Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

İsraf rezaleti aştı

Yaradan’ın sevmediği, insanoğlunu düşkün hale getiren “israf”ın en felaketli örneklerini yaşıyoruz. Bilindiği gibi israf gereksiz yere harcamak, boşuna sarf etmek, haddi aşmaktır. Türkiye’mizde AKP iktidarında israf edilmeyen neyimiz var? Hukuk düzenimiz, yetişmiş sivil ve asker kadrolarımız, milli değerlerimiz, tarih ve milli şuurumuz savruldu, savruluyor. Yunanlar Ege’de iki adamıza bayrak çekiyor, hükümet susuyor. Rumlar denizlerimizde petrol arıyor, hükümet seyrediyor. İsrail açık sularda gemimizi zapt ediyor, vatandaşlarımızı öldürüyor. Devletimiz aciz kalıyor. Suriye, uçağımızı düşürüyor, pilotlarımız ölüyor ve daha nice örnekte caydırıcı gücümüzü kaybettiğimizi görüyoruz.
Milletten gizli, terör başıyla müzakereler yürütülüyor. Türkiye’ye getirilirken “benim anam Türk, bundan böyle Türk Devletinin emrindeyim” diyen terör başı: “İslamcıların rüyasını gerçekleştirdik. İktidarı AKP’ye altın tepside sunduk. AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim” diyebiliyor. Türkiye’yi tehdit ediyor. Bütün bunlar devletin ne ölçüde yara aldığını ve Türk Devletiyle uğraşırsak bu bizim sonumuz olur inancının nasıl yıkıldığını gösteriyor. Başbakan’ın emrindeki müsteşarlar devletin yüksek kademe sorumluları terör başı ile çok yönlü pazarlıklar yapabiliyor.
İktidar, çıkardığı kanunlarla İsrail yurttaşlarının Keban başta olmak üzere kırsal kesimde toprak almasına imkân sağladı. Dış politika bütün İsrail karşıtı gösterilere rağmen, İsrail’in menfaatlerine göre düzenlendi. Böylece dindar vatandaşlarımızın İsrail ve Siyonizm’e karşı olan hassas tavrı da israfa uğradı. Musevi diasporasının en güçlü adamı Kissinger, bakınız ne diyor: “Büyük İsrail Planı diğer adıyla BOP, Musevi devletinin varlığını korumanın şartıdır.” Türkiye’mizde pek çok namuslu kalemin ifade ettiği BOP’un Büyük İsrail Devletine geçmek için bir aşama olduğu böylece doğrulanmış oluyor. Hatırlarsanız Saddam’ın devrilmesinden hemen sonra İsrail 200 bin Musevi kökenli kürdü Kuzey Irak’a göndermişti. Hedef kurulacak Kürt devletine kadro sağlamaktı.
Diğer dünya devletleri dil birliğini, varlık sebeplerinin temeli görürken Türkiye’nin aksi yönlere savrulması aklın alacağı iş değildir. ABD’de kabul edilen “İngilizce Dil Birliği Kanunu” nun gerekçesinde bizi israf eden gaflete sanki kurşun sıkılıyor:
1. Eğitim ve resmi yazışma masraflarında tasarruf sağlamak.
2. Ülkedeki az gelişmiş bölgelerin dil farkı sebebiyle geri kalmalarını önlemek.
3. İngilizcenin “ABD’deki farklı etnik köken, kültür ve dilleri birleştiren temel unsur” olduğu gerçeğinin kabul edilmesi. Bu kanun bizim içerisine girdiğimiz gaflet labirentinin ne kadar zavallılık olduğunu gösteriyor.
ABD’de ekonomik kriz sebebiyle askeri harcamalar sınırlandırıldı. Askeri çevreler ayakta. Bizde ise orta şiddette bir savaşta dünyanın en güçlü ordusuna sahip Türkiye, bu kudreti mahkemeler eliyle ezmekle meşgul. Teröre karşı savaşmış şeref madalyalarına sahip kahramanların hapiste ve mahkemede uğradıkları hukuk tanımayan uygulamalar basında yer alıyor. TSK’nın ülke işgal edildiğinde milli direnişi örgütleyecek “özel savaş” planı ortalığa dökülmüştür. Genelkurmayın 2008 yılında vatanın işgal tehdidine karşı halka dayanan savunma planı ve direnişte görev alacak binlerce kişinin listesi TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu eliyle açıklanmıştır. Böylece israf tırpanından özel kuvvetler de nasip almıştır.
Sahip olduğu güzellikleri, güçleri israf edenler gafletten uyandıkları zaman iş işten çoktan geçmiş olacaktır. Bu milletin kaderini israfçıların değil, verimlilik bayrağını açmış yürekli ve ehliyetli evlatlarının tayin edeceği seçimler yakındır. Geçmiş iktidarlar ülkenin maddi varlığını israf ettiler. AKP ise bununla yetinmedi. Manevi değerlerimizi de yaraladı, yıprattı. Tarih israf edenlerin değişmez kaderinin israf edilmek olacağını gösteriyor.

Yazarın Diğer Yazıları