İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı?
"Şairleri ve yazarları susmuş milletlerin hayat damarları kopmuştur" tespiti kaosa sürüklenmiş toplumlarda daha fazla hissedilir. Şiirlerin, romanların, tiyatroların uyanışa, miting ve gösterilerin başkaldırıya dönüşmesiyle ilgili yaşanmış yüzlerce olay vardır tarihimizde. Belki de bu yüzden "söz uçar gider, yazı baki kalır" der düşünürlerimiz. Bir kitap, bir hikaye, birkaç mısra şiir yeni çığırların açılmasını sağlar ki izleri yüzlerce yıl silinmez.
Yüz yıl önce yazılmış Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun "Çağlayanlar" adlı kitabındaki "Turhan Nasıl Çıldırdı" hikâyesi kendi düşünce dünyamı aydınlatıp, hayal kırıklıklarımı yansıtan müthiş bir öyküydü. Tarihin tekerrür edişi için bazen yüz yıl beklenebiliyor. Osmanlı'nın son dönemini yansıtan Müftüoğlu'nun görevini geçtiğimiz hafta Nihat Genç yüklenmiş. Hiç abartısız Genç'in yaşayan en büyük edebiyatçımız olduğu iddiamdan vazgeçmedim. Kumpasların uygulamaya konduğu 2007'den bu yana asıl alanı olan edebiyattan biraz uzak kalarak, ülkemizin içinde bulunduğu tehlikeleri gündeme getirip, dikkat çekmek için, olağanüstü üslubu, fıkralarıyla bütünleştirdiği televizyon konuşmalarıyla "uyanış"ın simgesi oldu. Her fırsatta yıllar boyu birlikte yaptığımız televizyon programlarında aktardıklarından çok şey öğrendiğimi ifade ederken, izlemeyenlerin şanssızlığını dile getirdim. Zaman zaman romana, hikâyeye dahası senaryoya dönmesi gerektiğini söylerken, onun odaklandığı programlar esnasında nasıl terlediğine de tanık oldum. Birkaç sayfalık yazı için 2-3 gün içinde 5-6 kilo zayıfladığını gözlemledim. Nihat Genç kitapları bugüne kadar bir milyondan fazla satıldı bu ülkede. Hele de Bosna'yı anlattığı "Karanlığa Okunan Ezanlar" adlı muhteşem eser 150 binden fazla basıldı. Memleketimizin başına çöreklenen dinci zihniyetin elemanları bile bu kitabı bir dönem başucu eseri yaptı. Gözyaşları ile okundu Karanlığa Okunan Ezanlar... İbret ile terennüm edildi. "Köpekleşmenin Tarihi", "Hattı Müdafaa", "Nöbetçi Yazılar", "Direniş ve İşgal Günleri", "Sordum Kara Çiçeğe", "Aşk Coğrafyasında Konuşmalar", "İhtiyar Kemancı" ve okuma ve yazma zorunluluğu hissedenlerin elif bası olarak gördüğü "Edebiyat Dersleri..."
Türkiye'de kitapları en çok okunan, sosyal medyada en çok takipçisi olan Nihat Genç'e merkez denilen medya ile havuzcular sürekli ambargo uyguladı. Kitaplarından çok ciddi paralar kazanan yayınevleri tanıtımı için çaba sarf etmedi. April Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı "İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı" adlı romanı için de sessizliğini koruyor medya. Oysa Nihat Genç, Türkiye'nin başına bela olan paralel yapının alt yapısını, davranış şekillerinin fotoğrafını çekmiş son romanında, "Nasıl oldu da 'Sade Müslümanlık' yıkıcı bir ideolojiye dönüştü?" sorusunun cevabını buluyor. Bir kitapevinde çay içerek sessizce oturan insanlar niçin canavarlaştılar? Gönül huzuru peşindeyken nasıl hırslı, vahşi kapitalistler haline gelişlerinin izlerini sürmüş. Manevi bir yolculuğun rotası nerede değişip sapıyor? Hangi yalanlar zinciri, daha büyük yalanlara ve şiddete bağlanıyor? Hakikati arayan yoksullar, nasıl doyumsuzca lüks peşinde koşmaya başlıyor? Şiddetle devam eden günlük hayatımızda seyrettiğimiz halde bir türlü anlam yükleyemediğimiz dinci ideolojinin şifrelerini çözmek mümkün oluyor okuyunca. Romandaki karakterler ile medyadaki maymunlar arasındaki benzerlik dikkatinizi çekecek.
Bu kitap bu sütunlara sığmaz. Yarına Erol'u, Aysun'u, Bahri, Osman, Nur ve Dua'yı anlatıp, filmi çekilmesi gereken yeni nesillerin uyanışına vesile olacağına inandığım "İslamcı Erol Nasıl Çıldırdı" romanına devam edeceğim. Peşinen değerli ağabeyime eline, yüreğine sağlık diyor, dostlarımıza en kısa zamanda okumalarını tavsiye ediyorum.