İsot tarlasına girene kadar!..

Çook ilginç milletiz aslında...

Anlık tepkilerimizde yer ve zaman sınırlaması yoktur çoğu zaman. Ölçüde de ayarı pek tutturamayız.

Lokantada hesabı abartılı bulduğumuzda, anında hır çıkartıp garsonu pataklamaya kalkarız. Adamcağıza bir düzeltme şansı bile vermeden etraftaki tüm müşterilerin de gayet net duyacağı şekilde müesseseye ve patronuna en ağır şekilde saydırırız.

Hele!..Alkollü ortamlarda tadımıza doyum olmaz. Uçan sinekten nem alırız. "Niye kaşını kaldırdın", "neden sağına baktın" uğruna masaları sandalyeleri havalarda uçururuz. Bir de dolu gittiysek mekana; Allah muhafaza!..

Trafikte ise canavar ötesiyizdir. Önümüze birinin geçmesine tilt oluruz. Kırmızı ışıkta arkadaysak dayanırız kornaya. Yeşil ışıkta en önde isek birinci vitese takmak için çok nazlanırız. Eller kollar anında camdan fırlar arabanın motor sesini bile bastırırız. Tatmin olmadık mı; haydar girer devreye. Ufak çapta meydan muharebelerine çok alışıktır bizim asfalt sakinleri.

Mahallelerdeki çocuk kavgaları yüzünden adliyeler cinayet davaları dosyaları ile doludur. Neymiş efendim!.. Komşunun çocuğu benim çocuğu oyun oynarken iteklemiş sonrada küfürleşip dövüşmüşler. Vay efendim nasıl olurmuş. Hemen büyükler devreye girer. Komşu komşuyu pompalı tüfekle yaralar. Hatta aynı sülaleden akrabalar bıçaklarla birbirlerine öldürürler.

Ya, bahçemize giren komşunun tavuğu cinayetleri. Bir de komşu, bahçesine çit çekerken bizim arsayı 10 santim ihlal ederse.. Kahramanlık destanları yazarız kahramanlık!..

Ev halimizde ayrı bir filimdir. Çok tepkiselizdir. Haksızlığa ve mağduriyete hiç mi hiç gelemeyiz.

Hatun dalgınlık sonucu yemeği biraz sıcak getirir, tabağı kaşığı havalara fırlatırız.

Herif iki akşam eve geç gelir, çok sevdiği çorabının tekini bir türlü bulamaz. Kirli sepetinde en temiz atletini arar durur..

Tuttuğumuz takımın kalecisi yanlışlıkla gol yesin, tivit manyağı yaparız.

Hoca maçta yanlış karar versin, tribünleri yedi sülalesine en derin hürmetlerimizle inletiriz.

Teknik direktör sevdiğimiz oyuncuyu sahadan çıkarsın, anında biletini keseriz.

Amaa!..

İş, bizi kötü yöneten siyasilere kısaca kötü ülke yönetimine geldiğinde (hem de on yıllarca);

Durağanlaşırız. Aşırı sabır ve hoş görü sahibi oluveririz.

Aldatırlar,

sabrederiz.

Çalarlar, soyarlar,

ıslah olurlar diye çok ümit ederiz.

Ege'deki, Akdeniz'deki adaları Yunan'a verirler,

elbet bir gün hatalarından döneceklerdir diye bekleriz.

Terör örgütleri evlatlarımızı şehit eder, oluk oluk kanımızı döker,

yıllarca "şehidin kanını yerde bırakmayacağız" klişe nutuklarını dinler inanır dururuz.

Çocukları gemicik filoları ile dünyaları götürür,

okullarda bizim bebelere de süt dağıtıyorlar diye avunuruz.

Her seçim dönemi köydeki kahveye gelip bol keseden sallarlar. Mebus seçildikten sonra değil ayağınıza gelmeyi Ankara'ya geldiğiniz de bile yüzünüze bakmazlar,

sonraki, bir sonraki, daha sonraki seçimde köy kahvesine gelen değişmez tipleri tekrar tekrar seçer dururuz.

Borsayla oynarlar, hisseleri uçurup çakıp, doları fırlatıp indirip küplerini doldururlar,

uzun dolmuş kuyruğunda şiddetli yağan yağmur altında beklerken "acaba borsa bugün ne olmuş" diye muhabbet ederiz.

Haydar'ın çok hassas olduğu trafikte bile onlar için çok sabırlıyızdır;

Malum geçişler sırasında canavar sirenleri eşliğinde "mavi reno sağa çek", "bekleme yapma" anonslarını duyunca elimiz ayağımıza dolanır, kaldırımlara çıkar, vın vın geçen lüks, fırıldaklı arabaların arkasından ağzı açık ayran delisi gibi bakarız.

Geçecekleri güzergahlar üzerinde haberimiz olmadan arabamızı çekerler. Gıkımız çıkmaz. Trafiğin park yerinden çekicinin parasını cezamız ile birlikte öder kuzu kuzu gideriz.

Mercedes'e "çerez parası" derler,

Yıllarca faiz üstüne faiz ödediğiniz 5'nci sınıf arabamızın banka kredi taksitlerinin istikrarını bozmamak için oy atar dururuz.

Can ciğer kuzu sarması olurlar, parsel parsel satarlar, dümenden kavga edip televizyona çıkıp ağladıklarında yüreğimiz dağlanır 20'nci kez seçeriz.

Bakmayın tavuk yüzünden işlenilen cinayetlere. Aslında çok sabırlı milletizdir.

Boşuna mı anlatılır; Urfalının isot tarlasına girdiğinde düşmanın başına neler geldiğini!..

Yazarın Diğer Yazıları