IŞİD'in vahşeti, Fırat'ın "Kalkan"ı!!!

Radikal dinci terörizmin yöntemlerinden biridir "hicret!.."

Şiddetin göç ettirilmesi ve örgütlenmenin yayılmasını içeren bu plan, lideri Hüseyin Velioğlu'nun 17 Ocak 2000'de, İstanbul- Beykoz'da öldürülmesinin ardından çökertilen Hizbullah'ın da yayılma stratejilerinden biriydi... Çünkü Velioğlu'nun sonunu getiren de, bir dönem Güneydoğu'yu kana bulayan terör örgütünün askeri ve siyasi gücünü Antep- Adana- Bursa üzerinden İstanbul'a taşımasıydı...

İstanbul'a "hicret" (göç) edince yok edilen Türk Hizbullah'ı militanlarının bir bölümünün El Kaide, bir bölümünün ise daha sonraları IŞİD içerisinde faaliyet gösterdiğini buradan sıkça yansıtmıştık...

İşte El Kaide ve IŞİD de tıpkı kökenlerinden eylem dersleri aldığı Hizbullah gibi Batı'ya göç etme faaliyetleri sırasında, Güneydoğu'nun çıkış kapısı olan Antep'i kullandı...

2000 yılında Hizbullah'ın büyük mühimmat depoları ve eylem planlarının ortaya çıkarıldığı Antep'te, El Kaide bundan 10 yıl önce kimi saldırılarda bazen 12 saat boyunca polisle çatıştı, bazen de intihar saldırılarıyla kendini göstermeyi hedefledi...

Velhasıl, konu dinci terör olunca, Antep bu eylemlerin infilak ettiği bir üs noktası olmaktan hiçbir zaman kurtulamadı...

Peki, Antep konusuna niçin mi geldik?..

Antep'te kanlı düğün!..

Tarih 20 Ağustos 2016... Saat 22.50...

Antep'in Şahinbey ilçesine bağlı, Doğulu yurttaşların yaşadığı Akdere Mahallesi'nde, Siirtli Nurettin Akdoğan'ın düğünü için sokakta toplanan yüzlerce kişi davul zurna eşliğinde eğlenirken, karanlığın sinsiliği kalabalığın arasına girdi...

İşte o tehlikeyi damadın annesi dışında kimse fark edemedi...

43 yaşındaki Muhbet Akdoğan, kına yakıldığı esnada şüpheli birini görünce bağırdı ama aynı anda meydana gelen patlamayla ortalık cehennem yerine döndü...

12-14 yaşlarında olduğu açıklanan saldırganın patlattığı bombalar yüzünden 40'ı çocuk 57 kişi olay yerinde öldü, 100'den fazla kişi de yaralandı...

IŞİD'in üstlendiği bu saldırının ne için yapıldığı ve o noktaya nasıl gelindiğine ilişkin çarpıcı iki bilgi vardı;

İŞİD, daha önce Facebook hesabında örgütle ilgili sert eleştiriler yapan damat Nurettin Akdoğan'ın düğününü vahşet yerine çevirerek intikam almış, aynı zamanda bölgedeki HDP ve PKK yanlılarıyla örgüt karşıtlarına da sert bir uyarı mesajı vermişti...

Ancak bir çocuğun kullanıldığı bu saldırının geleceği de 2 ay öncesinden belliydi;

IŞİD, 2 Mayıs 2016 günü,

Gaziantep Emniyet Müdürlüğünü hedef almıştı.

İki araçla Emniyet binasının bariyerlerini aşan 3 terörist önce uzun namlulu silahlarla ateş açmış, polislerin karşılık vermesi üzerine beyaz otomobildeki iki terörist kaçmıştı...

Geriden gelen araçtaki terörist ise intihar saldırısı düzenlemiş, patlamada 2 polis memuru şehit olmuş, 19'u polis 23 kişi ise yaralanmıştı...

O halde dönelim tekrar düğün saldırısının sonrasına...

Dört yıl önce, bugün!..

Antep'teki düğün saldırısını planladıkları ya da destek verdikleri iddiasıyla yargılanan 8 sanık "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan 1'er kez, ölen 57 kişi için ise tasarlayarak adam öldürmek suçundan 57'şer kez ağırlaştırılmış müebbete çarptırılırken, mahkeme sanıklara ayrıca yaralama suçundan 18'er yıl hapis cezası verdi...

