aksine, o gün sayınız çok olacak ama sizi kalsın, korku ve zayıflık kuşatacak. Bu nedenle bu hale geleceksiniz.”
Sahabe tekrar sorar:
“- Vehn nedir ey Allah’ın elçisi?”
Peygamberimiz cevap buyururlar:
“-Ölüm korkusu ve dünyaya aşırı tutkunuz!”
Özelde Türkiye ve genelde de İslâm âlemi olarak bugün işte tam da bu durumdayız. ABD güçlüdür, İsrail’in arkasında da ABD ve Batı vardır, bunlar kendilerine karşı duranı yerle yeksan edecek güce sahiptir diye düşünen ve bu düşünce ile pısırıklaşan, onların her dediğine boyun eğen bizler değil miyiz?
Oysa hakikat bu mu?
Milli Mücadele’de Mustafa Kemal de böyle düşünseydi İtalyanlar, Fransızlar, İngilizler bu topraklardan sökülüp atılabilir, Yunan denize dökülebilir miydi? Antepli Peygamber ashabı gibi davrandığı için, Gaziantep; Urfa Şanlıurfa; Maraş, Kahramanmaraş olmadı mı?
Daha beriye gelelim.
İki yıl önce Lübnan Hizbullahı İsrail’i per perişan etmedi mi? Şaron’un günümüz uzantıları Lübnan’a girdiğinde, “Artık sınırların değişme zamanı gelmiştir” diyen ABD Dışişleri Bakanı Rice ve kışkırttığı İsrail üç-beş bin kişilik Lübnan Hizbullahı’na mağlup olup, “Büyük Ortadoğu Projesi bitmiştir!” demek zorunda kalmadılar mı?
Birkaç gündür İsrail vahşetine bütün dünya ile birlikte bizler de tanık oluyoruz. Ortalıkta “kınama” dan bol bir şey yok.
Sanki Filistin halkı bir kabın içinde bir yemek ve sanki bütün dünya bir sofraya üşüşmüş gibi Filistinlileri yemek için o kabın başında toplanmış.
İsrail de o kaba Filistinlilerin etini doğrayıp duruyor.
Bir buçuk milyarlık İslâm âlemi ise seyrediyor.
Türkiye’de ise Başbakan esip gürlüyor.
Ama bir türlü ciddi bir şey yapılabilmiş değil.
Çünkü güçten ürkülüyor.
Gerçek gücün imân olduğu unutuluyor.
Size ve İsrail karşısında laftan öteye bir şey yapamayan Türk yetkililere 8 Nisan 2004 Cuma gününü hatırlatmak isterim.
O gün Papa 2. Jean Paul’un ölümü sebebiyle Türkiye’de bayraklar yarıya indirilmişti. Akif’in, “Bir hilal uğruna ne güneşler batıyor” dediği Bayrağımız, Türkiye başta olmak üzere, Asya içlerine doğru yeni bir Haçlı seferi başlatmış olan Papa’nın ölümü dolayısıyla evet, yarıya indirilmişti!
O gün bayrakları yarıya indirenler bugün aynı şeyi yapabilirler mi?
Peki Amerika başta olmak üzere dünyada bir tek Hıristiyan ülkesi hiçbir Müslüman büyüğünün ölümü dolayısıyla bayrağını bir milim aşağıya çeker mi?
Çekmez..
Ama Türkiye bunu yapmıştır.