İsrail kaybedecektir!
Türkiye İsrail ilişkilerinin kopma noktasına gelmesinde Türk dış politikasındaki başarısızlık önemli bir etkendir. Lâkin buna fazla hayıflanmamak lâzım. Niye derseniz, her şerde bir hayır vardır gerçeğini de unutmamak gerekir deriz.
Ben, İsrail’in güttüğü politikalardan hiç birini ama hiç birini tasvip etmeyen Müslüman bir Türk evladı olarak Türkiye-İsrail ilişkilerinin bu noktaya gelmesinden hem memnunum, hem Türkiye’nin erinde geçinde mevcut durumdan kârlı çıkacağına inanıyorum. Yeter ki Türkiye’yi yönetenler Türk milletinin imkânlarını millî bir tarih şuuru içersinde doğru kullanabilsinler. Üstelik gelinen noktada tek suçlu olarak Türkiye’yi görmek ve göstermek, “İsrail’in her yaptığı doğru, tek yanlış yapan Türkiye” demek gibi bir şey de oluyor. Bu haksızlıktır. Türkiye’nin bir yanlışı varsa İsrail’in on yanlışı vardır. Bu konudaki haklılığımızın anlaşılabilmesi için Türkiye ile İsrail arasında imzalanan Türk tanklarının modernizasyonu serüveninin seyri ve sonuçlarına bakmak fikir ve kanaat sahibi olmak için yetecek hatta artacaktır.
Lâkin tam burada bir parantez açmak ihtiyacı hissediyoruz.
İsrail’in elinde Türkiye’nin elinde olmayan bir koz vardır. Türkiye İsrail’le olan mücadelesinde kaybederse işte İsrail’in bu kozu sebebiyle kaybedecektir. O koz da, İsrail’in Türkiye’deki çok güçlü Yahudi lobisidir. Bu lobi en güçlü devlet kurumlarında ve üniversitelerde, sivil toplum örgütlerinde, siyasi partilerde o kadar etkindir ki, Türkiye’de onlarla baş edebilecek bir Türk lobisi bile yoktur. Üstelik bu lobi son dönemlerde Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtçü lobi ile kanka durumundadır. İktidarın en büyük çelişkisi ise bir yandan İsrail’e meydan okurken diğer yandan Türkiye’de hayata geçireceği yeni anayasa dâhil hemen bütün projelerinde İsrail’in Türkiye lobisi etkisi altında kalmasıdır. Şehitlik ve gaziliğin kalkmasını isteyen lobi bu lobidir meselâ. Kürtçenin ikinci bir resmi dil olarak kabul edilmesini şiddetle savunan lobi yine bu lobidir. İran’la işbirliğini engellemek isteyen lobi bu lobidir. Kan döken ve Kandil’e para ve Kürt gençleri gönderen KCK’nın savcılar tarafından takibe alınmasına karşı çıkan lobi bu lobidir. Dinler Arası Diyalog’da bu lobi önemli görevler üstlenmiş bulunmaktadır. Yani hükümet bir yandan Türkiye ile İsrail’i savaşın eşiğine getirmekte ve küstah İsrail’in Türk insanını öldürmesine sebep olacak fiiller sergilemekte, diğer yandan da İsrail’in Türkiye içersindeki lobisine teslim olmuş bulunmaktadır.
Bütün bunlara rağmen biz yine de İsrail’in kaybedeceğini tekrarlamakta fayda görüyoruz. “Arap baharı” denilen ama aslında bir “Amerikan-Yahudi baharı” olan gelişmeler öyle hissediyoruz ki, İsrail ve ABD için bir bumerang etkisi gösterecektir. Meselâ Mısır’da arkasında ABD de olsa teşekkül eden yeni rejim asla Hüsnü Mübarek kadar ABD ve İsrailci olmayacaktır, olamayacaktır. Aynı şey Libya için de söz konusudur, Suriye için de. Çünkü halkları kontrol altında tutmak Saddam gibi, Hafız Esad gibi, Muammer Kaddafi gibi iktidarlarını eli kanlı gözü dönmüş çocuklarına devretme hesapları yapan diktatörleri kontrol altında tutmak kadar kolay olmayacaktır.
Görelim Mevlâ’m neyler.
Mutlaka hayreyler!..