Ancak Antep'te bir düğünü kana bulayan 20 Ağustos saldırısı bardağı taşıran son damla olmalı ki; Türkiye, olaydan 4 gün sonra İŞİD hedeflerine karşı Suriye'de devasa bir operasyon başlattı...

İşte Antep'teki düğünde yaşanan katliamı bu operasyonun 4. yıl dönümü nedeniyle anımsattık...

Türk Silahlı Kuvvetleri, 24 Ağustos 2016'da, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü IŞİD'e karşı Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlatmıştı...

Operasyonun ilk gününde, Gaziantep'in Karkamış ilçesinin karşısındaki Suriyenin Cerablus ilçe merkezi IŞİD'ten kurtarılmıştı...

Ve 2 bin 55 kilometrekare alana yayılmış yerleşimler 217 gün içinde terörden arındırılmıştı...

Fırat Kalkanı'nda ne oldu?..

Fırat Kalkanı Harekatı devam ederken ve ilçeler- köyler terörden arınırken, ne tuhaf ki Suriye iç savaşı sırasında, "sınırın başıboş bırakılması" nedeniyle Türkiye'ye sızan terör hücreleri, Antep'te boş durmamıştı...

16 Ekim 2016 günü, IŞİD'li teröristlerin bulunduğu hücre evine düzenlenen operasyonda, bir intihar eylemcisi üzerindeki intihar yeleğini infilak ettirdi...

Patlamada, Özel Harekat timindeki 3 polis şehit oldu, 5 polis ile 4 Suriyeli yaralandı, bir eylemci ise sağ ele geçirildi...

Hücre evine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta, IŞİD üyelerinin bulunduğu bir apartmana polisin yaptığı baskında da silah ve patlama sesleri duyuldu.

Burak Mahallesi'nde, saat 15.30 sıralarında, üzerindeki bombayı patlatarak parçalanan teröristin IŞİD'in Gaziantep sorumlusu Mehmet Kadir Cabael olduğu ve cemevine eylem hazırlığında olduğu belirlendi...

Polis, Antep'te terör hücreleriyle savaşırken, Fırat Kalkanı Harekatı'nın 29 Mart 2017'de tamamlandığı ve

7 ay içinde 3 binden fazla IŞİD'linin etkisiz hale getirildiği açıklandı...

Türkiye'deki IŞİD durmuyor!..

Evet; Türkiye'nin 4 yıl önce bugün başlattığı operasyonun ardından, Suriye'de şeriatçılar tarafından işgal edilen bölgeler önemli ölçüde İŞİD'den temizlenirken, Türkiye sivillerin geri dönmesi için gerekli koşullar için uğraştı...

Bu uğurda, Türkiye'de eğitilen binlerce yerel polis göreve başladı, bölgede hastaneler kuruldu, okullar, fakülteler açıldı...

Velhasıl, yaşamın normale dönmesi için sağlık, eğitim ve hizmet alanlarındaki yatırımlarla bölgenin nüfusu 2 milyona ulaşırken, terör örgütünden temizlenen ilçelerin idaresi Türkiye'nin desteğiyle kurulan yerel meclislere teslim edildi...

Peki ya, Suriyeden Türkiye'ye "hicret" eden IŞİD ve benzeri örgütlerin durmayan faaliyetlerine ne demeli?..

Fırat Kalkanı'yla terörün Suriye'deki nefesi önemli ölçüde kesildi ama IŞİD hücrelerinin Türkiye içerisindeki faaliyetleri nedense durmuyor!!!

Son 4 yılda binden fazla militanın yakalanması, onlardan bir bölümünün patlayıcılar ve silahlarla ele geçirilmesi polisin başarısı ama örgütün halen hücreler oluşturabilmesi nasıl bir çelişkidir?..

Kimse unutmasın ki; Suriye iç savaşının başlamasından ve IŞİD benzeri hücrelerin sınırdan geçmesinden 6 yıl sonra yapılabildi Fırat Kalkanı... Bu büyük bir ihmali gösteriyordu!..

Velhasıl, IŞİD'in Türkiye içerisinde durmayan örgütlenmesi, (teröre büyük darbe vursa da) Fırat Kalkanı'nın geç kaldığının önemli bir işareti...

Cerablus ve çevresini huzura kavuşturan devlet, IŞİD'in Türkiye içerisindeki faaliyetlerini herhalde gözardı etmiyordur?..

Yazarın Diğer Yazıları