Günümüzde dünya dengeleri güç üzerine oturmuştur. Bu dengelerin kendi içinde tutarlılığı vardır. Güç dengesi üzerine kurulmuş küresel siyaset süreç içerisinde kendi hukuki, ahlâki ve değer yargılarını da üretmiştir. Bu nedenle insanlığın, ideallerin ve inançların dünyası ile gücün dünyasını karşılaştırmak doğru analiz yapmaya elverişli değildir. Çok açıktır ki her türlü ahlâki söyleme rağmen, güç dengesi ve statüko uluslararası ilişkileri tayin eden temel belirleyici olmaya devam etmektedir. ABD, dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda güç eksenli olarak yeniden yapılandırmaya çalışmaktadır. Büyük Orta Doğu Projesi bu nedenle ortaya atılmıştır. Türkiye ile İsrail ve ABD ilişkilerini bu olgudan muaf görmek son derece yanlıştır.
İsrail dokunulmazdır!
Obama’nın başkan seçilmesi, ABD’nin geleneksel ve gerçek müttefiki olan İsrail’in her şart altında desteklenmesi ilkesinin değişmesi anlamına gelmediği açıktır. ABD ve İsrail ilişkileri normal iki müttefik ilişkisinin çok ötesindedir. ABD, var gücüyle İsrail’in her türlü vahşetini ve saldırısını kayıtsız şartsız desteklemeyi kendisi için görev bilmektedir. ABD, adeta İsrail’in her katliamını desteklemeyi kendi var oluş gerekçesi olarak görmektedir. Bu bağlamda Gazze’ye yardım götüren Türk gemisinde İsrail’in yaptığı katliam bu denge ve siyaset ile yakından ilişkilidir. İsrail, dünyanın her yanında ABD sayesinde kendini dokunulmaz görmektedir. Bu yüzden İsrail’in bugünkü konumunu, tutumunu ve rolünü ABD tarafından kurulmuş olan dengeler bağlamında ele almak gerekir.
ABD, İsrail’in cinayetini savunuyor
İsrail’in gemide yaptığı katliamı açık bir biçimde kınamayı kabul etmeyen ABD, bununla da yetinmemiş Türkiye’nin önerisini ciddi biçimde sulandırmıştır. Kaldı ki İsrail önyargılı bulduğu BM’yi hiçbir zaman ciddiye de almamaktadır. İsrail hem ABD hem de BM ötesi bir konumda kendini görmektedir. ABD ise İsrail’e bu konuda resmen çanak tutmaktadır. Nitekim ABD, dünya ile dalga geçer gibi İsrail’in Türk yurttaşlarını gemide katletmesini bizzat İsrail’in soruşturmasını istemiştir.
Halbuki, Gazze’ye yardım götüren gemide on civarında yurttaşını kaybeden Türkiye, bütün beklentilerini ABD’nin uluslararası hukuka, insani ve ahlâki kurallara uygun davranacağının hesabını yapmıştı. Türkiye hak, hukuk ve ahlâk kurallarının, İsrail söz konusu olduğunda, bir anlam ifade etmediğini önceden görememiştir.
Eğer ABD her şart altında böyle davranmamış olsa bunca yıldır İsrail, pervasızca insan kanı dökmeye devam edebilir miydi?
Gemide şehit edilen Türk yurttaşları Gazze’nin dramına dünya kamuoyunun dikkatini çekmenin ötesinde bir gelişmeye neden olamamışlardır. Bu konuda Türkiye’nin yapacaklarının da bir sınırı olduğu bilinmelidir. Diğer yandan Benyamin Netanyahu insanlık dışı icraatlarına var gücüyle devam etmektedir. İsrail Başbakanı “Kendimizi savunmayı sürdüreceğiz. İran’ın Gazze’de liman kurmasına izin vermeyeceğiz” diyerek Gazze’ye yardım götüren bir gemiyi daha rehin almıştır. Hem İsrail aynı İsrail, hem de ABD aynı ABD. ABD bu tavrıyla İsrail’e katliama devam etmesi için açık çek vermiş olmaktadır.
