İsrail ve Türkiye!

Başbakan Erdoğan İsrail saldırısını değerlendirirken, “Bu bize karşı da yapılmış bir saygısızlıktır” dedi, anladık ve üzerinde durmaya değer bulduk, nitekim duracağız da.
Lâkin Erdoğan devamla, “ Biz şu veya bu ülke değiliz. Her şeyden önce demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz!” dedi ya, işte bundan hiçbir şey anlamış değiliz. Belli ki sayın Başbakan bu sözleri söylerken İsrail’in döktüğü kan karşısında şok geçirmekteydi. Öyle ya, “Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” ise, bundan İsrail’e ne. İsrail Filistinli kanı içmek için Türkiye’nin rejimine değil, nerede durduğuna ve kendisine karşı elinden bir şey gelip gelmediğine bakar. Ölçer, tartar, ne Türkiye, ne halkı Müslüman olan bir başka ülke bana zerre zarar veremez, ABD, BM ve Avrupa da zâten arkamda olduğuna göre der ve ondan sonra tutar tanklarına taş atan çocukların kollarını taşlarla kırar, dünyanın en gelişmiş ölüm makineleri olan savaş uçaklarını havalandırıp, bir açık hava cezaevine çevirdiği Gazze halkını çoluk çocuk, sivil demeden katleder..
Çünkü İsrail devlet değil, bir terör örgütüdür.
Öyle olduğu için de İsrail’den, bir devletten beklenen davranışları değil, bir terör örgütünden beklenen davranışları beklemek gerekir. Sayın Erdoğan’ın, “Bu saldırı bize karşı da yapılmış bir saygısızlıktır” derken göremediği İsrail gerçeği budur. PKK her sıkıştığında bir ateşkes ilan eder, görüşmelere hazırız falan der ya, İsrail de, Gazze’de yaşayan Filistinlileri katletmek için barış görüşmeleri yapıyorum diye ortalıkta dolanıp durmuş, başbakanları Olmert’i Ankara’ya gönderip Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’la, “Ne olacak bu Filistin-İsrail gerginliğinin hali” muhabbetleri yaptırmıştır.
Gül ve Erdoğan da saf saf Olmert’i dinlemiş, telkinlerde bulunmuşlardır zahir. Bizimkiler akıl verirken Olmert’in içinden kim bilir neler geçiyordu. Öyle ya Çankaya ve Başbakanlık masalarında “Barış” konuşulurken, İsrail savaş makinesi Olmert’in Ankara’ya uçmadan verdiği emirle rölantide çalışıyor; komutanımız Ankara’dan dönse de, 1948’den beri 60 yıldır gün aksatmadan katlettiğimiz Filistinlileri şöyle bir kere daha topluca katletsek diye, istim üzereydiler...
Tabii mevcut iktidar döneminde İsrail’in Türkiye’ye yaptığı ilk saygısızlık bu değil.
İsrail Türkiye’ye karşı saygısızlığın çok daha ağırını geçtiğimiz yıl eylül ayının ilk haftasında gerçekleştirdi. Hatırlarsanız o günlerde Hatay’ın Hassa ve Gaziantep’in Oğuzeli ilçelerinde savaş uçağı yakıt tankları bulunmuş ve bu yakıt tanklarının Suriye’yi vurmuş olan İsrail savaş uçaklarına ait olduğu anlaşılmıştı. Suriye’nin vurulduğu ve İsrail savaş uçaklarının yakıt tanklarının Türkiye’de bulunduğu günlerde, Genelkurmay Başkanlığı web sitesinin “Hava ihlalleri” bölümünde herhangi bir hava sahası ihlali görünmüyordu. İyi de, mâdem Türkiye’nin hava sahası ihlal edilmemişti o zaman İsrail savaş uçaklarının yakıt tanklarının Türkiye topraklarında bulunmasının hikmeti neydi?
Bunun bir tek açıklaması olabilirdi...
O da şuydu:
Her yıl olduğu gibi 2007 Eylül’ünün ilk günlerinde de “Anadolu Kartalı Tatbikatı” yapılıyordu ve bu tatbikata İsrail savaş uçakları da katılıyordu. “Hava ihlali” tespit edilemediğine göre, demek ki, Türkiye’de misafir olan İsrail savaş uçakları, önce haddi, sonra sınırları aşarak Suriye’ye girmiş, bombalamış, dönerken de boşalttığı yakıt tanklarını Hatay ve Gaziantep il sınırları içersine bırakıvermişti.
Ya bir ihlal vardı, gizleniyordu. Ya, Türkiye’nin hava sahası yolgeçen hanıydı. Ya da İsrail yine bir devlet gibi değil bir terörist gibi hareket ediyor, misafir olarak bulunduğu Türkiye’den havalanarak Suriye’yi vuruyordu...
Evet, İsrail, devlet değil bir terör örgütüdür.
PKK, dünyanın her noktasındaki Türk ve Kürtlerden örgütü için nasıl haraç topluyorsa, İsrail de, İsrail dışındaki her Yahudi işadamından yüksek oranda vergi alır; ödemek istemeyenin muhatabı MOSSAD’ın kurşunlarıdır.
Üzeyir Garih’in de bu yüzden öldürüldüğü gazete ve kitaplara konu olmamış mıydı...

Yazarın Diğer Yazıları