İşkenceci-FETÖ'cü/ Polislerin İftiraları...
12.12.2020'de bu sütunlardan kaleme aldığım "Her Mahkemede böyle kahramanlar var" başlıklı yazımdan sonra yine mektup yağmuruna tutuldum. Haksızca tutuklanıp, ağır cezalar alan askerlerin ailelerinin avukatları hukuk katliamının yapıldığı dosyaları, ibretlik ifadeleri ulaştırıyorlar. En az 10 ayrı yerden doğrulattım. P.Bnb. Enver Muratoğlu kurmaylık sınavına bile girmemiş. Meslek hayatında bir kez bile yurtdışında görevlendirilmemiş. Üstelik FETÖ'cüler tarafından sicili bilinerek bozulmuş. Darbecilerin beyin takımından Albay Muzaffer Düzenli: "Karargah ve kurumlara atanması uygun değildir" diye yazarken dosyaya belgede koymamış. Mehmet Dişli'de bunu onaylayıp görev adamı bu askeri resmen infaz etmiş. Muratoğlu, 15 Temmuz'da henüz görevi teslim almayan Kurmay Yarbay'ın yerine Tabur Komutanlığına vekalet etmektedir. Sicili bozulduğu için Tabur Komutanı yapılmamıştır. Aynı gün 3. Kolordu Komutanlığı tarafından bütün personele saat 17:00'de: "15-16-17 Temmuz 2016 tarihlerinde Taksim, Ayasofya, Sultanahmet, tarihi ve turistik yerler, metro, marmaray, vapur seferleri, kalabalık bölgeler, Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Sancaktepe, Fatih, Kağıthane gibi yerlerde eylem ikazı" mesajı yollanıp, terör eylemlerine karşı hazırlıklı olması uyarısı yapılır.
Ve 15 Temmuz günü saat 20:40'da Tugay Komutan Vekili Kurmay Albay Yusuf Sarı: "Genelkurmay'dan emir aldık, KOKTOD görevine gideceğiz, bölükleriniz hazır olsun. Ayrıntıları sonra bildireceğim" emrini verir. 21:30'da "3 askeri araç ile personeli hazırla. Polise destek için Mahmutbey gişelerine git" der. Bnb. Muratoğlu, 3 araç 16 personel ile 22:45'de Tugaydan çıkıp 23:15'de gişelerdeki polis ekibine: "Terör olayları bekleniyormuş, size desteğe geldik" der. O sırada polisin de, askerin de darbe girişiminden haberdar olmadığı kamera kayıtlarından belli oluyor. Gece 00:00'da el telsizi ile taburun diğer unsuru bölüklere: "Tugaya, kışlaya dönün" emrini verir. Aynı emri 01:20'de SMS olarak personeline atar. Halk tedirgin olmasın diye personelin silahlarını araç içine bıraktırır. Polis karakoluna beylik tabancası bile olmadan silahsız yürüyerek gider. Bu yürüyüş güvenlik kameralarında vardır. 01:15'de Tugay Komutan vekili Kur.Alb. Sarı'yı telefon ile arayıp;"kendisine yalan söylediğini, darbeye karşı direneceğini, polis karakoluna sığınacağını" söyler.
Darbeci Sarı ise "Birlikler çekilmeyecek, sonuçlarına katlanırsın" diye tehdit eder. O sırada izinde olan gerçek Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit'i arayarak: "Bize yalan söylediler. Birliklerimi çekip, polise sığınacağım" fikrini tekrar eder. O gece sabaha doğru ailesi ile firar eden M. Nail Yiğit'de tehditler savurur. 01:30'da polis karakoluna sığınan ilk asker Muratoğlu'dur. Yaklaşık 1 km. ötede bıraktığı 16 kişilik personelini arayıp, silahları emniyete alıp polis karakoluna gelmelerini söyler. 02:00'de kazasız-belasız hepsi teslim olmuştur. 02:23'de Kurmay Albay Sait Ertürk telefon ile arayıp: "Darbeye geçit vermeyeceğiz" der. Ertürk o gece güvendiği personeli arayarak darbeye karşı durmalarını söylemiştir. Tugaydaki darbecileri bastırmaya çalışırken 04:00'de şehit olmuş, 15 Temmuz'un gerçek kahramanlarındandır.
Duruşmalarda o gece polis şube müdürü Ali İhsan Şirin: "Binbaşı silahsız gelip teslim oldu. Daha sonra da diğerleri teslim oldu" derken, bazı polislerin askerlere kötü davrandığı için dışarı çıkardığını belirtti. Tabanca kabzası ile Binbaşı Muratoğlu'na vurulup, dişlerinin döküldüğü de kayıtlarda. Üstelik mahkeme "Bu olay bizim işimiz değil" dedi. FETÖ'den atılan bu polisler şu anda yargılanıyor. Ancak o gece ve 7 ay sonra verdikleri ifadeler ne yazık ki geçerli. Her şey kamera kayıtlarında olduğu halde polislerden İbrahim Bilen, "4 zırhlı araç, 1 LandLover araç ile gelen Binbaşı Muratoğlu'nu yakalayıp, polis karakoluna soktuğunu" iddia etmektedir. Oysa araç sayısı ikidir. Diğer polis Mustafa Kocaoğlu birbiriyle çelişen üç ayrı ifadeden 7 ay sonra: "Binbaşı darbeden haberim vardı. Burayı kontrol altına almaya geldik. Ben de cemaatdenim" dediğini söylerken, "Yanımızda kimse yoktu" diyor. Yalan ve iftira. Ispartakule ve Mahmutbey gişeleri davaları birbirlerinden faklı olmasına rağmen birleştirilip aynı çuvala konunca İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Enver Muratoğlu'na ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. İstinaf Mahkemesi dosyayı okumadan onayladı. Yanlış Yargıtay'dan döndü. 16.Ceza Dairesi kararı bozdu. "Yardım konusunun irdelenmesi" için yeniden yargılanması istendi. İstanbul 26. Ağır Ceza şimdi yeniden yargılıyor. Duruşmaya söz konusu polisler geldiler. Avukatların soru sorulmasına izin verilmedi. Aileler ve avukatlar adil bir kararın çıkmayacağı konusunda endişeli. Yazık, günah. At izi, it izinden ayrılsın artık...