Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

İslam'a Karşı Açılan Psikolojik Savaş!

Çoğu kez birbirinden kopuk ve bağlantısızmış gibi görünen olgular dikkatle irdelendiğinde hiç de birbiriyle ilişkisiz olmadığı görülür. Aynı amaca hizmet eden, birbirini tamamlayan olaylar farklı coğrafya ve alanlarda meydana gelmiş olsa da bu böyledir. Bu olayların aynı amaca hizmet etmesi, birbirini tamamlar nitelikte olması, münferit ve rastlantı olmadığını göstermektedir. Son zamanlarda İslam’a ve Müslümanlara karşı medyada yer alan bazı haberleri bu bağlamda düşünmek gerekir. Küfrün olduğu gibi saldırıların da bir bütün olduğu görülür.
Bu yazımıza son zamanlarda İslam’ı ve Müslümanları ilgilendiren onlarca olaydan yalnızca üçünü konu edineceğiz.

Bir Din Değiştirme Hikâyesi!
Birincisi bir din değiştirme hikâyesi olarak görünse da arkasında ciddi mesajlar olan bir olgudur. Olay özet olarak şudur: İsrail yanlısı kitapları ve İslami örgütlere sert eleştirileri nedeniyle ölüm tehditleri alan İtalya’nın en tanınmış Müslüman yazarı Magdi Allam, Vatikan’da Papa’nın bizzat katıldığı gösterişli bir merasimle din değiştirerek Hıristiyan olmuştur. St. Peter’s Basilikası’nda bir ay kadar önce yapılan tören, ‘Kutsal Cuma’ günü ile Pazar Yortusu arasında gerçekleştirilmişti. Hamas’tan aldığı tehditler üzerine kitabına ‘Çok Yaşa İsrail’ismini verdiğini söyleyen Allam, ‘Ölüme mahkûm edildikten sonra hayatın değeri üzerine çok düşündüm. Nefret, şiddet ve ölüm ideolojinin kaynağında ise İsrail’e yönelik ayrımcılığın yattığını fark ettim. Yahudi devleti ve onun vatandaşları dışında herkesin bu dünyada var olma hakkı var. Bugün İsrail, yaşama hakkı konusunda bir paradigma olmuştur’diye konuşmuş.
Kuşkusuz satılacak kitabı, ulaşılacak şöhreti olan insanların “locaların ve bankaların desteğiyle dinimi değiştirdim” diyecek halleri yoktur. Bu tür vicdanlarında İsrail’in Filistinli çocuklara reva gördükleri muameleye ayıracakları yer yoktur. Sonuçta onlara göre “Yahudi devletinin var olma hakkı” her şeyin üstündedir.

Müslümanlar Türkiye’ye!
İkinci olay ise evrensel değerleri dillerinden düşürmeyenlerin yüzüne inen bir tokat gibidir. Din farklılığının AB adlı ‘medeniyet projesi’ndeki (!) anlamı yansıtması bakımından da ilginçtir. Olay şudur: Alman Dışişleri Bakanı Schauble’ın ABD işgali ve iç savaştan kaçan 2 milyon Iraklı mülteci sorununa çözüm olarak “Müslümanları Türkiye alsın, Hıristiyanları da biz alırız” türünden bir öneri getirdi. Fransız ve Alman bakanların yaptıkları bir toplantıda Iraklı göçmenler konusunda önceliğin Hıristiyanlara verilmesi gerektiğini de ifade etmişler. İlk olarak Fransa, bu yılın başında Hıristiyan azınlığın Irak’ta daha fazla acı çektiğini söyledi ve 500 Hıristiyan Iraklı’ya oturma ve çalışma izni vereceklerini açıklamıştı. Irak’ta nüfusun %3’ünün Hıristiyan olduğunu burada hatırlatalım.
Bu yaklaşımda ilginç olan birkaç husus vardır. Birincisi, Müslüman deyince Avrupalı’nın aklına dünya üzerindeki kırk Müslüman ülke arasında yalnızca Türkiye’nin gelmesidir. İkincisi de insanlar arasında “din, dil, ırk, renk, felsefi inanç” gibi fark görmediklerini söyleyenlerin Hıristiyan’ı diğer dinlere göre çok farklı bir konuma koymuş olmalarıdır. Çoğu kez onlar örneğin Iraklı Müslümanların acısını acıdan, ölümünü ölümden saymazlar.

Kuran’ı Hedef Yapmak!
Üçüncü olayda ABD askerlerinin Kuran’ı Kerim’e yönelik yaptıkları simgesel saldırılarıdır. Bunlardan sonuncusu Irak’ta meydana gelmiştir. Bazı ABD askerlerinin Bağdat’ta Kuran’ı Kerim’i hedef tahtası yapmaları Müslümanlar arasında büyük bir öfkeye neden olmuştur. ABD Başkanı Bush bu aşağılık olaydan dolayı “özür” dilemek zorunda kalmıştır. Irak’ın başkenti Bağdat yakınlarındaki Rıdvaniye’de bir atış sahasında Kuran-ı Kerim’i hedef tahtası yaparak ateş açan ve içine karalamalar yapan ABD’li asker için sadece “özür dilenmesi” Iraklıları tatmin etmemiştir.
Yaşananlar İslam dininin ciddi bir psikolojik savaşla karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Bu saldırıların sonuçları İslam ülkelerine yönelik askeri saldırılardan daha korkunç ve sistemlidir. Bu saldırıların asıl hedefi de Türkiye’dir. Batılının Müslüman denince aklına ilk gelen ülkenin Türkiye olması tesadüf değildir. Onların nezdinde Türk’ün sükûtu aynı zamanda İslam’ın sükûtudur. Türkiye üzerine onca hesap boşuna yapılmamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları